14 Mayıs’a kadar ülkede ana gündem maddesini seçim oluşturuyor.Bu siyasi gelişme halkın geçim derdini de ikinci plana itti.Halk istemese de iletiş,im araçlarının bu alana yönelmesi ile siyasilerin salvolarını,birbirini suçlayan propagandalarını dinler hale geldi.bu arada pahalılık nedeni olarak bir soğandır tutturuldu.halkın mutfak ihtiyacı sadece soğan değil.Onun yanında ateş pahası olan mutfak ihtiyaçları var.dar gelirlilerin kasaptan et alması mümkün mü? Halk tavuk eti dahi yiyemez hale gelindi.Onun yanında hayvansal ürünlerden peynirin kilosu iki yüz liraya dayandı.Bir markete girdiğinizde fiyatları gördükçe şok oluyorsunuz. Önce bindirilip daha sonra indirim yapıyoruz diye 99’lu rakamlarla halkın gözünü boyamak istenen marketlerin hangisinde fiyat indirimi var?.Halk ihtiyacı olan ürünü almadan önce cebindeki paraya bakıyor.Birçoğu da ihtiyacı olduğu halde onları alamıyor.Özellikle yiyecek maddelerinde devam eden zamlar nedeniyle halk yeterli gıdayı alamıyor.hastanelerde beslenmeden kaynaklanan hastalıkların arttığı söyleniyor.Fiyatlardaki yükselme böyle devam ederse halkın sağlık sorunları daha da artacak.Bu aynı zamanda toplumda huzursuzluğun artmasına da neden oluyor.Siyasette ahkam kesenlerin ilk olarak bu sorunu çözmeleri gerekir.Bu da sadece soğana odaklanmakla çözümlenmez.Halkın ihtiyacı olan mutfak ürünlerinin her biri soğan gibi zamda yarış halinde.
--------------
TOPLUM SİYASİLERİN HABERLERİNE İLGİ DUYMUYOR
Bir tarafta geçim derdi, diğer yanda hastalanma korkusu nedeniyle halkımız siyasilerin, siyasi parti sözcülerinin palavralarına ilgi göstermiyor.
Bu tür haberleri izleyenlerin oranları da gittikçe azalıyor.
Özellikle mahalle kavgasını andıran siyasi partilerin birbirini kıyasıya suçlamalarına halkımız endişe ile yaklaşıyor.
Bundan yakınan bir vatandaşın belirttiği gibi :“ İnsanlarımız can ve geçim derdinde onlar ise geleceklerini garantiye alma peşinde.” Böyle olayların yoğun olduğu bir ülkede huzurlu olmak mümkün mü.? Bakıyorsun sokaklarda neşeli çevresine mutluluk saçan insanlar ara ki bulasın.
Gelecek endişesi olmayan insan yok gibi.
Özellikle geçim derdi içinde kıvranan insanlarımıza bir dokun bin ah işitiyorsun.Bir de toplumda yaygın olan huzursuzluk insanları moral olarak yıkıyor.
Toplumu bu gergin huzursuz görüntüsü korkarım gelecekte birçok sağlık sorunlarını da oluşmasına neden olabilir.
Bunu emarelerine görmeye başladık. Toplumda huzurun tesis edilmesinde en önemli görev, Ülke idaresinden sorumlu olanlara düşüyor. Bu da partilerin birbirine laf yetiştirmesi, toplumun kutuplaştırılması ile sağlanamaz.
---------------
FIKRA
ZEKA İŞİYMİŞ
İstanbul Haydarpaşa istasyonunuzdan trenin kalkmasına birkaç dakika kala bir kadın gişenin önüne yaklaştı.
Arkasında ise sıranın gelmesini daha çok kişi bekliyordu.
Gişe memuru kadına sordu:
“Nereye bilet keseyim?”
Kadın:
“Bana baksana sen” diye memura ters cevap verdi.
“ Ne kadar meraklısın öyle ?”
Memur bu cevap üzerine öfkeden kıpkırmızı kesildi, fakat kısa kesti.
-“ Dinle bacım tren kalkmak üzere sırada bekleyenler var söyle nereye gideceksin, ona göre biletini keseceğim”
-“Peki söyleyeyim.Ankara’ya..”
“ Ver öyleyse 50 lira “
Kadın parasını sayıp verdi. Biletini alarak çıktı. Sonra da arkasında sırada bekleyenlerin birine göz kırparak,kulağına fısıldadı:
“Yahu bu biletçi ne kadar meraklı.Ben hiç kül yutar mıyım? Ankara’ya gidiyorum dedim. .Aslında ben İzmit’e kızımı görmeye gidiyorum. Peşimden gelmesin diye mahsus yalan söyledim”