Seçim öncesi toz-duman bütün haşmetiyle sürüyor. Avaz avaz bağırıp çağıran arabaların arkalarında bıraktıkları toz-duman da başka bir seçenek olarak karşımızda.
Artık neredeyse zorunlu olarak ezberlediğimiz söylemler. Ağzı olan ağzıyla, olmayan burnuyla konuşuyor. Aklı başında olanlar da gülümseyerek dinliyor, ama şaşkınlık içinde bir (d)inlemeyle. Çünkü öyle şeyler söyleniyor ki, insanın bi yerleri tavana vuruyor.
İster istemez, zorunlu olarak kaval dinler gibi dinliyoruz. Böyle anlarda kaçacak delik bulmak da öyle kolay değil hani.
Şu iş bitse de kurtulsak, dedirten bir homurtu. Odaklandığımız noktadan bakınca : “Yad eller aldı beni…” söylemiyle vur patlasın çal oynasın. Bu denli kocaman ve dolu dolu saygısızlık hiç duymamıştım doğrusu. Neyse yine de ülkemize iyi şeyler getirir umuyorum.Seçimsiz geçim, geçimsiz seçim olur mu, bilmiyorum. Uysa da uymasa da olur desek uygun olur mu bilmiyorum.
Etnik köken yaygaracıları bölücülüğe oynama hızını giderek arttırmakta. Bunun sonu nereye varır bilmem. Tehdit kokan söylemlerle bir yerlere varılır mı? Onu da falcılara, astronotlara, medyumlara, olmazsa mecnunlara yüklü para karşılığı danışmak gerekir. Ermişlerden, babalardan, dedelerden de medet ummak bu çağın insanına kim ne derse desin, yakışır. Ekranlar bu açılardan oldukça zengin. Çaresiz insanımız, bu tür ıvır zıvırlarla kendini avutup duruyor M.S. bile.
İlgi alanı olmak ya da insanları oltaya takmanın yolları da var elbet:
- Hangi takımı tutuyorsun? Bu soru hasta tutukluları nerede olursa olsun hareketlendirir.
- Bu bittikten sonra, gelen soru; Hangi burçtansınız?
Bu önemli soruyu açıklayanlar da olur. Yok ikizler şanslıymış da, yok kovalar şuymuş da buymuş. Yahu bu şu anlama geliyor. Kaç burç var. Yirmi- otuz . Kaç milyar insan var? Sekiz-On Milyarları böl burçlara. Binlerce insan aynı burçtan olur.Olacak İş mi?
Oysa bilimsel araştırmalara göre her insan özgündür. Yani kendisinden başkasına benzemez. Öyle bir şarkı da var zaten: “Benzemez kimse sana…”
Ah ne ala memleket dediğime bakmayın siz. Oh, ne güzel ülke diye söylemem gerekirdi. Her an dört mevsimi yaşaması bile yeterli bir ayrıcalık bence. Ama kıymet bilene elbet. Bu güzelim ülke yi gözün gibi bakmadığında dağ, çok iyi bakınca da bağ’a dönüşecektir. Bunun bilincine bile ulaşamamak…Gayr-i safi hasıla…Kaç kişiye bu pasta.
Hele şu potansiyel genç enerjinin ülke kalkınmasında kullanılmaması içler acısı bir kayıp.İşsizliğin ayıbını lafla falan örtsek de kökten ve yeniden sürecektir.
Maç var mı maç? Sen ona bak!
Alış-veriş var mı sen ona bak ona!
Beleş var mı?
Köşe dönme söz konusu mu?...
Oturduğun yerden milyarları cebellezi etmek var mı?
Top kaleye girsin de nasıl girerse girsin! İşte özet, işte poşet!..
Ohne ala memleket! Fark et, fark et, fark et…
