Siyaset kendi yararımıza kullanılacak menfaat kapısı olan bir hizmet olmamalı, topluma yapılması gereken hizmetler her zaman ön plana çıkmalı.Siyaseti böyle yapanların toplum içinde değerleri sonsuza kadar yaşar.

Siyasette  bu görevlere  talip olanlar topluma  her zaman eşit hizmet sözü verirler.

Ne yazık ki bu anlayış son yıllarda siyasette yozlaşmaya,  çıkara dayalı seyrettiğini gördüğümüzde bir menfaat aracı olarak kullanıldığına tanık oluyoruz.

Siyasette bir koltuk kapanların afra  kendilerine o imkanı sağlayan halkı içinde tafrasından yanlarına varılmıyor. Verilen sözler unutuluyor.Sanki o görevlerde sonsuza kadar kalacaklarını sanan siyasetçiler görevleri bittiğinde kendilerini o makama getirenlerin arasında  huzurlu yaşama imkanı bulamıyor. Bugün Edirne’den milletvekili seçilen kaç eski parlamenter  kendi ilinde halkın arasında iç içe yaşayabiliyor.?

Adeta “büyük dağları ben yarattım küçük dağlar babamdan miras kaldı” mantığı ile hareket eden çakma siyasetçilerimiz görevleri son bulduğunda toplumdan dışlanıp sudan çıkmış balığa dönüyorlar.

Özellikle vekillere  çakma siyasetçi  dememde amaç şu,  ülkemizde muhtarların dışında halkın hür iradesiyle seçilen  bir  kamu hizmet yapanların olduğunu kim iddia edebilir.

Siyasetçilerimizin  tamamına yakını ya genel merkezlerinden onayı ya da  o çevrelerden sağlanan torpiller ile o makamlara gelirler. Ondan sonra da kraldan çok kralcı olurlar.

----------------

SİYASETTE  DEĞİŞİMİN ARKASINDA MENFAAT MI VAR?

Örneğin  bir siyasi partide görev bulan siyasetçinin  kişiliğinde seçilmesinin  ardından  büyük değişim oluyor.

Bu  görüntüsü  ile  sik sık gündeme geliyorsa bunun nedeni  araştırıldığında o kişinin  siyasi çizgisinin,verdiği sözlerin yapmacık olduğu  bir  menfaat amacıyla  yapıldığına  tanık oluruz.

Bu yapıda olan siyasetçiler için  “Bu  daha önce böyle değildi neden böyle birden bire değişiverdi “diye hayret etmeye gerek yok.

Toplumda halk için siyaset yapma  yerine    menfaate dayalı siyasete soyunanlara sadece il ve ilçelerde değil  her kademedeki yönetimlere de yansıdığına tanık oluyoruz.

Halkın oyları ile bir partiden seçilen milletvekili bir süre sonra   savunduğu görüşlerin tam zıddı  görüşlere sahip olduğunu görmek her halde bizim ülkemize has bir siyasi yöntem olsa gerek.

---------------

OY VERENLERE  DE HAKSIZLIK OLMUYOR MU?

Seçimlerde bir parti saflarında yer alıp oradan bir yerlere gelen siyasilerin daha sonraları saf değiştirip  dün ak dediğine bugün kara diyen ,kendini o makamlara getiren,insanların oylarını yok sayan kişiler aslında partilerinden istifa ettiklerinde  o görevlerini de bırakmaları gerekir.Yapılması gereken bu değil midir?

Çünkü, onları   o makamlara  seçmenleri kendi    partilerinde hizmet yapacak diye oy vermiştir.Partisini terk etmesi , aleyhinde siyasete soyunması  kendisine oy verenlere haksızlık sahtekarlık  olmaz mı.?

Yapılan istatistikler de gösteriyor ki, bizim ülkemizde olduğu kadar siyasi çizgisini değiştiren insanların olduğu bir başka ülkeye  geri kalmış ülkeleri de dahil çok az rastlanıyor.

Siyasetin böyle oynak zeminde olması  bu görevlerde olanlara güveni de zedeliyor.

Toplumda saygınlık sıralamasında siyasetin son sıralarda yer alması ,halkı siyasilere güven duymaması acı bir gerçek.Ülke yönetiminde söz sahibi olan kişilerin güvenilmez kadrolardan oluşması ülkemizin uluslararası düzeyde saygınlığını da zedeliyor.

Bazı, siyasilerin  bu görevi menfaat kapısı gibi görmesi, bu kutsal kamu görevi üzerinde kara  leke oluşturmuyor mu?

Vatandaşlarımız da bu görevde yer alacak siyasileri seçerken çok dikkatli olmaları,kendi partisini terk eden siyasilerin toplumdan dışlanması konusunda tavır almalı.

Siyaset yaz boz tahtası menfaat noktası haline gelmemeli.”uykudaydım aydım ben bu işten caydım” anlayışında olanlara siyaset yolu kapanmalı.

Bu kişilere kol kanat gerenler bu kararlarını yeniden gözden geçirmeli.

-------------

FIKRA

TEREDDÜT

Kararsızlığı ile ünlü bir Osmanlı Padişahı,yaptıracağı köşkün nasıl olması gerektiğine bir türlü karar verememiş.

Sonunda işi refikalarına (eşine veya eşlerine) devretmiş.

Saray tamamlanana kadar hiçbir şeye karışmamış.

Har şey olduktan sonra padişah sarayı gezmiş.

Bu arada eşine dönerek:

“Maşallah  çok güzel olmuş.Özellikle benim tereddütlerim için her kata bir selamlık,bir mutfak ve hamamın yapılması çok isabetli olmuş.

Ama yine anlamadığım bir şey var.Koca saraya neden bit tane hela  yaptırdınız?

Neden her kata bir tane yaptırmadınız.?”

Karısı:

“Aman padişahım sen “o helaya mı yapayım buna mı yapayım” derken olduğun yere yapardın da onun için tek hele yaptırdık”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.