Şallı, devamında şunları kaydetti:
"Padişah 10 bin kişilik ordusuyla çıktığı savaştan 2 bin kişilik ordusuyla zaferi tamamlar. Askerler savaştan önce kendilerine vaat edilen akçelerden, ganimetlerden pay almayı büyük bir heyecanla beklemektedir. Akçelerini alamayan yeniçeriler sarayın önünde kazan kaldırırlar, hep birlikte ‘istemeyruk!’ diye bağırırlar. Telaşlanan vezir durumu padişaha anlatır. Toplanan Dîvân-ı Hümâyûn devlet maliyesinin zor durumu padişaha iletilir. Padişah halka yönelik vergilerin iki katına çıkarılmasına karar verir. “Kanundur, tez yerine getirile,” emrini verir.
Vergi kayıtlarında Çingenelerin vergi vermediği ortaya çıkar. Huzura Çingene Çeribaşısı çıkarılır. Padişah, “Halkına söyle vergilerini ödesinler, yoksa hepinizi zindana atarım!” demiş. Aradan altı ay geçer, vergilerin ödenmediği anlaşılır. Çingene Çeribaşısı ortalarda yoktur. Duruma çok öfkelenen padişah ‘Çingenelerin değerli mallarını alın,’ emrinden sonra atları, demir, kalay gibi madenleri alınır. Zanaatlarını yerine getiremeyen Çingeneler hepten yoksullaşmış, sefil perişan hale gelmiştir.
PADİŞAH EMİR VERDİ; ÇİNGENELERİ ZİNDANLARA ATIN
Bir zaman sonra halktan saraya Çingeneler hakkında çok yoğun şikâyetler gelmeye başlar. Padişaha durumu anlatan vezir, “Hünkârım vergilerini ödemeyen Çingenelerin değerli mallarını ellerinden aldık ama bu defa halkın mallarına zarar vermeye başladılar,” demesi üzerine padişah “nasıl oluyor?” Diye sorması üzerine; ‘Hünkârım, Çingeneler halkın hayvanlarını çalıyorlar, tahıl ambarlarını yağmalıyor,’ demesi üzerine “Atın zindana!” emri ile Çingeneler zindanlara atılmaya başlanır.
PADİŞAH ŞATAFATTA ÇİNGENELER YOKSULLUKTA
Vergilerin ağırlığından ülkede hırsızlık, dolandırıcılık, yağma olaylarına Çingene olmayanlar da karışmaya başlamış. Ülkede yaşanan yağma olayları kısa sürede Çingeneler üzerinden götürülmeye başlanmış. Zindanlar haksız yere Çingenelerle dolmaya başlamıştı. Yeniçeriler yine ortaya çıkmış, hep birlikte “istemeyruk!” sesleri daha gür çıkmaya başlamıştı. Biliyorlardı, saray şatafat içinde, kendileri halk ve Çingeneler yoksulluk içindeydiler. Zindanlarda yatan Çingenelerin ölüm haberleri Çingene çadırlarına kadar ulaşmaya başlamıştı. Çingeneler kendi aralarında gecenin karanlığında toplanmaya başlamışlardı. Soruna çare arıyorlardı. İçlerinde çok güçlü büyü yapan Çingeneler vardı. Büyü kesin tutuyordu. Büyü hadisesini Çingenenin biri saraya uçurur. Vezir telaşlanarak padişaha bildirir: “Padişahım Çingeneler kendi aralarında toplanmışlar, güçlü bir “kara büyü” geliştirmişler kesin tutar,” demesi üzerine aklı karışır, ‘benimle ilgisi ne?’ diye sorar. Padişah ölümden de çok korkardı.
Vezir, ‘Padişahım yüce rabbimiz sizlere uzun ömürler versin, zaten hastalığınız devam ediyor, tebaamız olan Çingeneler sizin vergi cezalarınızdan zindanlarda ölüyor, ölmeniz için çok güçlü “kara büyü” hazırlamışlar. Emir buyurun, Çingenelerin mallarını geri verelim ve zindanlardan çıkaralım, aksi halde toplu olarak yapacakları “kara büyü” sizleri kesin tutar, sizlerin ölümüne en çok sevdiğiniz İkbal Şayeste Sultan ağlar,” Demesi üzerine padişah ‘Çingeneleri tez zindanlardan çıkarın!’ diyerek Çingeneler özgürlüklerine kavuşurlar. Yeniçeriler akçelerini düzenli olarak almaya başlarlar, vergiler altında ezilen halk padişahın normal ölümüne kadar vergi zulmü altında ezilirler. "
Haber Merkezi
