Belediye Başkanı Recep Gürkan'ın 2014 seçimlerinde Belediye Başkanlığını kazanmasının beş ay sonrasında kendisi ile gerçekleştirdiğim bir söyleşi de şunları söylemişti;“Hocam, biz Edirne için VOLTRAN’I oluşturmaya çalışıyoruz.”

Seksenli yılların savaş kahramanı olarak bilinen Voltran’ın oluşumu gibi Edirne’deki gelişme ve kazanımları elde edebilmek için birleşmenin ve birlikte hareket etmenin şart olduğunu,kavga değil dostluk ilişkileri ile sorunların çözümünün mümkün olacağını ve onu yapmaya çalıştıklarını ifade etmişti.

Hatta Edirne de bir tek vatandaş ve bürokrat ile dahi bir sorun yaşamaması ve birlik beraberlik tesis etmesi gereken Belediyenin birçok kişi ile problem yaşadığını belirterek; "bunun için Voltranı oluşturmamız gerekir" demişti.

"Valisi, Belediye Başkanı, ETSO Başkanı, Borsa Başkanı,İş Adamları Dernek Başkanı, Esnaf Odaları Başkanı ve diğer sivil toplum kuruluşları ile birlikte hareket edip bu şehri olması gereken noktaya getirmeye çalışıyoruz ve çalışacağız” ifadelerini dile getiren Başkan Gürkan doğruları ve olması gerekenleri konuşması ile beni sevindirdi ve defalarca yazdığım ve beklenti için de olduğum bu birlikteliği görmeyi arzuladığımı ifade ettiğim yazılarımdan bahsettiğimde; "biliyorum Hocam olması gerekeni yapıyorsunuz sağolun" demişti.

Aslında 25 yıldan bu yana Hep yazıyoruz, hep çiziyoruz ama değişen hiçbir şey olmuyor maalesef.

Edirne ile ilgili, Edirne’nin geleceğini ilgilendiren ve gelecek nesillere daha iyi bir Edirne bırakmak adına yapılması gereken konularda hep bir arada olmamız gerektiğini, bir noktaya vurmamız gerektiğini, birlikte karar verip uygulamamız gerektiğini söylememize rağmen maalesef değişen bir şey olmuyor.

Bir mazeret buluyoruz ve çıkıveriyoruz işin içinden.

Ta ki;Başkan Gürkan'ın kararlı tutumunu hayata geçirene kadar.

Bir sihirli değnek oldu adeta ve tüm kurum kuruluş yetkilileri ile bire bir görüşmeler ve ziyaretler sonrasında Edirne'de mükemmel bir birlik beraberlik havası yakalandı kısa sürede.

Görev dışındaki birlikteliklerde mükemmel bir bağlılık ve tesanüt vardı kişiler arasında.

Aslında bunları konuşacak ve çözüm yollarını bulma konusunda yetkili ve etkili kişiler kendilerinin bulunduğu görevlerin sağladığı veya sağlayabileceği artıları şöyle bir düşünüp buna göre hareket ve strateji belirleseler sanırım kazancımız çok ama çok fazla olacaktır.

Veya bu makamlarda bulunan kişiler; bu kadar yetki ve imkâna sahip olmama rağmen “ben bu şehir için ne yaptım, bu şehre neler kazandırdım” diye düşünüp muhasebe yapmış olsalar, sanırım eksiklikleri ve yapılması gerekenlerin yapılmadığını görerek daha fazla özveri sarf etmeye çalışırlar.

Ben yıllardan beri üzülerek şuna şahit oluyorum ki; bu şehirde görev icabı bulunan bürokratlar, seçilmiş ve bu şehrin insanı olan yetkililerden daha gayretli ve istekli olabiliyorlar birçok konuda.

Kaldı ki; bu insanlar bu gün varsa yarın yoklar bu şehirde.

Tayinle gelip tayinle giden ve her gittiği yer ve şehir kendi memleketi olan insanlar bürokratlar.

Seçilmiş ve bu şehrin insanı olan yetki sahibi insanlar öylemi?

Var mı gidecekleri bir yer?

Burada doğmuş, burada yaşamış ve burada ölmesi ve nefyedilmesi mukadder olan insanlar değil mi seçimle iş başına getirilmiş kişiler.

Belediye başkanı o ilin seçimle iş başına getirilmiş ve o şehri yönetmek ve insanlara huzurlu ve rahat yaşanır bir yerleşim birimi meydana getirmekle görevli bir insan.

Bu görevi üslenirken o şehirde yaşayan tüm insanlara hizmet götürmekle görevli olduğunun bilincinde olduğu kadar, tüm insanlarında kendisine yardımcı ve destekçi olması gerektiğini bilen ve buna inanan insanlar olması gerekmez mi?.

Sivil toplum kuruluşlarının başkanları bu şehirde yaşayan ve bu şehirdeki insanların oyları ile o kurumun başına getirilip paye verilmenin yanı sıra görev verilmiş insanlar.

Herkes haddini bilecek, makamının ne olduğunu, yetki ve sorumluklarının ne olduğunu, bulunduğu yere ve şehre karşı olan sorumluluklarının ne olduğunu bilip ona göre hareket etmesi gerektiğini kabul edecek.

Burnu kaf dağında olmayacak ve küçük dağları ben yarattım edasında olmayacak.

Yardımlaşmanın ve birlikte hareket etmenin bu şehre neler kazdırabileceğini kabul edip ona göre hareket edecek.

Bu konuyu neden seçtiğime gelince; hiç ama hiç tavvip etmiyorum ama bu günlerde kurumlar arasında eskiye dönüş başladı sanki.

Bu güne kadar yapılanlar ve sarf edilen gayret ve özverinin boşa gitmesi beni hatta hepimizi üzer.

Etso ile Belediye Başkanları arasında bir sorun yaratmanın anlamı yok hatta yersiz.

Kurum yetkilisi adına o kurumda bir dernek veya kuruluşun Başkanının Belediye Başkanı ile atışmaya girmesi hoş değil.

Etso Başkanı ile Belediye Başkanı burakın gündüzleri birlikte olmayı Edirne için gece yarılarına kadar Protokol Evinde oturup Edirne için neler yapılacağını tartıştıkları günleri unutmamalı.

Edirne menfaati için bir araya gelmesi gereken bu insanların işleri çözümsüzlüğe sürüklemeleri doğru ve hoş kabul edilemez.

Kişisel hırs ve heyecanlar ile hareket etmenin bu şehre büyük zararlar getireceği bilincini kafalara yerleştirme zamanı geldi ve geçti bile.

Benden söylemesi…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.