Bir ilde gazete yayınlayabilmek için öncelikle Valilik,C.Savcılığı,Vergi Dairesi Başkanlığına baş vurup gerekli onayları almanız gerekir.
İster günlük,ister haftalık isterse de aylık gazete olsun bu işlem yapılır ve çıkan her sayıdan da bu makamlara mutlaka gönderilir.
Bu bir yasal zorunluluktur.
Gazete sahiplerinin bu makamların istediği ve yasal olarak zorunluluk arz eden konuları yerine getirmekle yükümlü oldukları gibi bu makamlarında Gazetelere karşı yükümlükleri vardır.
Haber niteliği taşımasına rağmen yayınlanması yasak olan ve Mahkeme kararı ile basında çıkmaması istenen bir haberi Gazete yönetimine bildirecek olan makam da Valilik kanalı ile Emniyet yetkilileridir.
İster günlük,ister haftalık isterse de aylık gazete olsun bu yasaklı haberden bilgilendirilmek zorundadır.
Vatandaşın biri mahkemeye başvurup "basında yayınlanması uygun değildir" kararı almışsa ve siz de Gazete olarak bunu yayınlamış sanız suç işlemiş olursunuz.
O şahıs tazminat davası açsa gazeteyi satsanız dahi ödeyemeyeceğiniz para cezasına çarptırılırsınız.
Bunlar yaşanan ve yaşanmış olaylardır.
2010 yılında yayın hayatına önce Haftalık olarak başlayıp,daha sonra 15 günlük son olarak ta aylık olarak sürdüren
Edirne Güncel isimli bir gazetem var.
Geçmişte yazdığım bu hassasiyetlere ve duyarlılıklara riayet edilerek bilgilendirmeler yapılmasına rağmen şu anda böyle bir durum söz konusu değil.
Yasal mecburiyeti mi kalktı,yoksa bir ihmal mi var bilemiyorum.
Ama merak ettiğim konu, "bir vatandaş hakkında çıkan bir haberin yayınlanmaması için mahkeme kararı almışsa ve benim gazeteme de Valilikten yani Emniyetten bu karar ulaştırılmadığı için ben yayınlamış sam suçlu ben mi olacağım yoksa bana haber vermesi gereken makamlar mı olacak?"
Gazetem hala aylık olarak devam ediyor.
Ailemizin mülkiyetinde olan bir adreste başladığımız faaliyetimizi başka bir adreste ifa ediyor olmamıza rağmen bu güne kadar kendi iş yerimiz olan ilk ikametgaha da böyle bir bilgi ve belge ulaştırılmamış.
Kaldı ki;benim halihazırda ETV de de görev yaptığımı sağır sultan biliyor ve bu tür bildirimler ETV ye geldiğinde bende orada oluyorum ve Edirne Güncel Gazetesine böyle bir bildiri varsa ben sahibiyim alayım diyorum Polis kardeşlerime.Ama öyle bir tebligat yok.
Konu nereden çıktı diyeceksiniz mutlaka.
Geçmişte böyle bir faaliyette bulunmam nedeniyle Gazete sahibi olarak bilgiler,belgeler alıyor,davetlere de çağrılıyorduk.
Örneğin,Cumhuriyet,Kurtuluş ve 30 Ağustos Resepsiyonlarına mutlaka davet ediliyorduk.
Hatta fotoğrafta görüldüğü gibi Valilikte yapılan Bayramlaşma törenine dahi Televizyonun sorumlu Müdürü olarak davet ediliyorduk.
Ama bu durumlar şu anda kalktı sanırım.
Basın haber için gidebilir ve benim muhabirim de bu amaçla gidebilir ama ben oraya bir Gazete sahibi olarak haber yapmaya değil,kendimi önemli bir etkinlik davetine icabet etmek zorunda hissederek gitmek isterim.
Hiç unutmuyorum ve unutamam da.
Trakya Televizyonunda sorumlu Haber Müdürlüğü yaptığım dönemde Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Çetin bana şöyle demişti; "Hocam bir yere davet edilmiş isen gittiğin yerde senin adına bir sandalye olmalı ve oraya Trakya Televizyonunu temsil etmek için git.Aksi halde birçok muhabirin var onları gönder ve adına davet olmadığı sürece katılma." demişti.
Çok doğru bir uyarı ve hatırlatmaydı gerçekten.
Hoş,şu anda bunu yapacak sağlık durumumda yok zaten.
Bayramlara dahi iştirak edemiyorum.
Ayakta 10 dakikadan fazla duramadığım gibi 500 metreden fazla da hızlı tempoda yürümem zor.
O nedenle geçmişte çok katıldığım fener alaylarına dahi katılamıyorum çünkü otomobilimin bana en çok 500 metre uzakta olması lazım.
Neyse,30 Ağustos Resepsiyonu ile ilgili birçok serzenişler olduğu için bende geçmişi hatırlatmak istedim.
Yoksa kendimin çok arzu etmesinden kaynaklanan bir durum değil.
Ama toplumda arzulanan ve istenen bazı uygulamaları yerine getirmek te yöneticiliğin en önemli görevleri arasındadır.
Kapıdan da olsa bir el sıkıp tebrik etmekte yeterlidir.
