Yaşadığınız şehir Osmanlı İmparatorluğuna 92 yıl başkentlik yapmış bir şehir olan Edirne olunca bu ismi çok duyuyorsunuz ister istemez.

Birçok vatandaş iş yeri olsun ev olsun bazı onarım ve bakımlar yaptıracaksa ilk karşılaştığı problem bu kuruldan geliyor.

Bir vatandaş Zindan altında satın aldığı bir binayı badana ettirecekmiş ama bunun müsaadesini Anıtlar kurulundan alması gerekiyor imiş.

Yani tarihi eser niteliği taşıdığı için badana ve boyasına bile bu kurul karar veriyormuş.

Hadi bakalım çık işin içinden.

Biz hala Selimiye Meydanı neden bu halde tutuluyor diye bağırıyoruz.

Öyle binalar görüyoruz ki yıksan yıkılmıyor, satsan satılmıyor o haliyle metruk halde duruyor.

Anıtlar kurulu müsaade etmeden elini dahi süremiyormuşsunuz.

Başıma gelmediği için bilmiyorum.

Geçmiş dönem Belediye Başkanı Sedefçi her fırsatta Anıtlar kurulundan şikâyet ettiği için o dönem çok duymuştum adını.

Belediye başkanından işittiğimiz kadarıyla Belediye’ye büyük engeller çıkartıyormuş bu kurul.

Bir dönem Belediye başkanı bilhassa Selamsız Sokak ile ilgili çalışmalarda oldukça rahatsızlık duymuş ve serzenişleri had safhaya ulaşmıştı.

Hatta Vali bile Tunca köprüsü ile ilgili olarak Anıtlar kurulunun engellemelerinden bahsetmişti bir zamanlar.

Bu kurul nasıl bir kurulsa, ne Vali ne Belediye başkanı ne de vatandaş söz geçiremiyor anladığım kadarıyla.

Geçmişte “Bu Kurulun görevi tarihi eserleri korumak mıdır, ayağa kaldırmak mıdır, yoksa vatandaşın dediği gibi bir engelleme kurulumudur?” diyen bir dost ile sohbet ettik geçen gün.

Bunları soran kişi bana ne dese beğenirsiniz; “İyi ki Anıtlar Kurulu gibi bir Kurul ihdas olmuşta geçte olsa bazı Tarihi eserler kalmış. Şayet eskiden de böyle bir Kurul olmuş olsaydı bir asra yakın bir süre Başkentlik yapmış bir Edirne’yi hayal ve tasvir edeceğimiz tarihi eserler kalmış olurdu”

Doğru buldum sözlerini ama keşke daha önceden böyle bir hassasiyet gösterilmiş olsaydı da şu anda metruk hatta perperişan haldeki tarihi yapılan onarılıp kazandırılabilir hale getirilmiş olsaydık.

Bu gün Ali paşa çarşının dış dükkânları satılmış olduğunu görüyoruz.

Osmanlıda Bedesteni olmayan çarşı olur mu?

Ama olmuş işte.

Şayet o yıllarda da şu anda şikâyetçi olduğumuz Anıtlar Kurulu gibi bir Kurum var olsaydı bakalım satılabilirmiydi?

Kimse bağırmasın şikâyetçi olmasın çünkü Anıtlar Kurulu doğruyu yapıyor.

Tabiî ki bu kurulun da hakkaniyetli ve doğru görev yapması gerekir elbette.

O arkadaşımın dediği gibi; “Zindan altındaki Ticaret Borsası satılıp başka bir bina için temeller atıldığında tarihi yapı kalıntıları çıktığı için durduruldu.

Peki, onun devamında yapılan Ender Mağazasının yapıldığı yerde ayni tarihi temeller yokmuydu? Veya neden görülmedi, Garanti Bankasının arkasındaki Ayvazoğlu sinemasının yerindeki kazılarda tarihi kalıntılar bulunduğu için durduruldu ve yıllardır öyle duruyor. Peki, Garanti bankası yapılırken veya HCBC Bank binası yapılırken tarihi kalıntılar çıkmadı mı?”

Arkadaşın verdiği bu örneklerde de görüldüğü gibi demek ki bazen görülüyor, bazen gözden kaçabiliyor.

Gece gündüz kazısı farklı galiba.

Ben Kurulun şu anda görev yapan üyelerini kutluyorum ve çalışmaları bu şekilde adam kayırmadan hak hukuk tanıyarak yaptığı için de tebrik ediyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.