OKUDUKLARIM… Güncel Sanat-S:91

En kısa günler.. Ve en uzun kış geceleri eskisi gibi değil. Yaşayanlar bilir. Böyle gecelerde mısır patlatmalar, kestane pişirmeler, oyunlar yaratmalar ve lâmba ışığı…

TV çıktı çıkalı, hele akıllı telefonlar… Yani tüm teknik gelişmeler, can yakıcı biçimde bizi oyalamakta. Yani boşa zaman öldürmenin tekniği elimizde cebimizde evimizde.

Ancak, ister inanın ister inanmayın; ister uygulayın ister uygulamayın en sessiz ve yararlı dostlar, kitaplardır. En uzun gecelerin gösterişten uzak dostları.

Ben bu açıdan bakınca son dostlarım geldi. Ve onları özetle tanıtmanın gerekli olduğuna inandırdım kendimi:

1. Hamdüsena Sokağı Kadınları. Gönül ÇATALCALI-Roman-Ty Tekin yayıncılık 206 sayfa.

2. HAVVA’NIN ÜÇ KIZI-ELİF ŞAFAK- Roman- (DK yayınları-22o sayfa)

3. HÂLLER KİTABI- Uğur Olgar-Şiir-(Klaros yayınları-64 sayfa)

4. KEŞFEDİLMEMİŞ BİR HATIRADIR YÜZÜN-Öyküler- (ODY Yayınları-72 sayfa)

Yani bir süredir dört kitap okumuşum. Övünmek değil bu söylediğim, gerçek..

Bu kez kitapların arka sayfalarından alıntılar yaparak kısaca yanıtlamak istiyorum. Çünkü okumadan tadına varmak olmuyor. Mutlaka okumak gerek.Bir numarayla başlıyorum.

Gönül Çatalcalı bu kez, toplumun başka bir yüzüne çeviriyor objektifini. Kaldırım taşı harflerle örülmüş Hamdüsena Sokağına, kadınları, hayatın renklerini soldurarak, ağır ağır ölmeyi emreden bir aile tutukevine Günümüz Türkiye'sinde, ülkeye bir sokakta yetişen bir genç kızın perspektifinden bakarak, bir kırana dönüşen olaylar ağını.

Ama göçe hazırlanan kırlangıçları kim durdurabilir.” (Arka kapaktan)

---------------

İkinci sıradaki romanın arka kapağında açıklamalar şöyle.

Şirin , Mona ve Peri… Günahkar, inanan ve şaşkın

Münkir Mümin ve Mütereddit… Böylesine farklı üç genç kadın. Nasıl bir araya gelebilir. Arkadaş olabilirler mi sahi? Hasta kız kardeş?

---------------

Havva’nın Üç K Türkiye ile Avrupa dün ve bugün gidip gelen güncel bir öykü anlatıyor.

Yüzyılımızın en çok tartışılacak konularından birini kışkırtıcı kahramanlar aracılığıyla ele alan, temposu hiç düşmeyen, kolay kolay unutamayacağınız bir roman…

Eline, diline, yüreğine sağlık sayın Elif Şafak demekten kendimi alamıyorum, doğrusu.

-----------------

HALLER KİTABINA GELİNCE…

Bu yapıt ozan dost tarafından adıma imzalanarak gönderimli: “Kıymetli şair dost Necdet Tezcan’a şiir halinin sonsuza dek sürmesi dileğiyle..(9.5.2019-Silifke)

Hemen arka sayfaya bakıyorum.

Aşkın çıkmaz sokaklarının duvarları yıkıldı

İki buldozer bir olunca seyran olurdu samanlık

Güneşe gidilirdi pegasuslara binilip

Bir anlam veremedim aşka duvar örenler e”

Senin de dize aralarına sıkıştırdığın “İşte şiir bu” dedirtiyor insana. Eline yüreğine, yaratıcılığına sağlık benim ozan dostum…

-------------------

Büşra Çivi’nin öykülerinden oluşan yapıtın hemen arka kapağına ulaşıyorum. Sanırım bu ilginç öykülerden bir bölüm var, arka kapakta.

Boyaları dökülmüş duvarın üzerinde yan yana yapıştırılmış, iki ayrı afiş duruyordu. Biri kadın, biri erkekti. Kadın olan kendisine çok benziyordu. Tıpkı onun gibi sarı sarman saçları, boya kökünü andıran bir yüzü ve gıcık elbiseleri vardı.Susuyordu kadın. Yorgun olmalıydı. Adam ise tam tersine tüm canlılığı ve sevecenliğiyle konuşmaya devam ediyordu. Bu durum karşısında donup kalmıştı adeta. Ne söyleyeceğini, nasıl davranacağını bir türlü estiremiyordu. Artık ne yağmurun sesini işitiyor, ne de içini titreten rüzgarın soğuğunu. Böyle bir şey olabilir miydi gerçekten? Ama olmuştu, işte. Konuşuyor afişteki adam. Bu öykülerin tadına varmak için okumak gerekir diyorum ve istiyorum… Onun da eline kalemine sağlık diyorum. Okumak gibisi yok, bana inanın ve kitap okuyun…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.