(İnsanlığa adanmış bir yaşam-MEHMET AYDIN-)
Aydınların aydını sevgili Hocam Mehmet Aydın. adı da taşıyan kitabıyla, bir kez daha Edirne’deki sıcacık evimin sıcak yüreğinde Bu kez bir yüzyıllık ömrün inişli çıkışlı
Yamaçlarında açan çiçeklerle sarmaş dolaş. Böyle bir yaşam bir koca yapıta bile sığmaz; ama o, 665 sayfaya sığdırmış. Engeliyle çengeliyle koca bir emeğin sokaklarında dolaşmak bile bir acımsı-tatlı.
Önceki yapıtlarını da uçurmuştu, yüreğimin posta kutusuna. Öncekiler için yazdığım şiirleri ve yazıları da kitabına almış.
Önce onlara şöyle bir uğrayıp, rüzgarlanmak geldi içimden…
Hocam Mehmet Aydın yazımdan ( S:425)
“Mehmet Aydın’ın şiirleri, emekten, barıştan , güzellikten yana. Zulme, sömürüye, tutsaklığa , savaşa ve her türlü ayrımcılığa karşı. Eşitlikçi, özgürlükçü,barış, kardeşlik ve sevgi şiirlerinin öz suyunda köşe taşıdır.”
AYDINLIĞI ÇOĞALTAN AYDIN Yazımdan.
Duruşu, gülüşü, yaklaşımı… Bir sanatçı abidesi gibiydi. Öğrencilerini şiddet aracılığı ile değil, sevgi ile eğitmek isterdi. Şiir sevdasına yakalanmamda, edebiyatı sevmemde O’nun etkisinin yüreğime nakışlandığını söyleyebilirim.
Sözcüklerin kuyumcusu, dizelerin balansıdır O. Özgün şiirleri insanın içini simge simge ısıtıyordu-lirizm taban yapıyordu. Bilgi, birikim ve kültürü şiirleştirmesini bilen, Türkçeyi duygu ve düşünceleriyle şiirin gergefine işleyen bir eğitimci-emekçi.
aydınlanmacılığın Aydın’ı.. O bir aydınlığı çoğaltan aydın, O bir bilge, çağdaş uygar ve Atatürkçü bir öğretmen.
Bir çok yazar ve ozanın Onun için yazdıkları mutlaka okunası içtenliklerle dolu. Yapılan söyleşiler de öyle. Yani anlat anlat bitmeyen, bitmeyecek olan bir ak saçlı delikanlı. Yapıtını okumam uzun sürdü. Çünkü sindire sindire okumam gerektiğine kendimi inandırmış, ödev olarak benimsemiştim.
Yaşam Öyküsü:
Mezar taşına yazılmak üzere şu dizeleri vasiyet etmiştir:
“… Kul edip yüreğimi/saçsam bir uçtan uca/Anadolum yeşerir ışır belki”
(Anadolu görüntüsü/Özgürlüğe açılan eller)
“Kıbrıs ve düşündürdükleri başlıklı saptaması:”
Amerikanın altıncı filosu Rumlar lehine Adaya müdahale etseydi; bana o yıl MEB adına ilköğretim yasa taslağını hazırlama kurulu üyesi olarak Mersin’e gittiğimde bir havacı subayımızın söylediğine göre, 1oo uçak pilotumuz filoya karşı kamikaze yapacaklarmış. Bu konuda 100 subay silahları üzerine kendi aralarında gizlice ant içmişler.”
“Köy Enstitüleri boşluğunda” yazısından:
“Ne yazık ki Köy Enstitülerinin yok edilmesinde köy ağaları,kasaba eşrafı,imamlar, toprak ağaları kemikleşmiş kafalı bürokratlar,Arap sanatçılığı özlemi çeken yobazlar, çıkarcı ve oy avcısı politikacılar, neden olmuşlardır.
Başka bir yazısında fizik bilgini Ayştayn’a da şu sözünden ötürü hak verir
“Ne hazin bir Dünya’da yaşıyoruz bir peşin yargıyı ortadan kaldırmak bir atomu parçalamaktan daha zordur.”
Ve işte şiirle ilgili görüşleri -S:164)-
“Bana göre şiirin tanımı şöyledir: Şiir ussal ve sessel bir coşkudur. Şiirin özündeki odak noktasında yer alan devinimi yakalamaktır.
Sözcük, imge ve duyarlığın estetik olarak biçimlendirilmesi olgusudur.
--------------------------------------------------------------------------------------------
ALDATAN ÇİÇEĞİ
Alda/tan çiçeği ne güzel açarmış öyle
Küstümotu kuşlanınca akşamdan kışa
Kapımın önünde hazırolda haziranlı şarkılar
Japon gülüne sevda çıkmazı sokak, aldanmalar
Yalnızlar sokağında bir mit yaşar Anka
Umutlar ötesine dil sürçmesi uzayken
Gözlerimi nereye saklasam gözler/imi
O kuma uzanmış bakışı mevsimlik tatta
İkili kulvarlarda olur mu teketek tek/etek
Tadına varmak varken
Bir bütünde hazzın
(N.Tezcan- Tay Dergisi S.77)
