On yıl önce devre tatilimde tanıştığım bir Karadeniz efendisi Münir bey.Her yıl görüşür sohbet ederiz kendisi ile.

Benim gibi kalp ile ilgili problemleri de olunca ortak konumuz kalp sağlığı oluyor doğal olarak.

İstanbul'da ikamet ettiği için Edirne'ye birçok kez gelmiş ve gezmiş.

Ülkesini çok seven,geçmişine tarihine sahip çıkan,ecdadın bıraktığı tarihi mirasların korunmamasına aşırı derecede tepki gösteren ve üzülen bir insan.

Edirne onun için o kadar önemli ki;en az benim kadar tarihi eserlerin hepsini en ince detaylarına kadar biliyor.

Kafasına taktığı en önemli konu Edirne Sarayı.

"Adı var kendi yok" diye başlıyor zaten bu konu açıldığında.

2015 veya 2016 yıllarında onunla yapmış olduğum sohbetlerden derlediğim bir köşe yazısı da yazmıştım ve çok memnun olmuştu.

Doğrudur yanlıştır bilemem ama çerçeveletip odasına astığını dahi söylüyor.

Geçenlerde telefon ile arayarak hal hatır sordu ve bir saate yakın Edirneyi ve tarihi eserlerini konuştuk.

Yine en önemsediği konu Edirne Sarayıydı ve nelerin yapıldığını sordu.

Kendisine sadece şunu söyledim; "Dostum; eskisi ne ise şimdi de ayni.Yaz aylarında birkaç kişi gelip kazıyor ve bazı temelleri çıkarmaya çalışıyor,kış gelince yağmur kar ve kış kazılan yerlere yine toprakları indirdiği için gelecek yıl yeniden kazma çalışmaları sürüyor.Şimdi o alan Koruma sahası sınıfına girdiği için etrafı çevrildi,araç girişi yasaklandı. İnşallah yıllardır süren ve sayısını bilmiyorum ama birçok kez ihale edilerek büyük paralar harcanan Saray gün yüzüne nasıl çıkar ve senin istediğin ve arzuladığın duruma ne zaman gelir bilemem" dedim.

En az bende Münir bey kadar adı şanı var ama kendisi yok durumda olan Edirne Sarayının gün yüzüne çıkmasını arzuluyorum elbette.

Ama 1999 yılından bu yana süren çalışmalarda alınan sonuca baktığımızda bizim ve çocuklarımızın değil torunlarımızın görmesi konusunda endişe yaşıyorum.
İnşallah bundan sonraki çalışmalar arzulanan düzeyde seyreder ve bu önemli yapı İnsanlığa kazandırılır.

İsterseniz 2016 yılında Münir bey ve Edirne Sarayı ile ilgili yazmış olduğum köşe yazımın bir bölümünü sizler ile paylaşıp hatırlatayım.

İşte o Köşe yazımdan bazı bölümler;

Kökeni Karadenizli olan ve halen İstanbul’da yaşamını sürdürmekte olan benden birkaç yaş küçük Münir Bey Edirneli olduğumu söyleyince ilk girdiği konu Edirne Sarayı oldu.

Edirne’ye birçok kez gitmiş ve tarihi yapıların hemen hemen hepsini gezmiş ve bilgi sahibi olmuş biri.

Edirne de en büyük eksiklik Edirne Sarayı dedi ve bu konuda neden çalışma yapılmadığını sorarak sitemkar sözlerle yöneticileri eleştirdi.

Ve ekledi; “Edirne ve Osmanlı tarihi için Selimiye Camii ne kadar önemliyse Edirne Sarayı da o kadar önemlidir” dedi.

Hatta Karadenizli edası ile; “Çıkarın kardeşim çıkarın Edirne Sarayını toprağın altından” diyerek herkesi sorumlu tuttu.

“Bazı çalışmalar yapıldığını gördüm ama yeterli değil”

Edirne de Saray kazısı çalışmalarının uzun yıllara dayandığını ama en somut çalışmaların Köksal Toptan’ın TBBM Başkanı olduğunda hayata geçtiği ifade ettim.

TBMM den aktarılan ödenekler ile önce Saray Mutfağının yapıldığını ve burasının, dönemin Valisi Hasan Duruer tarafından müze olarak kullanılabileceği ve burada saray kazılarından çıkan eserlerin revoleleri ile eski fotoğrafların sergilenebileceğini söylediğini ama maalesef bu projenin hayata geçmediğini anlattım kendisine.

1999’larda başlayan ve 2004’yılında hız kazanan ve daha sonra yavaşlayan çalışmaların neden böyle ağır aksak yürüdüğünü merak ederim.

Hatta bu süreçte 5’kez ihaleye dahi çıkarılmıştı.

Osmanlı'nın ikinci büyük sarayı olan Edirne Sarayı'nın ayakta kalan ve harap durumdaki mutfak ve hamam kısmının ayağa kaldırıldığını görüyoruz.

Yine önceki yıllarda başlatılan saray alt yapısı ile aşçı koğuşlarına ait kalıntıların ortaya çıkarıldığı Matbah-ı Amire ile Tunca Nehri arasındaki bölümdeki kazı çalışmalarında da önemli mesafeler kat edildi. Ayrıca, hemen her yıl yaşanılan su taşkınlarından saray alanının daha az etkilenmesi amacıyla, var olduğunu bildiğimiz ve Tunca Nehri boyunca devam eden surlara ait temellerin ortaya çıkarılarak rekonstrüksiyonlarının yapılması için altlık oluşturulacaktı ama o konudaki gelişmeleri de bilemiyorum.
Bunları anlattım Münir beye.

Biraz memnun oldu gibi ama yine ısrarından vazgeçmedi; “Edirneliler olarak siyasilerin yakasını bırakmayın bu Sarayı ayağa kaldırın” demeyi ihmal etmedi.

Haklıydı da…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.