Buradan aklıma takılan ve Edirne için bir türlü gerçekleşmeyen, savsaklanan konularına değineceğim ve neden diye soracağım. Bunlar sadece şu anda aklımda kalanlar bunları belki yüzlerce olarak sayabiliriz. Neden sorusu yönelttiğim sorunlar şöyle:
1-İl sınırlarımız içinden AB ülkelerine bağlanan üç gümrük kapımız olmasına karşın bu imkanlardan il olarak hiç yararlanamıyoruz. Neden?
2- İlimiz üç nehrin birleştiği yerde bulunmasına karşın “ Su akar Türk Bakar” misali neden nehirlerimizden yeterince yararlanamıyoruz. Neden?
3-Tarihi eser açısından Avrupa’da ikinci sırada olmamıza karşın bu eserlerimizin ve onu tamamlayan tarihi dokunun bakımında, tanıtımında yeterli çabayı harcayıp turizm gelirlerimizin artmasını sağlayamıyor , sadece küçük çaplı bazı kişilerin kişisel gayretine bırakıyoruz. Neden?
4- Edirne Hatay’ın ardından vakıfların en çok geliri olan bir il olduğu söyleniyor. Bu elde edilen gelirle vakıflara bağlı harabe halindeki eserlerimizi onarma gereğini duymuyoruz. Neden,?
5-Başka illerde milletvekili olup daha sonra emekli olanlar genellikle kendi illeri ile bağları devam etmesi ve kentin her türlü ihtiyacına koşmasına karşın, bizim parlamenter eskilerimiz halkın oylarıyla kıyak emeklilik hakkını kazandıktan sonra mesken olarak başka illeri seçiyor. Ancak seçim döneminde “ belki bir kez daha bana da kısmet gelir” diyerek kentlerine gelebiliyor. Neden?
6- Yıllardır Selimiye yanındaki kazı alanı bu harabe haliyle bekliyor.Edirne’nin dünyaca önemli bir eserinin yanında böyle görüntüler Edirne’ye yakışıyor mu? İlgililer neden duyarsız.Neden?
7- Ülkemizde Cenevizliler döneminden kaldığı söylenen tek tarihi eser olan Saat Kulesi bir türlü onarılmıyor. Neden?
8- İstanbul’ fetheden Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı Sarayiçi’ndeki harabe halindeki saray kalıntıları neden onarılıp bu değerli insanın anısına yaşatılıp Saraşiçi’ne ayrı bir güzellik sağlanması sağlanılamıyor . Neden?
9- Başka illerde odalar, borsalar ve demokratik kuruluş temsilcileri siyasi partiler ve mahalli yönetimler o ile gelecek hizmetlerde birleşerek öncülük yapıyor. Ne yazık bizde böyle bir birliktelik sağlanamıyor her biri bir tarafa çekiyor.Neden?
10- Verimli toprakları ve onları sulayıp yılda çift ürün alma imkânı bulunmasına bunun için su kaynakları ve baraj yapılacak yerler bulunmasına karşın özellikle ilin kuzey bölgesinde yıllarca Suakacağı barajı yapılacak diye avutuldu.
Şimdi de bir başka yer için söz verilmiş fakat o konuda bir gelişme yok.
Bu değerli topraklarda sulama imkanı sağlanmış olsa halkın köylerden göçü ve tarlaların satışı azalacak. Köylünün yüzü gülecek.
Başka illerde devletin geliri Edirne kadar olmamasına karşın sulama imkanı için devlet kesenin ağzını açtığı halde Bizim ilimize bu hizmetler yapılmıyor.Neden?
11- Edirne’de üç yüz bin dönümden fazla arazinin el değiştirdiği söyleniyor. Bu toprakların köylülerden alınıp kimlere gittiği ve ne maksatla kullanılacağı belli değil. Söylendiğine göre bu toprakları alanlar “ Toplulaştırma” imkânından yararlanıp bir arada binlerce dönüm toprağa sahip olacaklar. Bu onlara ne gibi imkanlar sağlayacak, bunu merak eden yok. Neden?
