Edirne Kent Konseyi Roman Çalışma Grubu Başkanı Edirne Roman Sivil Toplum Gönüllüsü Turan Şallı, 'Edirne'nin simgesiydi' dediği Edirne aşığı Bahri Dinar'ı şu sözlerle anlattı:
"Bir tarihi, bir kültürü geniş halk kesimlerin hafızasına yerleştirilmesi çok önemlidir. Bu anlayışın temelini turizm oluşturmaktadır. Turizm özünde gelir amaçlı olsa da, bireylerin, toplumların kaynaşmasına yol açar. Bu amaçla; merkezi ve yerel yönetimler tanıtım amaçlı etkinlikler düzenlemekte, epeyce para harcamaktadır. İlimiz Edirne’de bunu bireysel olarak başarabilen tek kişiyi 19 Mart 2024 tarihinde kaybettik. Edirne’nin daha iyi tanıtılması için Edirne'yi Tanıtma ve Tava Ciğer Kalite Koruma Derneği’ni kurdu. Kamunun yaptığı turizm faaliyetlerinin de destekçisi oldu.
Dokuz kardeştiler, doğduğu Uzunköprü Süleymaniye Köyü’ndeki baba toprağı onları beslemeye yetmeyeceğinden küçük yaşlarda gıda sektöründe çalışmaya başladı. Türkiye’nin farklı mekânlarında garsonluk, şef garsonluk yaptı. Yaşamın içinde tutunmaya çalıştı.Gariplik nedir iyi bilirdi. Soyadını Balkanlar'daki en büyük sıradağlardan biri olan ‘Dinar Dağlarından’ alıyordu. Benim gibi çoğumuz gibi Balkan kökenliydi. Hepimiz gibi köklerimizi Türkiye’ye yaydık.
2013 yılında garsonluk bitmeli, kendi işini kurmalıydı. Restoran sahibi Kemal İmrak ile birlikte tüm zorluklara rağmen şu anda mevcut yerde ‘Tarihi Ciğerci Bahri Bey’ isimli restoranı açtılar. Kardeş olsalar bu kadar iyi anlaşıp geçinemezlerdi. Zaten garipliği Kemal İmrak’ta çok iyi biliyordu. Kardeşi kadar sevdiği Bahri Dinar’ı bir anlamda kanatları altına almıştı. Şimdilerde kanadı tümden kırıldı.
Bahri Dinar’ın hiç çocuğu olmadı, ama binlerce seveni, dostu ona yetiyordu. Edirne’yi tanıtma faaliyetlerinde sürekli kendi cebindeki parayı harcıyordu. Harcadığı paranın miktarı en az bir daire fiyatı kadardır. Diğer ciğerci esnafı, otel işletmeleri ceplerini doldururken Bahri’nin cebi eksi de kalıyordu. Üstelik kirada oturuyordu. Dostları olarak, ‘bu kadar yeter!’ dediğimiz çok olmuştur. Endişe duyardık, ticari olumsuzluk yaşamasın diye. Edirne sevdalısına bunu anlatmak çok zordu. Yılmadı, Edirne sevdasından, “sermayem siz dostlarımsınız” derdi. Dostlarından biri olarak bir ay önce akşamüzeri mekanına uğramıştım. “Bana bak karnın açsa hemen bir şey söyleyeyim” demişti. Benim karakter yapımı iyi bilirdi. Para konusundaki hassasiyetimden asla taviz vermezdim. Yüzündeki mutluluk ifadesiyle ‘kendime ev aldım, haberin olsun,” demişti. Kendisine sarılarak, ‘bugün duyduğum en güzel haber bu’ demiştim.
Bahri Dinar, Edirne’nin simgesiydi. Hatta simgeden de öteydi. Gariban babasıydı. Zenginin de gönlündeydi dilencinin de. Saf ve temiz bir kişilikti. Çoğumuzun şahit olduğu durumu bir söyleşisinde anlatmıştı:”…ben kapımdan içeriye girerken hiç kimseyi geri çevirmedim hayatımda, hiç kimseyi ama Kim olursa olsun. Buraya gelen herkes benden ne istediyse almıştır. Bana hayat iyilik yapmayı öğretti. Bana geçmişim iyilik yapmayı öğretti. Vermek o kadar çok zor bir şey değil. Aslında çok güzel bir şey, verin Allah size tekrar geri veriyor. Zaten neden verdiğinizi bildiği için. Neticede elimizde kalan şu oluyor. 48 seneden sonra buraya baktığımızda elde kalan tek şey iyi bir insan olabilmek. İyi insan olun. Allah hepimizi iyi insanlarda karşılaştırsın. Her şey ölüyor ama iyilik ölmüyor, siz ölüp gidiyorsunuz ama iyilikleriniz hep devam ediyor arkanızdan konuşuluyor. O yüzden iyi olalım” demişti. 63 yıllık yaşamında hoşgörüsünden asla taviz vermeyen, kendisine insan sevgisi edinen, agamız, kardeşimiz, gönül dostumuzun ani ölümü hepimizi derinden sarsmıştır.
Edirne’yi tanıtımında söylediği ‘Edirne’ye gel ciğerimi ye’ söylemi bu defa o’ ciğer ciğerimizi dağladı.Mekanın cennet olsun güzel insan, seni asla unutmayacağız."
Gözde Kabasakal