Dünkü yazımızda yılbaşı kutlamalarının günümüzdeki uygulamalarından söz etmiştik.

Ancak 50-60 yıl öncelerinin yılbaşı kutlamalarından söz edememiştik.

Genç kuşaklar bilsinler diye, bizim yaştakiler de hatırlasınlar diye o yılların yılbaşı kutlamalarından azıcık söz etmek isterim:

Ben 1945 Karaağaç doğumluyum.

O yıllar İkinci Dünya Savaşı’nın sürdüğü bir zaman dilimiydi. O yıllarda ülkemin insanları bin bir yokluklara katlanarak yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlardı…

Ben, ailemin üçüncü çocuğuyum. Benden önce iki ablam doğmuştu. Daha sonraki yıllarda seri halde çoğalarak dokuz kardeş olmuştuk.

Anlaşılacağı şekilde çok kardeşli bir ailemiz vardı. Anne ve babamla birlikte bir de bizimle o yılları paylaşan ninemiz vardı.

O yokluklu yılların yılbaşılarını nasıl kutlardık? :

Kerpiçten evimiz maşina dediğimiz yayvan bir sobayla ısınıyordu.

Babacığım rahmetli Kamil Efendi; kışları üşümeyelim diye kocaman bir yaz boyunca Arda Nehri’nin getirdiği ağaç dallarını ve kütüklerini eve taşır ve yaz boyunca onları baltayla keserek kışlık odunumuzu yığardı.

O yıllarda kışlar çok çetin geçer ve evleri örtercesine kar yağardı ve koca bir kış öylece kalırdı.

Yılbaşı geldiğinde anneciğim rahmetli Penbe Hanım maşinanın fırınında çok güzel su pidesi pişirirdi. Maşinanın üzerine de kestaneleri koyar, piştikçe tek tek soyarak bize yedirirdi.

Yılbaşı gecesinin o yıllardaki bir adı da “ Fındık Gecesi” idi. O yıllarda şimdiki gibi çok farklı yiyecekler ve yemişler yoktu. Babacığım Kamil Efendi o gece için çarşıdan birkaç kilo da fındık alırdı.

O yıllarda komşuluk ilişkileri de çok sıcaktı. Anneciğim Penbe Hanım çok da güzel masallar anlatırdı. Bu nedenle yakın komşularımız yılbaşı gecesi çocukları ile birlikte bizde toplanırlardı. Biz de fındıkları avucumuzda saklayarak elimizi arkadaşımıza uzatır; “Tek mi çift mi?” diye sorardık. Arkadaşımız avucumuzdaki fındıkların tek ya da çift olduğunu bildiğinde fındıkları alırdı. Bilemediği zamanda da elimizdeki fındık kadar fındığı bize verirdi.

Gaz lambası ile aydınlanan odamızın bir de alaca kedisi vardı. Alaca kedi maşinanın altında keyifli keyifli oturur, bizim eğlencelerimize tanıklık ederdi.

50-60 yıl öncelerinin yılbaşı kutlamalarından küçük bir kesiti sizlere sundum.

50-60 yıl içinde dünyamızın ne kadar hızlı bir şekilde sosyal, ekonomik ve de iklimsel değişiklikler geçirdiğini bugün açıklıkla görüyoruz.

Tekrar güzel ve mutlu yıllar dileyerek yazımızı bitirmiş olalım.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.