Uzun yıllardır   güncel olayları  not olarak alırım. Daha sonraki yıllarda,acaba gelecek benim  görüşlerimi doğrulayacak mı diye kontrol ederim.

Böyle arşivimde    yüzlerce yazım var. Bugün 25 Mart 2008 yılında hatta saati de var saat 08.20’de kaleme aldığı bir yazımı aktarmak istiyorum.

Yazım şöyle:

BELİRSİZLİK SÜRÜYOR

Türkiye’de kılıçlar çekilmiş insanlarımız adeta iki kampa bölünmüş durumda. Taraflar adeta bu bölünmüşlüğü körüklüyor.

İktidar tarafı buna önlem alacağı yerde   gerekeni yapmıyor veya yapamıyor.

Yaşım altmış bu yaşıma kadar gelecekten   bugünkü kadar  endişeli olmadı.

Halkımız geleceğe güvenle bakmıyor.

Milli duygularımız zedeleniyor.

Halkımız ise  yaşam derdine düşmüş .

Tüm bu olumsuzluklara karşın yine de ülkemizin geleceğini düşünmek zorundayız. Ben ve benim gibi düşünenler ülke sevgisini , yararını her şeyin üzerinde tutar . Bizim kuşağın özelliği güzelliği budur.

Sevginin en güzeli ülke sevgisi olduğu inancındayız.

Bugün ülkenin kenar bir ilinden izlediğim ve aklımın yettiği kadarıyla ülkemin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor.

Dış güçlerden çıkar bekleyenler halkın yararını hiçe sayanlar  için vatan sevgisi geleceği  diye bir durum  olamaz. İhsanlarımızın böyle gelecek endişeleri nereye kadar gidecek.

Sabahları yatağımdan kalktığımda” Bugün acaba kimler gözaltına alınıyor, ülkemde neler oluyor” endişesi taşınan bir ülkede istikrar  huzur olur mu?

Sokağa çıkıp bakın yüzü gülen , neşeli kaç insan göreceksiniz.

Buna zemin hazırlayanlara sesleniyorum” Yapmayın, etmeyin beyler bu ülke hepimizin. Allah esirgesin başımıza bir hal gelirse bundan hepimiz etkileniriz” Kısıtlı bilgimle  2008 yılı mart ayında bu notları düşmüşüm. Bugün aynı endişelerden muzdarip değil miyiz?

SEYİR HALİNDE MİNİBÜS ŞOFÖRÜ İLE KONUŞMAK DOĞRU DEĞİL

Bazı vatandaşlar şehir içi yolcu taşıyan minibüs sürücüleri ile muhabbet etmeyi adet haline getirmiş.  Oturdukları yerden onlarla  dereden tepeden konuşuyorlar. Kendilerini bir kahvede muhabbet ediyor sanıyorlar.

Bu doğru değil.

Aracın içinde bulunan insanların canı o sürücüye emanet. Edirne şehir içi  trafiği çok yoğun bu konuşma sırasında sürücünün  dikkati dağılıp kaza yapması ile o insanların hayatı tehlikeye girer.

Onun için sürücülerin yolcularla yolcuların da  araç sürücüsü ile   konuşması engellenmeli.

Sürücülerin telefonla konuşması nasıl doğru değilse şoförlerin yolcularla konuşmaları da trafik için tehlike demektir.

Bu arada  yolcular da  arkadaşı da olsa  sürücü ile muhabbetin trafikte tehlike oluşturacağını unutmamalı.

YA O DA OLMASA

Gerçek demokrasi karşı fikirlerin geçerli olduğu  tartışıldığı bir rejimdir.

Böylece doğruların bulunması  farklı fikirler olduğunda  kolaylaşmış oluyor.

Soframıza her gün  konan tek çeşit yemek gibi tek fikrin hakim olduğu bir ülkede gerçekleri ortaya çıkarmak, öğrenmek  mümkün olur mu?.

Ülkemizde  eksik yanları olsa da işleyen bir demokrasi kültürü var. Halk hangi görüşte olursa olsun bir olayın doğrusunu , yanlışı ile birlikte öğrenmek istiyor.

Ülke yönetiminden sorumlu olan iktidarın dışında az sayıda da olsa medyada muhalefet  partisi olan  CHP’nin sesini duyabiliyorsunuz.

Bunun dışındaki siyasi partilerin haberleri   çoğunluğu oluşturan adeta tek sese dönüşen basınımızı ilgilendirmiyor

Bunlarda muhalefeti eleştiren olumsuz  haberler ancak yer buluyor.Bu koşullarda halkımız ülkemizdeki olayların   doğruluğunu, gerçek yüzünü  nasıl öğrenecek.    

