Mahalli seçimler öncesi siyasilerimizin bazılarının üslubunu setleştirdiklerine tanık oluyoruz.
Parti üst yöneticilerinin kullandıkları sert söylemlerinin suçlayıcı sözlerinin parti tabanına da yayılması Edirneliler açısından onaylanmayacak bir durum. Rakibini gereksiz ithamlarla zan altında bırakıp seçimi kazanacağını sananlar aldanmışlardır yine aldanırlar.
Belediye Başkan adayı olanların aslında göreve geldiklerinde yapacakları hizmetleri anlatmaları halkı o konuda bilgilendirmeleri en doğru yoldur.
Rakibini çeşitli ithamlarla zan altına bırakıp suçlayarak siyaset yapmak kişilere bu tavırları artı puan getirmez.
Nasıl ki bazı parti üst yöneticilerinin rakiplerine ağır suçlamalar getirmesi toplumda itibar görmüyor tepki alıyorsa alt yönetimlerde de bu tür mesnetsiz suçlamalara halk itibar etmez.
Türkçemizde siyasilerin propaganda yapmaları için kullanacakları etik sınırları aşmayan yüzlerce kelime var. Onların yerine belden aşağı vurarak siyaset yapmak, toplumu germekle kime hizmet ediliyor.
Seçimler ayın sonunda bitecek. İnsanlarımız hangi görüşte olursa olsun yine birbiri ile dostane ilişkilerini sürdürecek. Bu yenilip yutulmayacak sözleri sarf edenler yaptıklarından pişmanlık duymayacaklar mı?
Onun için seçime şunun şurasında 12 gün kaldı. Alınacak birkaç oy için toplum arasında nifak tohumları ekmeyelim.
Edirnelilere yakışacak şekilde dostane, birbirini suçlamadan sadece yapacaklarını anlatacak şekilde seçim çalışmalarını sürdürelim.
Öyle olduğu takdirde bu kişiler halktan daha çok itibar göreceklerdir. Sürekli karşısındakine “ Çamur at izi kalsın” mantığı ile suçlamalarla siyaset yapmak en çok onu yapan kişiye zarar verir.
Bu önerim tüm partiler için geçerlidir.
Halkın arasına girip konuştuğunuzda da aynı taleplerin olduğuna tanık olacaksınız.
İNŞALLAH GERÇEKLEŞİR
Ak Parti İstanbul Belediye Başkanı Adayı Binali Yıldırım,seçim çalışmaları sırasında piyasadaki pahalılık ile ilgili olarak halkın sorularına yanıt verirken bizce de önemli bir söz etti.
İstanbul’un çarşı pazarın ucuzlaması için ülkenin ihtiyacı olan ürünlerin Trakya’nın verimli topraklarından sağlanmasının İstanbul açısından çok yararlı olacağını, mesafenin çok yakın olduğu ulaşım giderlerinin az olacağını söyledi.
Yurdun başka bölgelerinden uzak mesafeden gelen ürünlerin maliyetinin yüksek olduğunu. Trakya’da kuru gıda, sebze ve meyvenin teşvik edilmesiyle İstanbul’da sıkıntının azalacağını söyledi.
Bu yıllardır söyleniyor, teklif ediliyor fakat dikkate alan yok.
Yalnız bunu sağlamak için bir an önce Ergene Nehrinin kirlilikten arınması gerekir. Ergene ve bölgeye su kaynağı sağlayan su kaynaklarının İstanbul’a aktarılmasına son verilmesi lazım.
Her şeyden önemlisi, çiftçilere bu hizmeti yapması için daha çok destek verilmeli, Ürün girdi fiyatlarının da ucuzlatılması gerekmektedir.
Bu sağlandığı takdirde, Trakya Çiftçisi İstanbul’un sebze meyve, baklagiller ihtiyacını karşılar. Bazı ürünlerde bu konuda mesafe alınmıştır.
Bölgede sebze meyvecilik her geçen yıl gelişmektedir. Yapılacak devlet desteği ile Trakya’da sebze, meyve ve kuru gıda üretimi daha da artacaktır. Önemli olan bu vaatlerin sizde kalmaması, gereğinin yapılmasıdır.
BU ÜLKEDE ATATÜRK SEVGİSİ AZALMAZ
Atatürk halkımızın ortak değeridir. Bugüne kadar hiçbir engel Atamıza olan sevgiyi azaltamamıştır.
Özellikle Trakya İnsanı hangi görüşten olursa olsun Atasına toz kondurmaz. Onun aleyhinde söz söylenmesine hizmetlerinin yok sayılmasına tahammül edemez,tepkisini gösterir.
Edirne Belediyesi çevresindeki resimlere baktığımızda Atanın Edirne aşkını ve halkın ona nasıl bağlı olduğunu görürüz.
Yanında hiçbir koruması olmadığı halde sıradan bir insan gibi halkın arasında dolaşmaya, dertleşmeye Atatürk gibi hangi lider cesaret edebilir.
Atatürk Edirne’ye geldiğinde tüm halkımız Atanın koruması gibi kendisine sahip çıkmıştır, onu bağrına basmıştır.
Dünyada adı ve eserleri Atatürk kadar kalıcı olan kaç lider var. Bir zamanlar halk önderi olanların daha sonraki yıllarda heykelleri kaldırıldı, isimleri tarih kitaplarından çıkarıldı.
Atatürk ise bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da halkımızın kalbinde sonsuza kadar yaşayacaktır.
Kurtuluş savaşı öncesi yapılan Çanakkale Savaşları toplumu ezilmişlikten kurtaran moral aşılayan, daha sonra yapılacak Kurtuluş savaşını kazanmamamıza vesile olan bu savaşların en büyük kahramanı olan Mustafa Kemal Atatürk’ü Çanakkale Savaşında yok saymak isteyenler aslında Kurtuluş Savaşına da şüphe ile bakanlardır.
Halkımız, bu ülkenin temelini atan Kurtuluş mücadelesinde ön saflarda yer alanları yok saymak isteyenlere itibar etmedi etmeyecektir.
FIKRA
GEL ATTAA GİDELİM.
Azrail bir gün Temel’in canının almak için gelmişti. Temel Azrail’den kurtulmanın çaresini buldu. İşaret parmağını ağzına sokarak, Agu,agu diye çocuk sesleri çıkarmaya, bebek taklidi yapmaya başladı.
Azrail Temel’in oyununu bozmak istemedi ve oradan ayrıldı. Ertesi gün Temel’i almaya geldiğinde Temel’in emzik aldığını ve yerlerde çocuk gibi emeklediğini gören Azrail Temel’e
“ Temel gel Attaaa gideceğiz….” dedi
BİR YERİNİZ Mİ AĞRIYOR
Bir toplantı sırasında gencin biri ünlü vatan şairi Mehmet Akif Ersoy’u küçük düşürmek için şaire “ Affedersiniz siz veteriner misiniz” demiş.
Mehmet Akif Ersoy bu soru karşısında hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş.
-“ Evet veterinerim bir yeriniz mi ağrıyordu”
ÖZLÜ SÖZ
Memleketin efendisi hakiki müstahsil olan köylülerdir.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK