İnsanların yasal haklarını almada sorunların yaşadığı, haklı olabileceği yerde haksız duruma düştüğünde halkın en güveneceği kurum olan yasalara güvenin azaldığı, zamanlarda söylenen özdeyişe göre, et kokarsa kokmasını önlemek için tuzlanır. Ya bu görevi yapan tuz da kokarsa ne olacak.?

Son zamanlarda, toplumun en güven duyması gereken kamu kurumlarına özellikle yasalara güveninin azalması iddiaları halk arasında barış ortamını kardeşliği zedeler. Bu duruma güvensiz ortam örneklerine bakıldığında halk arasında yaygın olan bir özdeyişi akla getiriyor.

Toplum arasında birlik ve beraberliğin en büyük güvencesi olan kurumlarının başında halkın eşit olarak yararlanacağı yargı organlarımız geliyor. Çünkü bu kurum halk arasında ayrım yapmaksızın eşit olarak hizmet verir.

Yargıya duyulan güvenin sembolü ise gözleri kapalı bir heykelin önündeki terazi ile ifade edilmektedir. Demokrasimizin en güvenli kurumları bu ve diğer devlet kurumlarımız halka eşit hizmetle yükümlü kamu kuruluşlarımızdır.

Her vatandaş “Yasa ne dediyse doğrudur” veya eski tabirle ”şeriatın kestiği parmak acımaz “inancındadır. Son günlerde yargı kurumları arasında yaşanılan farklı yorumlar toplumu bu inanışta tartışmaya neden oluyor..

Bu durum halkı “Acaba kim doğru söylüyor” ikilemini gündeme getiriyor. Yargı gibi toplumun en güveneceği kurum hakkında bu iddialar halk arasında haklının haksız, haksızın haklı olabileceği endişesini yaratıyor.

Bu konuda yetkili olanlar iddialar az sayıda da olsalar toplum içindeki endişeyi, yaratabileceği güvensizliği gidermeleri gerekir.

Yazımın başında belirttiğim gibi etin kokmasını tuzla önleyebiliriz. Ya tuz da kokarsa bu kokuşmuşluğu önlemek mümkün mü?

Halk arasında süregelen güven ortamının zedelenmesinin nelere mal olduğunu anlamak için geçmiş yıllarda yaşanan bu tür uygulamalara bakmak yeterli.

Toplumumuza has, olan uzun yıllar süregelen dostluk ve kardeşliğinin bozulması toplum kurumlarına güvenin azalması kimseye yarar sağlamaz.

---------------

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

MESİR ŞENLİĞİ 1539 YILINDAN BU YANA YAPILIYOR

Ülkemizde Mesir bayramının ilk kullanılışı 15 Nisan 1539 günüdür Manisa ilinde her yıl o günün yıldönümünde düzenlenen şenliklerle kutlanan bu bayramın en önemli özelliği “Mesir Macunu” denilen tatlının Sultan Camisi minarelerinden halka atılmasıdır.

Bu macun 41 çeşit maddenin karışımından yapılır. Manisa’da hekimlik yapan Merkez Efendi, Ya da Musa Bin Mülhittin Bin Kılıç tarafında hasta iyileştirmede kullanılmıştı.

Mesir Macunu halk tarafından büyük ilgi görünce Manisa’da Sultan camisinin minaresinden15 Nisan 1539 da halka dağıtıldı. Bu gelenek o günden bu yana devam ediyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.