12- Siyasi partilerimiz Edirne’ye gelecek hizmetler konusunda bir araya gelip hizmetin gelmesini kolaylaştırma yerine ayrı kulvarda çalışıyor.
Bugün gerek İktidar gerekse ana muhalefet partisinde kente gelecek hizmetler konusunda kesin bir proje çalışmaları yok.
Onlar kendi iç sorunlarıyla cebelleşiyorlar. Neden?
13- Nehirlerin taşmasını önlemek için Bosnaköy merasına bir su tahliye kanal açıldı. Bu kanılın önündeki ağaçlık alan nedeniyle su taşkınlarında çevrenin sular altında kalacağı yönünde iddialar var. Kanalın bu durumda kalmasının yarar getiremeyeceği iddia ediliyor. Eğer öyleyse bu masraf neden yapıldı? Yüzlerce dönüm verimli toprak yok edildi, bu gündeme getirilmiyor. Neden?
14- Edirne şehir içi ulaşımında sorunlar bir türlü giderilemiyor. Bu konuda halkın yakınmaları var.
Bu konuda alınacağı söylenen önlemler sözden öteye gidemiyor.
Halk ulaşım çilesi çekmeye devam ediyor. Neden?
------------------------------
GURBETÇİLER SORUN YARATMAMALI
Topraklarından koparak Avrupa’ya çalışmak, ekmek parası kazanmak amacıyla giden vatandaşlarımızın bazıları medeni tavır sergilemeleri bir yana bu özelliklerden uzaklaştıklarına tanık oluyoruz.
Kaldıkları ülkede trafik kurallarına riayet etmedikleri zaman büyük oranda ceza yediklerini bildikleri halde kendi ülkesinde bu kuralları riayet etmeme alışkanlığı kazanıyor.
Avrupa’da yere bir çöp atamazsın.
Ülkeye geldiğinde aracın içinde biriken çöpleri, çocuklarını pisliğini çöp aracı yerine çevreye atması, bir Avrupa insanına yakışmıyor.
Bundan bir süre önce bir gurbetçimiz minibüs şoförüne haksız yere saldırdı. Bu tür kişiler medeniyetten nasibini almayan insanlar. Edirne gibi medeni bir ilde bu tür tavırlar doğru değil. Bazıları otellerde gereksiz yere sorun çıkarıyor, kavga ediyor, karakolluk olanlar var.
Bu arada kurallara riayet eden gurbetçilerimizi tenzih ederim.
Fakat bazı gurbetçilerimizde böyle kendilerini bazı Avrupa insanları gibi üstün gören hava var. Bu onlara itibar kazandırmaz.
Minibüs sürücülerinin ifadesine göre yolcu indirme bindirme yapılacak yerleri en çok işgal edenler Avrupa plakalı araçlar.
Bakıyoruz gurbetçi vatandaşlarımız daha Kapıkule gümrük kapısından girer girmez Türkiye ve Edirne hakkında şikayetlere başlıyorlar.
Beyler beğenmediğiniz bu ülke bizim ülkemiz,sizin doğduğunuz ülke .
Sizler de buradan büyüdünüz, atanız dedeniz burada yaşadı.. Her ne kadar bazılarınızın çocukları Türk Vatandaşı olma yerine Bu ülke vatandaşı olmuş olsa da kan bağınız yine burada.
Milli duygularınız vatan sevginiz, bu ülkeye bağlılığınız yok olmamalı.
Şunu bilin ki Avrupa ülkeleri sizi kara kaşınız gözünüz için sevmiyor.
Orada iş yaptığınız emek harcadığınız için sevmiş görünüyor.
Son yıllarda sizler için bazı yasal kısıtlamaların geldiğinizi unutmayın.
Sonunda geleceğiniz yerin yine kendi ülkeniz Türkiye olacaktır.
Sizlerden ülkemize karşı sevgi ve milli değerlerimize kurallarımıza karşı saygı bekliyoruz.
Öyle havaları girip caka satarsanız sonunda bunun zararını sizler çekersiniz.
--------------------
ÖZLÜ SÖZ
Bir kedi Avrupa’ya veya dünyanın başka yöresine gitmiş olsa da yine “ miyav miyav” der.
SEYLAN ATASÖZÜ
