Sayın Cumhurbaşkanımız, ani bir kararla; “Bu kadar sığınmacıyı biz bakamayız. Onlara yurt dışına çıkışı serbest bıraktık.” Diyerek on binlerce sığınmacıyı Edirne’nin üzerine saldı.

Sayın Cumhurbaşkanımız Yunanistan ve Bulgaristan’ın da hemencecik kapılarını açarak bu sığınmacıları Avrupa’ya göndereceklerini umut etti.

Ancak işler Sayın Cumhurbaşkanımızın dilediği gibi yürümedi. Özellikle Yunanistan kapılarını sıkıca kapatarak sığınmacılara geçiş vermedi.

Sığınmacıların Edirne’de kümelenmesi alınan güzel tedbirlerle önlendi. Yani hem Edirneliler hem de Edirne’ye dışarıdan gelenler, burada bir sığınmacı telaşını yaşamadılar.

Ancak olanlar, şirin kasabamız Karaağaç Mahallesi’ne oldu.

Binlerce sığınmacı Pazarkule’ye uzanan güzergahta ne kadar tarla, bağ, bahçe varsa buraları konaklama yeri olarak kullandılar. Buradaki tarlalarda, bahçelerde ne kadar kullanılabilir eşya, edevat varsa hepsini alıp kullandılar.

Bundan daha kötüsü konakladıkları yerlerde tuvalet olmadığı için aklınıza gelecek her türlü hijyenik olumsuzluk, burada yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.

Beklemekten yorulan sığınmacılar; bir ara Karaağaç Camisi’ni mekan tuttular ve caminin kuburlarını atık bezlerle doldurdular. Çağırılan Edirne İtfaiyesi bu pisliği temizlemekte oldukça zorlandı.Şimdi Karaağaç’ta durum ne?;

Şirin kasabamız Karaağaç, bugün için sığınmacıların yükünü ve korkusunu taşıyor.

Bu düzensiz göçmenler, alışveriş yapmak için Karaağaç’ın dükkanlarını adeta istila ettiler. Öyle ki burada bulunan 101 mağazasındaki yağma olayını polis kuvvetleri ancak önleyebildi.

Şimdilerde Karaağaç Mahallesi sığınmacıların işgali altındadır. Bunlar buldukları yerde oturup kuru azık yiyorlar ve ellerini silkeleyip kalkıp gidiyorlar.

Kısaca özetlersek; Karaağaç Mahallesi bir hijyenik kirlilik altındadır. Ve bu hijyenik kirlilik her türlü hastalığın ve son moda korona hastalığının dahi davetçisidir.

Karaağaç Halkı bu hijyenik kirlilikten korkarak mahalle bakkallarından dahi alışveriş yapmaya korkuyorlar.

Sığınmacıların traş olduğu berberlere gitmekten korkuyorlar. Ve hatta berberler dahi onları görünce dükkanlarını kapatıyorlar.

Bu korku ve tedirginlik Karaağaç Halkının hakkı mı ?

Bu nedenle Yüce Devletimiz; vereceği sağduyulu bir kararla bu sığınmacıları derhal ve derhal Karaağaç Mahallemizden almalıdır.

Sığınmacılar alındıktan sonra da geniş kapsamlı bir hijyenik çalışmayla Karaağaç Mahallesi bahçesinden mahallesine kadar, büyük bir titizlikle ilaçlanmalı ve dezenfekte edilmelidir.

Ben bir Karaağaçlı yurttaş ve Vatandaş Gazetemizde yazan bir yazar olarak; Karaağaç Halkının durum ve duygularını anlatmaya çalıştım.

Sayın Valimiz Ekrem Canalp’ten benim bu duygularımı ve düşüncelerimi Ankara’ya iletmesini özellikle arz ve istirham ediyorum.

Karaağaç’ı korumalıyız.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.