Edirne Ülkemizde diğer illere oranla kalkınması, özellikle turizmin gelişmesi açısından sayısız imkanları olan bir il...
Avrupa’nın kapısında, doğal ve tarihi güzellikleri olan çevresinden üç nehrin geçtiği, beşeri yapısı örnek alınacak bir il.Turizm açısından önemli bir etken olan tarihi eserleri ile Avrupa ikincisi olan bir kent.
Böyle geniş imkanlara sahip bir kentin bugüne kadar yeterince kalkınamaması ,daha önceleri Edirne’de gerisinde olan, gelişme olanağı bulunmayan illerin gerisinde kalması, ilimizde yaşayan insanlarımıza üzüntü veriyor.
O illeri görüp Edirne ile mukayese edenler Edirne’nin o ,illerden geri olmasını üzüntü ile anlatıyor. Bu kentlerin gelişmesinde devletin o yörelere büyük destek sağlamasının etkisi olduğu yadsınamaz.
Peki , yeterli düzeyde kalkınmamamızda bizlerin de ihmali yok mu?
Daha önceki yılları bir hatırlayalım.Bazı işadamları Edirne’ye yatırım yapmak için çırpınıyordu.Her türlü şartları zorladılar.
Biz onlara gerekli kolaylığı gösteremedik onlardan akla gelmeyecek taleplerde bulunduk.Daha sonra o yatırımlar başka illere gitti.Çorlu bu imkanların sağlanması ile Trakya’nın merkezinde sanayi şehri, oldu.İşadamlarımız kentimizin kalkınması ve tanıtımı için ellerini taşın altına koymaları, kendi yararının yanında, kentin tanıtımında öncülük etmeleri gerektiği halde böyle bir girişimler yeterince olmuyor.Bunda önceleri iş insanlarımıza düşüyor.Onlar bir kenara çekilip “armut piş ağzıma düş mantığı ile hareket etmemeli.
-----------------
FIKRA
AKLIMDA KALACAĞINA
Nurettin Hoca’nın eşi tatlı yapmış.ikisi oturup bir güzle yemişler.tatlıdan geriye az bir şey kalmış.
Karısı:
“Onu da sabaha yeriz ”deyip kaldırmış.
Gece olmuş yatmışlar.Hocanın aklı tatlıda,gözüne uyku girmemiş.dürterek uyandırmış karısını.
“Kalk karı kalk,aklıma bir şey geldi” demiş.
Kadın uyku sersemliği ile kalkmış.Hoca da getirmiş tatlı tabağını,geri, kalan tatlıyı mideye indirmişler.Hoca midesini sıvazlayıp:
“Aklımızda kalacağına karnımızda dursun” demiş.
