Kadınların bir araya gelerek hazırladığı kışlık yiyecekler, yalnızca sofraları değil, köyün birlik ve beraberlik ruhunu da güçlendiriyor. İmece usulüyle yapılan hazırlıklarda kimi hamur açıyor, kimi sacın başında yufka pişiriyor, kimi de makarna kesiyor.
Ellerin birliğiyle kurulan sofraların bereketi de, tadı da bir başka oluyor. Anaların hamur yoğururken gösterdiği maharet, gençlere de örnek oluyor.
GELENEKSEL TATLARIN İZİNDE
Kış aylarında sofraları süsleyecek olan erişte, kuskus ve yufkalar; tamamen doğal malzemelerle, katkısız bir şekilde hazırlanıyor. Açılan yufkalar güneşte kurutuluyor, makarnalar un serpilerek ayıklanıyor, kuskuslar ise büyük tepsilerde el emeğiyle yuvarlanıyor.
Edirne’nin birçok köyünde yıllardır sürdürülen bu gelenek, sadece kışlık yiyecek hazırlığı değil, aynı zamanda bir kültür aktarımı. Büyükler, genç kızlara ve gelinlere tarifleri, püf noktalarını ve sabırla işlenmiş el becerilerini öğretiyor. Böylece Anadolu’nun binlerce yıllık mutfak kültürü, gelecek nesillere taşınıyor.
KÖYLERDE BAYRAM HAVASI
Kış hazırlıkları sırasında köylerde adeta bir bayram havası yaşanıyor. Sofralar kurularak hazırlanan yiyecekler hem birlikte tüketiliyor hem de kış için saklanıyor. Çocuklar da bu telaşın içinde koşturuyor, kimi hamurdan minik parçalar koparıp pişiriyor, kimi annesine yardım ediyor.
Edirne’nin köylerinde her yıl bu vakitlerde ortaya çıkan imece ruhu, hem sofralara bereket katıyor hem de komşuluk bağlarını güçlendiriyor.
Bülent Sarıçiçek
