Bu sayfanın arkasında beğenmediğim araladığım bir şiir kaldı. Demek ki diye söylendim. Alt alta yazdığım her şey şiir değildir
“Şiirde anlam aramak eti için bülbülü öldürmeye benzer.” A.Haşim’in “Okudum ama bir şey anlamadım diyenler için önemli.
Çünkü sanat ağacında her dal, her meyve doğaldı özeldir ve güzeldir. Ben kendi şiirlerimi yeniden okumaya başladım. Her zaman kendi kitaplarımdan biri elimde. Ezberlediğim bir şiirimde yok. Yalnızca bir dörtlük ezberimde.
Aşkın şiiri için değil,
Şiirin aşkı için çıktım yola
Ne ekranda bir yerimiz olacak
Ne sığacağız ekranlara
Önemli şiirleri ezberlemek aslında güzel. Ancak insanı çok zaman yanıltabilir. Bir şiir okunacaksa ezbere bilinse bile elinizin altında mutlaka yazılısı olmalıdır. Her insanın belleği güçlü olmayabilir. Bir de ezbere bildiğim dizeler de var.
Yeşil pencerenden bir gül at bana
Işıklarla dolsun kalbimin içi
Geçiyorum işte mevsim gibi kapından
Gözlerimde bulut saçlarımda çiğ
Gençliğimde yani öğrenciyken ezberlediğim ilk ve son şiir. Öğretmen Okulundayken şiir okuma yarışması olmuştu. Ben de katılmıştım. “Artık demir almak günğ gelmişse zamandan…” şiirini okumuş ve 3. Olmuştum. (Yahya kemal-- Sessiz Gemi)
Son sınıftaydım.18 Mart Bayramı olacaktı. Öğretmenlerimizden biri koridorda yolumu kest. Elindeki şiiri uzatarak, bu şiiri 18 martta kürsüden okuyabilecek miyim diye sordu. Çok mutlu olmuştum, sevindim. Elbette okurum dedim ve okudum. Fotoğrafı hala durmakta.
Kürsüden inince karşıma bir adam çıktı. Şiiri istedi, ben de verdim.
Biz öğretmen olur olmaz darbe olmuş. Yeni kurallar gelmişti. Biri köyde okur yazar olmayanlara gece eğitim. Tatil günlerinde bile köyü terk etmemek.
Lüks ışığında ve okulda kursu başlattık. Bir iki kişi anca kavrayabilmiş. Onlara diploma vermiştik.