Severiz , sevmeyiz. Yanız  şu da bir gerçek  ki  iyi ki hatasıyla sevabıyla  Parlamentoda bir CHP var.  Ülkemizde hakım olan tek kutuplu  haberlerin dışında bu partinin haberlerini  az da  olsa görebiliyor gelişmeleri farklı yönden inceleme imkanı bulabiliyoruz..

Ya o parti de olmasa o zaman halka kendine  duyurulmaya çalışan haberlerin doğru olup olmadığını inceleme imkanını nasıl sağlayacaktık.

Basınımızın bu tek yanlı haber anlayışı  ona taraftar olanların dahi dikkatini çekiyor.

Önemli olacak haberler için “Bu haberler neden gazetelerde yok” diye kendi yayın organlarını eleştiriyorlar.

Bu aslında  toplumda filizlenen olumlu bir gelişme.

Bu yayın organlarının halktan ilgi görmemişinin altında yatan gerçek de bu, tek yanlı habercilik, onun dışındaki haberleri yok saymaları .Ülkenin bir yöresinde haber değeri olacak bir olay oluyor.

Bakıyorsunuz onunla ilgili  malum basında tek bir satır dahi  yok.

İşte bu olmadı.

Bugünkü gazeteleri inceledim.Kaz Dağlarına  yönelik bir haberin olup olmadığına baktım Bu haberi ara ki bulasın.

Orada toplanan binlerce insanın  haklı  talepleri haber niteliği taşımıyorsa vay sizin haber anlayışınıza.

Kuşkusuz  doğrular geç de olsa anlaşılır.

Ne kadar gizlenirse gizlensin” Mızrak çuvala sığmaz”  halkın yarınına olacak haberlerin sonuçları  eninde sonunda  haklılığı ortaya çıkar.Bu alanda çabası olan CHP’nin  sorunları halka farklı yönden  duyurmadaki gayreti inkar edilemez.

Bir de onun olmadığını düşünün.

O zaman  bugünkü eleştirilen olmayacak,bazı ülkelerde olduğu gibi  ortalık  süt liman gibi gösterilecek.

Devlet kaynakları halktan  habersizce satılmış olacaktı.

DEVE EKRER DEĞİL DİŞİDİR.

Kufeli bir Hz. Ali taraftarı Şam'a pazara  gelmiş,

Şamlı biri kendisine yaklaşıp "bu senin bindiğin dişi deve bana aittir" diye deveye sahip çıkmış.

Halbuki deve dişi değil erkek olduğu halde "deve benimdir" diye iddiaya eden Şamlı onun dişi olduğunu söylüyormuş.

Bu durum. Muaviye'ye  duyurulunca  o da  deve sahibi Ali taraftarı Kufeli'ye "Görülüyor ki, deve dişi değil erkektir ve senindir." demiş.

Ardından da ona demiş ki: "Devenin durumu budur ama, sen Kûfe'ye git ve Ali'ye şöyle söyle: 'Muaviye'nin yanında erkek deve ile dişi deveyi birbirinden ayıramayan ve ona bağlı on binlerce adam var" demiş.

KISSADAN  HİSSE:

Asırlar önce yaşanan bir olayı günümüze göre uyguladığımızda  erkek deveye dişi diyebilen on milyonlarca insan  yok mudur?

FIKRA

KARDEŞİNİN VARİSİYMİŞ

İsviçreli  meşhur milyarderin çok sevdiği,kardeş olan iki okul arkadaşı vardı. Bu iki kardeş  çalışmalarına rağmen hayatta başarılı olamamışlardı.

Her yıl banker arkadaşının yıldönümünü kutlamaya gelen kardeşler;bankerden onar bin dolar yardım alıp giderler o parayla yaşamlarını sürdürürlerdi.

Yine bir yıldönümü kutlamasına  kardeşlerden biri geldi.

-Banker hayretle sordu.” Kardeşin nerede neden gelmedi hasta filan mı?”

-“ Hayır sizlere ömür altı ay önce vefat etti”

-Banker “ Ya, vah vah başınız sağ olsun” dedi ve bu kez sadece  on bin dolarlık  çek yazıp adama verince:

-“ Ya kardeşimin hakkı nerede?”

-Banker “ O ölmüştü ya..”

- Adam bu duruma tepki göstererek:”Bak işte bu haksızlık oldu. kardeşim öldü fakat ben olunun tek varisiyim”

ÖZLÜ SÖZ

Düşüncelerini tam ve yerinde kelimelerle belirtmeyen insan; yalanış tartılarla  tam

 İş görmeye çalışan satıcıya benzer

GOETHE

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.