2013 yılının Aralık ayıydı heykeli dikildiğinde.

Özgürlük anıtıydı bir anlamda.

1984 yılında Bulgar hükümetinin uyguladığı asimilasyon politakaları nedeniyle daha 17 aylıkken katledilip şehit edilen Türkan Bebek için Edirne de yaptırılan çok anlamlı heykele gittim geçtiğimiz günlerde.

Açılış günü duyduğum heyecanı yaşadım yine.

Çünkü gerçekleştirilen park ve heykel açılışı bu güne kadar yapılan açılışlardan çok farklıydı.

Dönemin Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi bir Bulgar öğrencinin okuduğu şiir nedeniyle açılışta ağlamıştı.

Hem de bayağı ağlamıştı.

İşte o tarihten sonra her yıl yapılan bu anıt önünde anma programları düzenlenerek simge olmuş Türkan Bebek için dualar okunur.

Bu yılda yapılan törende konuşan Belediye Başkanı Recep Gürkan  “Onlar farkındaysanız sadece şiir okumadılar.İçlerinden gelenleri şiir tadında bize anlattılar. Hepsinin güzel yüreklerinden, alınlarından öpüyorum. Çok güzeldiler, çok güzel ifade ettiler. Bu büyük bir dram. Hangi dilden, hangi dinden olursa olsun insana karşı yapılan bu zulümdür. O anlamda 1984-1985’li yıllarda dönemin rejiminin Türklere, Müslümanlara yaptığı bu ötekileştirme, asimile etme çabaları hiçbir şekilde kabul edilemez.” dedi. Türkan bebek hikayesini hatırlayacak olursak şu hikayeyi bir kez daha okumakta ve tekrarlamakta yarar var.

"1984’te yaşanan soykırımdaki hüznü, çileyi ve kahrı anlatan o kadar çok şiirler okundu ki, birçok insanın gözyaşlarını tutamamasına neden oldu.

Evet, "Kırmızı botuş alacağız sana" demişti ona annesi. Mahalleden indiler, Kayloba’lılara katıldılar. Türkan’ı kah annesi taşıyordu kah babası. Mogilane'ye yaklaşınca, ırkçılar belki çocuk ve kadın isyancılara dokunmazlar ümidi ile anasının sırtında kaldı.

Kayloba'lılar, Mogilane ve Kitna halkını gergin bir durumda buldular.

Bir yandan isyancılar birleşmeye, diğer yandan da milis ve iç müdahale askerleri, onların bu özenini engellemeye çalışıyorlardı.

Çarpışma başladı, iki taraf bir birine girdi.

Asker ve milis, eli boş insanları gaddarca dövüyordu.

Türkanın babası Feyzullah, duramadı, soydaşlarının yardımına koştu, ama bir gurup asker ve milis onun üzerine de atılarak cop, tekme ve yumrukla vurmaya başladılar.

Bunu gören eşi Fatma, küçük Türkan sırtında "Bırakın kocamı katiller, biz Türküz, bize dokunmayın!"diyerek hemen sıçradı ve eşini kurtarmak üzere ileri atladı.

Ve silahlar takırdadı, birden bire bir kaç kişi yere yuvarlandı.

Fatma, hala ne olduğunu anlayamamış, eşini savunmaya çalışırken yandan biri:Kan, kan akıyor Fatma abla! diye bağırdı sizden akıyor,sizden akıyor diyerek feryad ediyordu.

Fatma, panik bir şekilde bakındı, onda bir şey yoktu, hemen sırtından küçük kızını kucağına aldı ve ne görsün!

Katil, kurşunları onun omuzu üzerinden sırtındaki küçük kızının tam alnına rastlamıştı, üstü başı kan içindeydi."

İşte acı hikaye buydu ve unutmamak ve unutturmamak adına dilerim bu anma programları her yıl sekteye uğramadan devam edecektir.

Ruhun şad olsun Türkan Bebek...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.