Flaş Haber
Kapat

3500 YILLIK TARİH TAHRİP EDİLİYOR!

Edirne ve Kırklareli’de çok sayıda dolmen bulunduğunu söyleyen Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, tarihi yaklaşık 3 bin 500 yıla dayanan 160 kadar dolmenin defineci faaliyetleri ve köylerde gerçekleşen çalışmalar nedeniyle tahrip edildiğini ifade etti.

3500 YILLIK TARİH TAHRİP EDİLİYOR!

Edirne ve Kırklareli’de çok sayıda dolmen bulunduğunu söyleyen Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, tarihi yaklaşık 3 bin 500 yıla dayanan 160 kadar dolmenin defineci faaliyetleri ve köylerde gerçekleşen çalışmalar nedeniyle tahrip edildiğini ifade etti.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
24 Aralık 2020 Perşembe 06:58
3500 YILLIK TARİH TAHRİP EDİLİYOR!

Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, Trakya bölgesinde bulunan dolmenlerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Edirne ve Kırklareli’de yaklaşık çok sayıda dolmen bulunduğunu belirten Prof. Dr. Beksaç, dolmenlerin tarihlerinin ise M.Ö. 1500’lü yıllara kadar uzandığını dile getirdi. Defineci faaliyetleri ve bazı kurumlar tarafından köylerde yapılan çalışmalar başta olmak üzere birçok nedenle dolmenlerin tahrip edildiğini ifade eden Prof. Dr. Beksaç, dolmenlerin turizme kazandırılması adına çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çizdi.

“160 KADAR DOLMEN TAHRİP EDİLMİŞ DURUMDA”

Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç dolmenler hakkında bilgiler vererek, “Dolmenler esasında Trakya’da özellikle Edirne’nin en önemli kültür varlıklarının başında geliyor. Dolmenlerimiz esasında çok seçkin anıtlar, Türkiye’de çok az gördüğümüz anıtlar bunlar. Esasında Trakya dolmenlerini Edirne ve Kırklareli dışında da görmüyoruz. Edirne’de de çok sınırlı bir alanda dolmenler var. Edirne’de ağırlıklı olarak Lalapaşa’da dolmenlere rastlıyoruz. Bir de Süloğlu’nda görmekteyiz. Bunun dışında Kırklareli’nin kuzey kesimi Istranca bölgemizde karşımıza çıkan bir grup dolmenimiz var. Yaptığımız çalışmalar itibariyle az ve çok tahribatlı olarak tespit ettiğimiz 160 tane kadar dolmen Trakya’da var.” dedi.

“DOLMENLERE SAHİP ÇIKILMALI”

Dolmenlerin turizm açısından son derece önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Beksaç, “Bunlar gerçekten çok önemli anıtlar ve gerçekten korunması gerekiyor. Dünya turizminin en önemli kaynaklarından birisidir dolmenler. Ama ne yazık ki Trakya Dolmenleri unutulmuş, bir kenara atılmış anıtların başında geliyor. Yıllardır yaptığımız çalışmalar bu dolmenlerin gerçekten çok büyük önemi olduğunu gösterdi. Özellikle son yıllarda tahribat çok arttı. Bu tahribat bir daha yeri doldurulamayacak olan kültür varlıklarımızı tamamen yok olmasına neden oluyor. Bunları korumamız gerekiyor. Gerçekten dolmenler tarihin en önemli anıtları arasında yer alıyor. Bu dolmenler Avrupa’nın pek çok ülkesinde Almanya’da, Hollanda’da, Belçika’da, Fransa’da, İspanya’da, İngiltere’de, İrlanda’da, Danimarka’da, hatta İsveç’in batı kesiminde dolmenler bu bölgelerin turizmin temelidir. Bulgaristan’da da aynı şekilde dolmenler turizmin temeli sayılıyor. Şu anda değişen dünyada Ezoterik olgulara ilgi oldukça arttı ve pagan inanışlarla ilgili çok turistik atraksiyonlar yapıldı. İşte dolmenler bizim temel unsurumuz. Dolmenlere bizim sahip çıkmamız gerekiyor. Dolmenler terk edilmiş bir olguydu ama şimdilerde dolmenin ne olduğunu biliyoruz.” ifadelerini kullandı.

“DOLMENLERDE HAZİNE BULMAK MÜMKÜN DEĞİL!”

Defineci faaliyetleri ve köylerde yapılan çalışmaların tahribatın başlıca nedeni olduğunu söyleyen Prof. Dr. Beksaç, “Yeni dolmenler keşfediyoruz ama yaptığımız çalışmalarda tahribatlar bizim dikkatimizi çekiyor. Tahrip olmuş dolmenleri onarmaya çalışırken birçok köyde dolmenlerin taşlarının söküldüğünü tahrip olan dolmenin izinin bile bırakılmadığını görüyoruz. Gelen haberlerde dolmenlerin taşlarının inşaatlarda başka yerlerde kullanıldığını gösteriyor. Bunlar esasında yerinde kıymetli olan taşlar ve korunması gerekiyor. Bununla da bitmiyor, defineci faaliyeti köylülerin yanlış kullanımı dışında maalesef devlet kuruluşlarında bilinçli ve bilinçsiz yapılmış tahribatlar var. Son dönemde bazı köylerde yaptığımız çalışmalarda yol açma bahanesiyle kırılmış, dökülmüş dolmen ve aynı zamanda kistlere rastladık. İsim vermek istemiyorum ama bunları yapanlar o bölgelerde çalışan önemli devlet kurumları. Esasında bunların öğretilmesi lazım. Bunlarda hazine falan bulmak mümkün değil. Ama iyi bir eğitim gerekiyor. Dünyanın en önemli anıtları arasında yer alan dolmenlerimizi korumamız gerekiyor. Bunu hep birlikte yapacağız.” şeklinde konuştu.

“TARİHLERİ M.Ö. 1500’LERE DAYANIYOR”

Trakya Bölgesindeki dolmenlerinin tarihinin 3 bin 500 yıla dayandığını ifade eden Prof. Dr. Beksaç, “Edirne ve Türkiye açısından baktığımız zamanda dolmenleri korumak bizim görevimiz. Hem milli hem ulusal hem de insani olarak bir görevimiz bunları korumak. Bu yapıların yapılan çalışmalar neticesinde günümüzden tam 3 bin 500 yıl öncesine kadar gittiğini gösteriyor. Yani M.Ö 1500’lere kadar dayanıyor. Çoğunlukla 3 bin yıllık olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Traklar dönemi ile de bağlantılı. Hatta bunlar sadece mezar değil bir tür tapınak. Bizim daha sonra görmüş olduğumuz kaya suratlarını öncesinde şekillenmiş olan tapınak ve ana tanrıça kültüyle bağlantılı çok enteresan bir kutsal coğrafyanın içerisinde yer alıyor. Çok önemli bir şansımız var. Bu tapınak niteliği taşıyan dolmenlerin kutsal coğrafyaları da pek çok yerde ayakta. Ama bizim bunlara sahip çıkmamız gerekiyor.  Bunların tahribatını önlememiz gerekiyor. Bunu da hep birlikte başaracağız.” dedi.

Kerem Filiz

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.