Son yıllarda ülkemizde olduğu gibi bölgemizde de su kaynakları gittikçe azalıyor.

   Bu konuda önlem alınması yerine biz yine gereksiz yerde suyu kullanmaya devam ediyoruz.

  Doğanın su  kaynakları  sınırlı.  Daha önceki yıllarda sondaj vurulduğunda  on  metrede suya ulaşıldığı halde şimdi yüz metreye  kadar ulaştı. Bu su kaynaklarının gittikçe azaldığının tükenme noktasına yaklaştığının habercisi değil mi?

   Gelişmiş ülkeler su konusunu  en önemli gündem olarak kabul edip bu konuda gerekli önlemleri  alıyor. Bizim ülkemizin bazı yerlerinde tarlalar vahşi sulama dediğimiz, aşırı su kaybına neden olan yöntemle sulanmaya devam ediyor.

SUSUZ YAŞAM OLMUYOR

Suyun insan yaşamı için ne kadar elzem olduğunu ancak sular kesildiği  zaman anlıyoruz. Bir de su ihtiyacının tamamen karşılanamaz noktaya geldiğini düşünelim:

  Su olmayan yerde  insanların yaşaması mümkün mü?

 Suyun idareli kullanımı konusu  başta, bu  alanla ilgili kurumlar olmak üzere hepimizin  ortak görevi olmalı.

  Evimizin   musluğunda  gereksiz yere kullandığımız su  sadece bize zarar vermiyor. Aynı zamanda  Dünya  üzerindeki su kaynaklarının tükenmesine de sebep oluyor.

YER ÜSTÜ SU KAYNAKLARI TÜKENDİ 

Su kaynaklarının her geçen yıl azaldığı gün gibi aşikar.

  Nerede, daha önceki yıllarda su içtiğimiz ayazmalar dereler  çeşmeler, hemen hemen hepsi tamamen kurudu.

  Büyük su kaynaklarının, barajların da su düzeyinin azaldığı biliniyor. Buna rağmen tasarruflu su kullanma konusu bir türlü halka benimsetilemiyor.

  ”Allah’ın suyu biter mi?” anlayışı ile hareket edip su kaynaklarımızı hovardaca kullanırsak nasıl bittiğini göreceğiz.

  Su konusu   her yerde önemli bir konu haline gelmeli. Yerüstü sularının bitme noktasına geldiği gibi yeraltı suları da gittikçe derinleşerek bir gün kullanılamaz hale geleceği bilim insanlarımızca defalarca gündeme geldi. Ne yazık ki bu alanda alınması gereken önlemler sözde kalıyor.

 Dünya’daki iklim değişikliği sonucu bakıyoruz, Tunca nehrini otlar kaplamış. Daha önceki yıllara oranla su debisi kat kat düşük, ilimiz sınırlarından geçen, Tunca, Arda ve Meriç  nehirlerinin beslendiği yerlerde de beklenen yağış olmadığı için su oranında  azalma  görülüyor. Tarla sulamalarında , vahşi sulama yerine damlama sulama konusu yeterince uygulanmıyor.

AĞAÇLANDIRMA TEŞVİK EDİLMELİ

Bir bölgenin yağış alabilmesi için ormanların  ne kadar önemli olduğu biliniyor. Bakıyorsunuz,  Batı’dan gelen yağmur bulutları ilimiz sınırlarına yaklaştığında bir kolu  Keşan, Gelibolu yöresindeki ormanlık alana ,diğer kolu ise Kuzeyimizdeki Istıranca dağları istikametine yöneliyor. O nedenle bölgemiz yeterli yağış alamıyor.

  Son aylarda gördüğümüz nispeten az yağışların da faydası olmuyor. Onun  için bölgemizde  ormanlık alan oluşmasına katkı yapmalıyız. Bu göstermelik fidan dikme ile bu işler olmaz .Bu alanda ilgili kurumlarla birlikte halk da teşvik edilmeli. Ormanın insan yaşamı için bir oksijen deposu olarak ne kadar önemli olduğu benimsetilmelidir.

  Ormanlık alanları yok etmek isteyenlere karşı caydırıcı önlemler alınmalı. Bu sağlanamazsa bölgemiz her geçen yıl daha kurak hale gelecektir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.