Ülkemiz bugün birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğu bir dönemden geçiyor. toplumda huzur, ancak birlik ve beraberlikle sağlanır.
Özellikle devlet yönetiminde, kurum ve kuruluşlarda söz sahibi olanların halkı itham edici düşmanlıkları körükleşici sözleri kullanmamaları gerekir. Halkı itham edici sözler bölge halkımızı üzmektedir.
Eski Sağlık Bakanımız, Edirnelilerin hemşeri olarak kabul ettiği Bursa Milletvekili Müezzinoğlu’nun bir toplantıda yaptığı konuşmada kullandığı bir parti yöneticilerinden çok bölge halkının geniş kesimini itham edici sözlerini duymak bizlere üzüntü verdi.
Bu topraklarda yetişmiş Atatürk’ün hemşerisi olan Mehmet Müezzinoğlu, Edirne ve Trakya halkının yapısını çok iyi bilir, kendisi de bu bölge insanlarının özelliğini taşır.
Bazılarınca yanlış tanımlama yapılsa da, Bölgemiz halkı ülke genelini dikkate aldığımızda toplumsal sorunların yaşanmadığı uygar, çağdaş barışçı kendisine hizmet sunanları kucaklayan bir halk olarak bilinir. Sayın bakanımızı da bu sınıftan biri olarak kabul ediyoruz.
Bölge halkımız kendisine hizmet eden yöneticileri her zaman bağrına basmıştır.
Buna örnek vermek gerekirse Eski Milli Eğitim Bakanı rahmetli, İlhami Ertem’i aradan uzun yıllar geçmesine karşın hizmetleri nedeniyle unutmamaktadır.
Yine Eski valilerinizden rahmetli Fahri Yücel’de Edirne halkının gönlünde taht kurmuştur. Biz bölgemizle bağı olan yöneticilerimizin bölge halkını itham eden onur kırıcı sözlerden kaçınmalarını rica ediyoruz.
Onların halkın gönlünde sevgiyle anılmalarını bekliyoruz. Edirne halkı vefalıdır. Kendisine hizmet veren yöneticileri hiçbir zaman unutmaz. Aradan yıllar geçse de onları saygı ile anar. Görevlilere bunu hatırlatmak isterim.
PAZAR SATICILARIN TARTI ALETLERİ ALACILARIN GÖRECEĞİ YERDE OLMALI.
Soy aylarda yükselen hayat pahallılığı özellikle dar gelirlilerin yaşam şartlarını daha da zora sokuyor.
Daha önceleri pazardan sebze meyveyi kilo ile alan dar gelirli vatandaşlar şimdi yarımşar kilo almaya başladı.
Bütçeleri ancak buna müsait olduğu için azla yetinmek zorunda kalıyor. Pazaryeri satıcılarımız bunu hoşgörü ile karşılamalı, dar gelirli vatandaşlarımızın ekonomik sıkıntılarına ortak olmalı.
Bu arada Pazar esnaflarımız alıcıların aldıkları malın miktarından şüphesinin olmaması için tartı aletlerinin göstergelerini vatandaşların görebileceği yerde olmasına özen göstermeleri gerekir.
Böylece pazarda alışveriş yapan insanlarımız gönül rahatlığı ile alışveriş yapmış olurlar.
Kuşkusuz pazar esnaflarımızın bu konuda duyarlı olduğu biliniyor.
Aralarından malın tartısını istismar edebilecek kişiler olabileceğini dikkate alarak, tartı aletlerini halkın göreceği şekilde bulundurmaları esnaflarımıza da güven kazandıracaktır. Aslında işin doğrusu da budur. Herkes aldığı malın ödenilen paraya uygun miktarda alınmasını ister.
Bu konuda halkın yararını düşünerek hizmet veren esnaflarımızı bu eleştirimin dışında tutuyorum.
Sadece bu yönde müşteriler tarafından yakınmaların olduğunu da belirtmek isterim. Aslında yetkili kişiler de insafların tartı aletlerini görünecek yere koymaları konusunda denetlemeli.
Karşılıklı güven alıcılar için olduğu kadar tam esnaflarımız için de önemlidir.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?
ÜLEMİZDE İLK BAROYU YABANCILAR KURDU
Ülkemizde ilk baroyu 1870 yılında kapitülasyonlardan yararlanan yabancı uyruklu avukatlar kurdu. “ Sosyete dö baro dö Kostantinopl” yani İstanbul Avukatlar topluluğu adıyla kurmuşlardı.
İlk Osmanlı barosunun ortaya çıkışı 1876 yılındadır.
Bu topluluğa 62 avukat kayıtlıydı. Bu avukatlardan 11’i Müslüman on biri Rum 38’i ermeniydi.
Bugünkü anlamıyla, her ilde en az on beş üyesi bulunan ve avukatlık yasası uyarınca görevlerini onur ve dayanışma içinde toplumun çıkarına göre geliştirip yapmayı amaç edinen avukatlar arası bir topluluktur.
mariobet - marsbahis - milanobet - mobilbahis - nakitbahis