kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

Son zamanlarda ordumuz bazı söylemlerle incitilmekte. Bilerek ya da bilmeyerek gündeme gelen söylemlerin hoş olmadığını söylemek gerek

Çünkü bilindiği gibi halkımızın en güvendiği kurum ordumuzdur. Ordu üzerinden siyaset yapmak, ya da silahlı kuvvetlerimizi siyasetin içine çekmek ülkemiz ve halkımız için en azından yararlı değildir. Çünkü ordu partiler üstüdür ya da öyle olmaz zorundadır. Çünkü onun görevi vatanı savunmaktır.Ordumuzun güçlü ve dürüst olduğunu bilmeyen yoktur. Disiplin yönünden de dünyanın gözdesidir.

Almanlar 2. Dünya savaşında dünyayı dümdüz etmiş, ama nedense, ülkemize girmemiş, girmek istememiştir. Bunun nedenini güçlü ordumuza bağlayanlar olmuştur; o günlerde.

En çok güvenilen bu kurumu eleştirirken iyi hesap kitap yapmalı , baltayı taşa vurmamalıdır. Eleştirilmesi gereken yanları yok mu? Var elbet. Bunlar işte iyi bir uslupla dile getirilmelidir. Ona hakaret, saygısızlık içeren deyişlerden kaçınmalıdır. Kim ne derse desin ordumuz bizim göz bebeğimizdir, öyle de kalacaktır.

Ordumuz disiplin ve başarı yönünden tüm ülkelerin ilgisini çekmiş bu özelliklerinden ötürü de tüm ülkeler ona özenmiştir.

Yalnız ülkeler mi? Düşünürleri de düşündürmüştür.

Bunlardan biri de ünlü deneme yazarı Montaigne’dir.

Başlık O’nun bu konuda yazdıklarının da başlığıdır. Şu şunu demiş bu bunu demiş …

Bakalım MONTAİGNE neler demiş:

 “Askerlerin düşmandan çok komutanlarından korkmalarını isteyen o eski ahlâk ne oldu? Şu güzelim örneğin benzeri nerde: Bir elma ağacı Roma ordusunun kamp kurduğu bir yerin ortasında kalmış da ertesi gün ordu çekilip giderken olgun, nefis elmaları bir teki eksilmeden sahibine bırakmış. İsterdim ki gençlerimiz vakitlerini pek yararlı olmayan uğraşlarla geçirecekleri yerde biraz gidip yaman bir Rodos’lu kaptanın bir deniz savaşını nasıl yönettiğini, biraz da Türk ordularındaki disiplini görsünler Çünkü bizimkinden çok ayrı ve çok üstün onlardaki disiplin.Bizim askerlerimiz seferde eskisinden daha uygunsuz, sorumsuz. Türk askerleriyle tersine daha ölçülü , daha çekingen davranıyorlar. Çünkü, onlarda, barış zamanı fakir rahatsız etmek, malını çalmak, birkaç kötek cezasıyla geçiştirildiği halde savaşta en ağır cezaları görüyor. Parasını vermeden bir tek yumurta almanın cezası tam elli sopa. Onun dışında, karın doğurmayan, az yada çok değerli herhangi bir şeyi çalanlar

Fatihlerin en zalimi olan Selim üstüne yazılanları okurken şaştım:Mısır’ı aldığında Şam şehrini bolluk ve güzellikle saran eşsiz bahçelere askerlerden hiç birinin eli değmemiş; hem de kapalı değil açık oldukları halde.”

Bunlara benzer bir olayı da Edirne için anlatırlar. Ordu sefere çıktığında Edirne’nin bağlar Bölgesinde konaklar. Buraları Bağ, asma ve üzüm doludur. Askerlerden dayanamayıp yiyenler olur. Ordu gittikten son merakla bağlara koşarlar. Bir de bakarlar ki, koparılan salkımların yerlerinde. Paralar… Sevinip hayret ederler ve olay yıllarca anlatılır…

 “En büyük asker bizim asker…” söylemi boşa söylenmiş değildir.

Vesileyle, şehitlerimizin ruhları sağ olsun…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.