İnsanların en rahat edecekleri, huzurlu olacak yerler doğup büyüdükleri eş, dost ve akrabalarının bulunduğu yörelerdir. Resmi ve özel görevleri dışında başka bölgelere giden insanlarımız uzun süre yalnızlık çekerler.

Özellikle, Trakya halkı gurbete gittiğinde "sudan çıkmış balığa" döner. Bazıları, "ülkenin her yanının yaşam koşulları için aynı" olduğunu söylerler, bu bölge halkımız açısından doğru değildir. Özellikle bizim Trakya insanımız için durum bundan farklıdır . Başka illerden büyük kentlere göç eden insanlarımız yıllar önce gelip kentlerin varoşlarında toplanarak dayanışma içinde olup , kentlerin yerli nüfusunu aşacak duruma geldi. Ne yazık ki bizim bölge insanlarımız bugüne kadar kendi yöresindeki yaşam koşullarını yeterli görmesi, gurbete alışık olmaması sonucu kendi yöresinde yaşam şartlarıyle yetindi.Zamanla geçim şartlarının zorlaşması,bölge insanlarımızı da zorunlu olarak yeni geçim koşullarını aramaya yöneltmiştir.

--------------------

GEÇİM ŞARTLARI ZORLAŞTI

Bölgede geçinemeyen, köylerde miras yoluyla bölünen tarlasında nafakasını elde edemeyen insanlarımız zorunlu olarak büyük illere göç etti. Bugün, sanayi şehirlerinde bölgemiz şehir ve köylerinin adıyla bilinen yerleşim alanları oluştu.

Bölgemizden bu göçler, Trakya'da nüfus artış oranının da az olması nedeniyle bir süre sonra yöre halkının kentlerinde azınlığa düşeceği, tehlikesini de beraberinde getiriyor.

Bu yıllarda sanayi bölgelerinde de geçimini sağlayamayan vatandaşlar yine eski yerlerine dönmeye başladı. Bir süre sonra bu göçün diğer bölgelerde olduğu gibi bölgemizde de yoğun olarak yaşanacağı kuşkusuz.Bu konulara neden değindim:

Ülkemizde baş gösteren ekonomik sorunlar, iki yıldır devam eden pandemi nedeniyle daha da yoğunlaşması bölge insanımıza ekonomik imkanlar sağlamak için yeni arayışlara yöneltti.

Bölge halkının sermaye güçlerini birleştirip bir araya gelmesi, aynı amaç etrafında birleşmesini yararları tartışılır duruma geldi.Ne yazık ki, Trakya halkının yapısından kaynaklanan ortak iş yapma, ekonomik güçlerini birleştirme alışkanlığı yok.

Kültür seviyesi yüksek olan bir bölgede neden böyle bir yapı oluştu. Bu, gerçekten bilim insanlarımızca araştırılması gereken bir konu.

Bölge kaynaklarının kısıtlı olması, ortak iş yapma eksikliği, işyerlerinin bölge halkı tarafından açılması yerine başka bölgelerden gelen, sermaye kuruluşlarınca sağlanması, halkımızı zorunlu olarak yeni ekonomik çözüm arayışlarına yöneltiyor.

Edirne tarihi ve doğa güzellikleri , beşeri yapının uygunluğu açısından ülkemizde turizmle kalkınması için koşulların en uygun olduğu bölge. Bu konuda tüm imkanlar var. Sadece bunların değerlendirilmesi lazım. Laf üretme yerine iş üretecek, bölgeyi daha cazip hale getirecek kadrolara ihtiyaç var. Bir süredir bu alanda çalışmalar devam ediyor. Bu çalışmalara başta resmi ve özel kurum yetkililerinin aktif olarak katılımı ile Edirne, ülkemiz için en cazip turizm merkezi olabilir.

0Yeter ki bu konudaki çalışmalara toplumun her kesimi katkı sağlasın. Bu birkaç kişinin şahsi çabasıyla olacak iş değil. Bu alanda üstün çaba harcayan, kentimizin ülke düzeyinde tanıtma gayreti içinde olan fedakar insanlar var.

alanda hiç bir çaba, fedakarlık göstermeyip bunu başkalarından bekleyenler için bu cefakar insanların çabası örnek olmalı. Onlar da çaba sarf etmeden, elini taşın altına koymadan turizmde başarı sağlanamayacağını anlamak zorundalar.

Bu hizmetler başka yörelerin sermayesinden gelirse onun en büyük yararı yine o bölgelere olur. Tıpkı şehrimizdeki büyük marketlerde olduğu gibi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.