Halkımız  mahalli ve resmi kurumlarına yönelttiği eleştirilerini  bazen karalama yöntemiyle yapıyor.

Kurumları yapılan hataları o anda  görülmeyebilir. halkın görevi  yapılan bu hataları sadece eleştirmek kara çalmak yerine çözüm yollarını da önermesi gerekir.

Yöneticilerimiz ancak halkın sıkı denetimi sonucu görevlerini  başarı ile yaparlar.

Özellikle mahalli idarelerin çeşitli kademelerinde görev yapanların görevlerini yeterince yapmadığı yolunda şikâyetler  gündemde.

İmar Müdürlüğü, Belediye Zabıtası konusunda yoğun yakınmalar var.

Bu şikayetler halkımız tarafından anında tespit edilerek gerçek ve belgeleriyle   üst makamlara iletilirse onlar da kendilerine çeki düzen verirler.

Belediye alt kademelerinde çalışanların bazıları  kraldan çok kralcı geçiniyor, olabilir  .Bazıları  görev yaptığı kurumu savunması gerektiği halde  yerli yersiz hiçbir dayanağı olmadan  kıyasıya eleştiriyorlarsa . İşte bu olmaz.

Sen ekmek yediğin kuruluşun haklarını  her zaman savunmak zorundasın.

Minibüste bir konuşmaya tanık oldum.

Bir vatandaş Edirne belediyesini kıyasıya eleştiriyor, devletin yapması ereken  işleri de ona yüklüyor. Bu arada iki çocuğunun belediye’de çalıştığını da söylüyor.

Bu muhtereme sormak gerekir, Belediye senin çocuklarına iş imkanı sağlamış.

Sen bu kurumunu  bir vatandaş olarak yerinde eleştirebilirsin. Fakat öyle ulu orta, devletin yapması gereken görevleri belediye yapmıyormuş gibi gösteriyorsan o vefasızlık olur.

Ne yazık ki,  bizim halkımızın bazıları eleştiri sınırlarını aşarak  bizleri temsil eden kuruluşları karalama yoluna gidiyor.

Selimiye yanındaki kazı alanının suçunu belediyeye yükleyenler var.

Harabe evlerin kötü görüntülerinin suçlusu belediye diyenler var.

Tarihi kentlerde, sit alanı olan yerlerde mahalli yönetimlerin görevinin çok zor olduğunu , çoğu kez engellendiğini unutmamalıyız.

Her zaman “vur abalıya” misali eleştiri yerine bazen sorumlu kurumlara yol gösterici olacağız. Zira onların yapılan hizmetlerde eksiklikleri görememiş olabilirler. Bu hiçbir zaman onların hatalarını kabullenmek anlamına gelmez.

Eksikler gerçek yönleriyle eleştirilmeli ilgili kurumlar uyarılmalı. Böyle yaptığımız zaman,  her kurum kendine çeki düzen vermek zorunda kalır.

BASININ UYARILARI DİKKATE ALINMALI

Mahalli basın hangi görüşü savursa savunsun bölgeye yapılacak hizmetlerde  çoğu kez yol gösterici olmuştur.

Mahalli  basınımız  her zaman  bölge halkıyla iç içedir, Yaşaması için öyle olmak zorundadır, zira . yaşam alanı burasıdır. Haberlerini bu ortamdan sağlamaktadır.

Bazıları sansasyon yaratabilecek haberler peşinde koşmuş olsa da büyük bir kesimi bölge insanımızın yararına uyarılarda bulunmayı kendine görev edinmiştir.

Bazı kurum yetkililerimiz  mahalli basında   adı geçen eksikleri   görmezden geldikleri, basını inceleyip yetkililere iletmesi gereken alt kademelerin bu eleştirileri, eksikleri sumen altı ettikleri bir vaka.

Hal böyle olunca, basının uyarıları havada kalmış oluyor. Bunun üzerine . o basın kurumu  bu eleştirisini tekrar gündeme getirmek zorunda kalıyor.

Aslında mahalli gazeteler  bazılarının yaptığı gibi bir kenara atılma yerine günün gününe incelenmeli. Yapılan haberlerden o kurumları ilgilendiren konular eğer doğruysa giderilmeli,  haberde hata varsa ilgili gazeteye doğrusu duyurulmalı.

Bazı kuruluşlarımız bu konuda duyarlı davranıyor.

Bazıları ise bu tür haberleri yok sayıyor.

Bu mahalli gazetelerin haberlerini dikkate almamak önemsememek  anlamına gelir.

Aslında mahalli yöneticilerin  mahalli basınla uyum içinde görev yapmalı oradan gelecek eleştirileri dikkate almalı.

