Okullar her yıl sorunlarıyla açılır ve öyle de kapanır. Her öğretim yılı bu kısır döngü sürer gider. Yetenekler gelişirken akılla ilgili gelişmeler de sürer.

Önce, bir anımı anlatmalıyım:

Otuz kırk yıl önce. Öğretmenlik yaptığım köye uğramıştım. Baktım bina aynı. Ama eskimiş püskümüş, kamburu çıkmıştı.

Hava iyi idi. Kahvenin önünde oturduk. Önceleri beni tanımadılar. Kendimi tanıtıca ilgilendiler.. Çoğu kırk yaşını geçmişti. Kimi muhtar, kimi katip olmuş. O günleri ve olayları kısmen de olsa anımsadılar. Özellikle sahnelediğimiz piyesi hiç unutmamışlar. “Köyümüzde sahnelenen ilk ve son piyesti.” dediler. Anca yalnız piyes değil başka etkinlikler sahnelenmişti. Bir başkası da “Öğretmenim beni çok döverdiniz” diye yakındı. Ve ekledi “Keşke daha çok pataklasaydınız da, okusaydık.” Dayaktan yana biri olmadığı mı: bedensel şiddetin çözüm olamayacağı dilimin döndüğünce anlattım. Anladı mı, anlar gibi mi davrandı, bilmiyorum.

O zamanlar altmışın üzerindeydi öğrenci sayısı, şimdi nasıl dedim. Göç nedeniyle öğrenci sayısı sekize değin düşmüş.Okul kapanmış, taşımalı eğitim başlamış.

O zamanlar araba yolu yoktu. Yürüyerek gidip gel

irdik.Yakındı ilçeye (5 km.) bereket.Bakkal, kasap, fırın.. da yoktu. Çok yoksul bir göçmen köyüydü. Okul ve köye çeşme üç yıl önce yapılmıştı. Okulun suyu da yoktu üstelik.

Yazıma bu çok eski anıyla başlamamın bir nedeni var elbet. Sanat eğitiminin güzelliği ve unutulmazlığı…Şiire yakın durmanın, şiir yazmayı ya da okumayı , dinlemeyi sevmenin etki alanından duygusal eğitime, yaratıcılığa… doğru yönelten yollar vardır. Bu çiçekli yollar da gelişen kuşağımızı sanata başka deyişle iyiye güzele ve gerçeğe… yönlendirir. Erdemli insan olabilmenin en önemli yolarından biri de sanat eğitimidir çünkü. Güzel sanatlar aracılığı ile daha güzele ulaşabilen insan ayrıcalıklı sayılır, sayılmalıdır bence.

Bakıyorum o yaşlarıma … Ön üç yılım geçmiş o çatı altında. Yüzlerce konu, yüzlece sınav,notlat karneler. Belgeler..

Dönüp bir de aklımda kalanlara bakıyorum.

İlkokulda velilere bir gün yapmıştık. Gele gele yedi sekiz kişi gel mişti. Ben ve bir başka arkadaşla kör ve kötürümü oynamıştık. Hala aklımda.

Ortaokulda bir yıl spor başkanı olmuştum. Tarih canlandırmaları olurdu bir de. Birinde ben de tarihi bir şiir okumuştum. Kartopu oynarken bir de cam kırılmıştı karambolde.

Bir arkadaşla ortak ödemiştik.

Öğretmen Okulunda yapılan bir şiir okuma yarışmasında üçüncü olmuş, “Bir İlan Hatası”oyununda sağır rolünü canlandırmıştım. Her türlü izlencede bana, mutlaka şarkı söyle okuturlardı. Yaptığımız gezileri de anımsıyorum hala.

Siz de o yıllara bakın unutmadıklarınızın, unutamadıklarınızın sanat olayları olduğunu anlayacaksınız O yarışmada üçüncü olmam belki de şiire yönlendirdi beni.

İlkokul kitaplarının birinde yer alan “Başaklar arasında” şiirini her okuyuşta gözlerim yaşarırdı. Ortaokul yıllarında okuduğum “İzmir Yollarında” okuduğum şiirle dikkati çekmiş, O yıllarda Türkçe öğretmenim olan Şair Uluğ Turanlıoğlu’nu bile şaşırtmıştım.

Çocukların sağlıklı yetişmesi öteki bilgiler yanında sanat aracılığı ile oluşabilir.

Böyle olunca geleceğin mutluluğu ve barışa katkısı yakalanabilir. Sanat eğitiminden geçmeden yetişmiş yada yetiştirilmiş çocukların mutlu olmaları bir yana başkalarını da mutsuz kılarlar.

Bu arada eğimde yapılagelen bir değişiklikten söz etmeliyim:

İlkokul birici sınıflarında uygulan “Çözümleme” metoduyla okuma-yazma öğretimi kaldırıldı. Gerekçesi açıklandı mı? Bilmiyorum.

DEVAMI YARIN

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.