Sorunları çabuk unutanlar için halk arasında “ balık hafızalı” terimi kullanılır.
Ne yazık ki toplumda bu anlayış çok yaygındır.
Bugün çok önem verdiğimiz, sahip çıkmamız gereken önemli bir sorun kısa bir süre sonra hafızamızdan silinir,unutulup gider.
Özellikle siyasiler toplumun bu konumunu dikkate alarak daha ziyade seçim dönemlerinde gerçekleşmesi mümkün olmayan vaatlerde bulunurlar.
Siyasetimizde bunun fıkraya dönüşen çok çarpıcı örnekler vardır.
Geçmişte bir siyasetçimiz.mecliste “ben de Kayseri’ye deniz getirmek istiyorum” vaadinde bulunduğu bir başkasının “uzaya seferlerin yapılacağı” gibi “halk nasıl olsa yutar gerekçesiyle konuşmalar yaptığı hatıralardadır.
Ülkemiz siyasetinde “ cambaza bak” anlayışı yaygındır.Bir önemli olay, halkın dikkatini çekecek bir sorun gündeme geldiğinde bir bakarsınız anında halkın dikkatini bu sorundan uzaklaştıracak gerçekle ilgisi olmayan bir başka sorun gündemi oluşturur.
Bu halk tabiri ile toplumun dikkatini başka yöne çekmek için kullanılan “ cambaza bak” yöntemidir. Siyasiler çoğu kez halkı bu yöntemle kandırmayı dener,.maalesef çoğunda da başarılı olur.
Şöyle bir parlamenterlerin seçim dönemindeki vaatlerini hatırlayalım bu verilen sözlerin ne kadarı hayata geçmiştir.
Toplum, siyasilerin bu toplumu balık hafızalı görme anlayışına kanmadığı, gereğinde hesap sormayı anladığı zaman siyasilerimiz de ağzından çıkanı defalarca düşünerek söylemek zorunda kalacak.
-----------------------------------------------
O ACI UNUTULMAMALI
Çorlu’da meydana gelen tren kazasını hatırlayalım.O elim kazada 25 insanımız hayatını kaybetti.Üç yüze yakın insanımız da yaralandı.
Aradan bu kadar zaman geçmesine karşın insanlarımız şu anda da bu kazanın şokunu yaşanıyor.
Yakınlarını canlarını kaybedenler o günden bu yana haklarını almak ve suçluların cezalandırılması için hukuk mücadelesi veriyor.Kaza sonrası işin vahametini anlayıp sahip çıkanlar bir bir kazazedelerin yanından ayrıldı.
Bugün kendi başlarına mücadelelerini sürdürüyor.
Bu hak arama sırasında itilip kakalandıkları, hakarete uğradıkları zaman oluyor.
Buna rağmen bu acılı insanlarımız haklarından vazgeçmiyor.
Maalesef” ateş düştüğü yeri yakar” sözünün gerçek olduğu bu olayda da belli oldu.
Toplumumuzca bu acı olay unutulmaya başladı.
Bugün böyle elim olaylara duyarsız olanların bir günde kendi başlarına gelebileceğini dikkatten uzak tutmamalı.
Bu tür acı olayları hepimiz sahiplenmeli” bana ne” dememeliyiz. Toplumsal dayanışma böyle zamanda belli olur.
------------------------
FIKRA
MEYHANEDEN TANIYORMUŞ
Bektaşi bir mahkemede tanık olarak ifadeye çağırılmış.
Kendisine sorulmuş:
“Söyle bakalım bu tanıklık ettiğin adam için,”iyi adam hiç içki içmez,akşam namazından sora direk evine gider”.Bu doğru mudur.?
Bektaşi:
“Doğrudur efendim” der
“peki sen bu adamı nereden tanıyorsun”
Bektaşi:
“her akşam meyhanede birlikte içeriz .oradan tanıyorum ”der.
--------------------------
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ.?
MART AYI 1917 YILINDA TAKVİMLERİMİZE GİRDİ
Türkiye’de Mart deyimi ilk defa 1917 yılında takvimlerimizde yer aldı.
Rumi Takvimde yılın ilk ayıydı.
Miladi takvimin 1 Ocak 1926 günülünden sonra mart ayı yılın üçüncü ayı oldu.
Mart başı 1790 yılanda Rumi yılın kabulüyle hem mali yıl hem de yılbaşı sayılırdı.
Mart ayının başında Türkiye’de gündüz 11 saat 20 dakika,gece ise 12 saat 34 dakika. Mart ayı sonunda da gündüz 12 saat 47 dakika gece ise 11 saat 13 dakikadır.Halk deyişiyle” Kocakarı soğukları” bu ayda olur.