Bu konunun yeterince uygulandığı kanısında değilim.Mahalli basının defalarca uyardığı hizmetlerin yapılmaması nedenlerinin kamuoyuna  açıkça bildirilmemesi,mahalli basının dikkate almamak olur ki bu da o kuruma gecikmeli de olsa  yarar değil zarar getirir.

Ben kendi payıma gördüğüm hataları eksiklikleri yazdığımda dikkate almayan kurum olursa  tekrar tekrar gündeme taşırım.

Ta ki,  sorumlular bunu kabulleninceye kadar.

Ne demişler anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------

TARIM, TURİZM  YOK OLURSA EDİRNE KÖYE DÖNÜŞÜR

Edirne’nin en önemli gelir kaynağının  tarım ve turizmden geleceğini  unutmamalıyız.

Bu yöndeki elbirliği ile yapılması gereken  çalışmalar ihmal edilmeye savsaklanmaya  gelmez.

 Resmi ve özel kuruluşlarımız bu konulara tarım ve turizmin gelişmesine  dört elle sarılmak zorundadır. 

Edirne turizmde belli bir düzeye geldi,Bu konuda yeterli olmasa da çabalar var. Onu da bu konuda aktif olması gereken kuruluşlarımızdan ziyade  birkaç  esnafımızın  şahsi gayreti mahalli yönetimin sosyal ve kültürel etkinlikleri  sonucu  bu seviyeye ulaştı.

Özellikle turizm konusunda  tüm kuruluşlarımızın aynı gayreti gösterdiklerini söyleyebilir miyiz.

Bazıları “armut piş ağzıma düş”  beklentisi içinde.Turizm gelişirse bundan  en çok esnaflarımız, işadamlarımız yararlanacaksa  herkes elini taşın altına koymalı.

Bu konuda  sen hiçbir gayret göstermeyeceksin menfaate geldiğinde en ön sırada yer alacaksın. İşte bu olmaz.Meslek kuruluş temsilcilerimiz bu konuda uyarıcı olmalı, gerekli fedakarlığı göstermeyenler uyarılmalı.

Bakıyoruz  Ciğerci Bahri ve Aslanzade firması  sahibi Arif Meriç Edirne turizmi için varını yoğunu ortaya koyuyor kimseden destek görmeden  ülkedeki tüm etkinliklerde Edirne’nin  sesini duyurma gayreti içinde oluyor.

Bu tür fedakarlık  yapacak esnaflarımızın  sayısı artmalı. Özellikle resmi kuruluşlarımız. Turizmde rutin işlerle yetinme yerine olağanüstü gayret içinde olmalı.

Çeşitli broşürlerle Edirne adını dört bir yana duyurmalı.ne acıdır ki bu konuda yeterli gayretimiz yok. Un hazır şeker hazır bir türlü helva yapamıyoruz. Sadece boş laf üretiyoruz.

İş işten geçmeden  başkaları bu hizmetlere talip  olmadan  kendimizi toparlamak işin ciddiyetini kavramak  zorundayız.

Ağlamayan çocuğa meme verilmez denir.

Edirneliler olarak haklarımızı ancak toplu olarak talep ettiğimizde alabiliriz.

Yoksa birinin istediğine diğeri karşı çıkarsa  biz yıllarca aynı yerde sayarız.

FIKRA

KARDEŞİNİN VARİSİYMİŞ

İsviçreli  meşhur milyarderin çok sevdiği,kardeş olan iki okul arkadaşı vardı. Bu iki kardeş  çalışmalarına rağmen hayatta başarılı olamamışlardı.

Her yıl banker arkadaşının yıldönümünü kutlamaya gelen kardeşler;bankerden onar bin dolar yardım alıp giderler o parayla yaşamlarını sürdürürlerdi.

Yine bir yıldönümü kutlamasına kardeşlerden biri geldi.

-Banker hayretle sordu.” Kardeşin nerede neden gelmedi hasta filan mı?”

-“ Hayır sizlere ömür altı ay önce vefat etti”

-Banker “ Ya, vah vah başınız sağ olsun” dedi ve bu kez sadece on bin dolarlık  çek yazıp adama verince:

-“ Ya kardeşimin hakkı nerede?”

-Banker “ O ölmüştü ya..”

- Adam bu duruma tepki göstererek:

    ”Bak işte bu haksızlık oldu. kardeşim öldü fakat ben olunun tek varisiyim”

ÖZLÜ SÖZ

Düşüncelerini tam ve yerinde kelimelerle belirtmeyen insan; yalanış tartılarla  tam

 İş görmeye çalışan satıcıya benzer

GOETHE

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.