Bir korkuluk güz güneşinin önünde salkım söğüt

         İçten pazarlıklı bir  partizan  kasımpatı

         Ağaçlar öksürüklü rüzgar kelebeklendi

         İşte dedim dört kollu yaşamın iç yüzü çizgi çizgi

         Gülümsedi çırak çoban dökülmüş dişleriyle

        

         Parklar bomboştu ince bir sisle örtülü ödenekten

         Çocuklar yine Ay peşinde aymazın ufku

         Dosta talim dosta postadan postal

         Zilin rengi değişti çığlıklarına için için içerik

         Uçup giden zamanın göçmen kuşları

         İz bıraktı izlerimde yamalı bohça

         Çürük çarık ve alkolik bir sarhoş hep peşimde

         Engelsiz engebesiz  değilmiş yaşamak

Sermaye oldu altıncı kıta beşinci mevsim

Barış kızdan son haberler  şok ve  yok

                                               N.Tezcan

         Kasımın yarısını aştık. Kışa ne kaldı? Diye sordum kendime.Havalar sonbaharın son günleri olmasına rağmen Günlük güneşlik.

         Sosyal yaşamda böyle oluverse diye düşündüm. Sonra oturup ”nerde o günler, nerde?” Şarkısını mırıldanmaya başladım.

         Karamsar, tedirgin… bir toplum olduk neredeyse. Terör her gün ama her gün can almakta.Şehitlerimiz yürek sızlatmakta.Ülkem artık göz yaşlarıyla yaşıyor.

         Bir PKK örgütü yıllardır kanlı elleriyle saldırıyor. Çocuklar, bebekler… pisi pisine ölüp gitmekte.

         Bu yetmiyormuş gibi. Başka terör örgütleri üredi. Bunlar kendi kendine oluşmadı elbet… Dünyayı karıştıran güçler var. Bir bu iş onlara da döner desek, kendimizi avutmuş oluruz.

         Can kaybının yanında ekonomik yönden de en azından sarsılmadığımızı söylemek olası mı?

         Birbirimizi yeme konusunda da üstümüze yok galiba. Özellikle siyasal arena da biri bir şey söylüyor, karşı kıyı hemen yanıtlıyor, bir laf yetiştirme sanatı sanki her şey.

         Başkanlık sistemi tartışmaları bu karmaşık ortamda baş köşede.

Halk oylaması (referandum) söylemleri de canlı tutulmakta. Halk meclise gönderdi sözcülerini 550 milletvekili  neden mecliste. Parlamento boşuna mı var? Onlar dururken her şey de halkoylamasına baş vurmak pek akıl işi değil gibi geliyor bana.

         Şu söz bu gidiş için uygun düşer mi?

“Bu dünyada hiçbir şey kalıcı değil, hatta sorunlarımız bile.”

         Hani bir tane daha.

“Yağmurda yürümeyi severim, çünkü gözyaşlarımız  görünmez.”

                                               CHARLIE CHAPLIN                 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.