Miting için Edirne’ye gelen Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan şehre girişinde kendi elleriyle  halka bez torba ve keyif çayı hediye etti. 

Erdoğan, E.5 u yolundan Selimiye yanındaki miting alanına gelinceye   kadar otobüsten yol çevresinde biriken halka  bez torba ve  keyif çayı  ikramında bulundu.

Halk Cumhurbaşkanının ikramını almak için yol çevresinde  birikip izdiham yarattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan   hediyeyi özellikle  kadınlara  vermeye özen gösterdi.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İŞTE BU OLMADI

Diğer ürünlere gelen zamlar bir yana ilaca gelen zam  doğrudan insan sağlığı ile ilgili. İstediği ilacı alamayan sağlığını tehlikeye atan insanlar.

Diğer taraftan çarşı Pazar pahalılığından etkilenip beslenme zorluğu yaşanları da  buna kattığınızda nasıl sağlıklı nesiller yetişecek.

Bir de  insanların kullanabileceği ilaçların listede yer almaması  onun yerine muadilini verelim yaklaşımı da insanları tereddüde düşürüyor.

O muadile denilen ilaçlar insanların derdine nasıl deva olacak.

Çevre kirliliği, sağlıksız beslenme  ilaç bulmada zorluklar içinde yaşayan gençlerimizin geleceği  ne olacak.

Hamasi nutuklarla  sorunları çözümlenemeyeceği bilindiği halde,  yine aynı yöntemle insanlarımız avutuluyor.

Her şeyin yolunda olduğu, hiçbir sorunun bulunmadığı en yetkili ağızlardan halkı anlatılıyor. Medyamız da sorunları kendi çıkarları doğrultusunda yayınlayarak bu olumsuzluğa çanak tutuyor.

Haberciliğin etiğine çıkarlar ağır basıyor.

İnsanların toplum kuruluşlarına güvenleri sarsılır, olanlara şüphe ile yaklaşılırsa  bu durum toplumda güvensizlik yaratır.

Halk her şeye şüphe ile bakmaya başlar. Ne yazık ki siyasilerimiz  toplumdaki kutuplaşmaya adeta çanak tutuyor.Yaptıklarının bir gün kendilerine sorun  yaratabileceğini   düşünmüyorlar.

Bazıları günü kurtarma çabasında.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

AĞIZDA GEVELEMEDEN SÖYLENMELİ

Bakıyoruz çevremizde halkın bir bölümü bir yerlerden şikâyetçi kimisi mahalli yöneticilerden bazıları resmi kurumlardan, odalardan şikayetçi. Bunların birçoğu dayanağı olmayan kulaktan duyma suçlardan türeyen yakınmalar.

 Aslında, bölgemizde şikâyet edilmesi gereken konuların olduğu muhakkak.

Bunlar her zaman ilgili yerlere belgeleri ve gerekçeleri gösterilerek yapılması en doru yol olduğu halde halkımız bunu birbirine dedikodu şeklinde duyurmayı uygun görüyor. Bu şikâyetlerde gerçeklerin saptırılması sorunların çözümünü de zora sokuyor.

Bir şikâyetin nasıl yapılacağı nasıl sağlıklı sonuç alınacağı konusunda izlenmesi gereken yollara gerek duymayıp bunları sokak ağzı ve dedikodu şeklinde duyurmayı daha emin yol olarak görüyoruz.

Bu durum sorunların çözümünü daha da zora sokuyor.  Bu tutarsızlık ilimizdeki küçük sorunların yanında Ankara’ya iletilecek sorunların çözümünü açmaza sokuyor.

Sonra da ilimize hizmetlerin az olmasından yakınıyoruz.

Bunda yerel basının da suçu yok diyemeyiz.

Bizler demokratik kitle örgütlerinin desteğini alarak Edirne’ye gerekli bir hizmet üzerinde odaklanıp bunu üst makamlara taşısak o sorunun çözümü daha kolay olmaz mı?

Biz bu birlikteliği bir türlü sağlayamıyoruz. Sonunda da işlerin olmadığından yakınıyoruz. Edirneliler olarak  önce iğneyi kendimize sonra çuvaldızı başkasına batıralım. 

KOOPERATİFLEŞME HESAPTA YOK

Ülkemizde kooperatifleşmeye hiçbir zaman olumlu yaklaşılmadı. Bazıları halkın ortak iş yapmasına komünist uygulaması dedi.

Bazıları bu sistemin  insanların yararına  olmayacağı iddiasında bulundu.

Bakıyoruz köylerimizde  birinin yüz dönüm tarlası var. Ona rağmen  altında harç borç alınan çift çeker traktör.

Bu traktörü  yılda kaç gün kullanıyor, yüz dönüm tarla için  bu gerekli mi, Bu ölü yatırım olmuyor mu.?

Bazı bölgelerimizde,  komşu ülkelerde özellikle tarımda kooperatifleşme uygulaması  var.

Bu kooperatifler sayesinde tarımda  ortak hasat yapılıyor, tarlalar sürülüyor. Bunun kime zararı olabilir.

Köylerde evlerin önlerinde çürümeye terk edilen ekipmanları  görürsünüz.

Bunlar hem çiftçilerimize  hem de ülke ekonomisine zarar.

Onun için ülkemizde kooperatifçilik teşvik edilmeli. Bazılarının ön yargılarına bakılmamalı.

Dünyanın her yerinde düzenli yapıldığı zaman kooperatifçilik her zaman yararlı olmuştur. Özellikle köylerimiz için  kooperatifleşme  kaçınılmaz hale gelmiştir.

Köylülerimiz faizsiz kredi veriyorlar ben de yeni traktör alayım sevdasına düşerse  o traktörü ödemek için tarlası da yetmez.

Yedi emin yerlerinde  böyle  amaçlar uğruna  traktörünü, ve başka üretim araçlarını kaybedenlerin ekipmanlarıyla dolu.

Ne yazık ki ayağımızı yorganımıza göre uzatmayı öğrenemedik. Her zaman gaza geldik, bankaların ucuz kredi tuzağına düştük.

Bunun sonunda da birçoğumuz  malını mülkünü kaybetti

--------------------------------

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

ÜLKEMİZDE  NOTERLER 1879 YILINDAN BERİ VAR

Ülkemizde ilk noterlik örgütünün kurulması 1879 yılına rastlar.

 Osmanlı devletinde senet düzenleme ve onaylama işlemleri  dine esaslara göre yapılırdı. Kadılar, naipler bu  işlere bakarlardı. 1868  yılında ticaret mahkemelerine bağlı bir ticaret kalemi kurulunca düzen de tümüyle değişti.

Ancak bu daire tam anlamıyla bir noterlik kuruluşu değildi. 1379 yılında Fransız noterlik yasasından çevrilen bir tüzük Türkiye’de noterliğin başlangıcı sayılır.

Bu yasa 1913 yılına kadar yürürlükte kaldı. Bugünkü anlamda noterlik 1938 yılında çıkarılan yasayla düzenlendi. Noterler asliye mahkemelerinin   görev alanları içinde  yasalarla görevlendirilen ve sınırları yasalarla belirlenen işlemleri yapan  özel durumlu memurlardır

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.