Esnaf ve sanatkarların gedikli genel başkanı zat  pandemi nedeniyle   geçim zorluğuna düşen esnaflara  6 ay sonra ödeme koşuluyla can suyu kredisini verilmesi önerisinde bulunmuş.

Bugüne kadar defalarca yinelediği, hiç kimsenin dikkate almadığı bir talebi tekrar gündeme getirmiş.

Küçük esnaflar bu iktidarın en büyük destekçisidir.

Buna başkanları da dahil.

ESNAFIN CANI GİDİYOR  BUNA ÇARE BULUNMALI 

Toplumumuzda en mağdur olan kesim  her zaman esnaflarımız oluyor.İki yıldır yalvardılar yakardılar esnaflarımız seslerini duyuramadı.Şimdi de kalkmış genel başkanları can suyu istiyor.Esnafların canı gidiyor suyun ne faydası olacak.

Resmi verilere göre  bu sıkıntılı dönemde  iflas eden esnaf sayısı  yüzde yüz artmış.

işyerlerini kapatmak zorunda kalanlar ise ondan daha fazla.Bu durumda  esnaflara can suyu  versen neye yarar. Esnaflarımız  toplumun kılcal damarı konumunda.

Ne yazık ki, ekonomideki açmazı en büyük çilesini yine onlar çekiyor.Büyük sermaye gereğinden fazla maddi  destek alırken  esnaflara yapılacak yardım sözde kaldı.Kısıtlı imkanları ile şimdi bellerini doğrultmaya çalışıyorlar.Uzun zaman işyerleri kapalı olduğu için borçları birikmiş,birçoğu icralık olmuş.

Bu durumda kredi almaları da zor.Esnaflarımızın yüzünü güldürmek  öyle pansuman önlemlerle olmaz.Devletimiz büyük sermaye çevrelerine sağladığı imkanların bir bölümünü de esnaflarımıza sağlamalı. Bu yapılmadığı takdirde önümüzdeki aylarda işyerinin kapısına kilit vuracak,iflas bayrağı çekecek esnaflarımızın sayısı daha da artacak.

----------------------------

EKONOMİK AÇMAZIN SORUMLUSU HALK DEĞİL

Ekonomiden darbe yiyen bazı esnaf ve sanatkarlar bu konunun sorumlusu halkımızmış gibi, acısını halktan çıkarmak istiyor.Örneğin yüz liraya yapılması gereken bir iş uzun süre işsiz kaldıkları öne sürülerek halktan katlama fiyat talep edenler var. Küçük sanatkarlarımızın ekonomideki bu sıkıntının halktan kaynaklanmadığının bilincinde olmalı. Bunun faturasını halka,dar gelirliye kesmemeli. Zaten zar zor geçimini sağlayan insanlarımız bir de evlerinde yaptırdıkları küçük bir iş için  emeğin kat kat üzerinde  fiyat talebi ile karşılaşmamalı. Esnaflarımız ,sanatkarlarımız yöneticilerini de etkileyerek güçleri yetiyorsa kendilerini bu açmaza sokan  çevrelerle  mücadele etmeli.Bakıyoruz esnafların,sanatkarların  bu sıkıntılı günlerinde kendi oyları ile seçtikleri yöneticiler sus pus olmuş sesleri solukları çıkmıyor.Yetkililere sorunları gündeme getirme cesareti gösteremiyor.Sadece kendi koltuklarını koruma peşindeler.Bunların duyarsızlığının faturası halka kesilmemeli.Çünkü onların ayakta kalması yine fedakar halkımızın desteği ile mümkündür.

-----------------------

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ.?

ÜLKEMİZDE NOTERLER 1879 YILINDAN BU YANA FAALİYETTE

Ülkemizde ilk noterlik örgütünün kurulması 1879 yılına rastlar.

Osmanlı Devletinde senet düzenleme ve onaylama işlemleri dini, kaidelere göre yapılırdı.

Kadılar,naipler bu işlere bakarlardı.1868 yılında ticaret mahkemelerine bağlı bir ticaret kalemi kurulunca düzen de tümüyle değişti.Ancak bu daire tüm anlamıyla bir noterlik kuruluşu değildi. 1379 yılında Fransız Noterlik Yasasından çevrilen  bir tüzüğü Türkiye’de  noterliğin başlangıcı sayılır.Bu yasa 1913 yılına kadar yürürlükte kaldı. Bugünkü manada noterlik 1938 yılında çıkarılan yasayla düzenlendi. Noterler asliye mahkemelerinin görev bölgeleri içinde yasalarla görevlendirilen ve yasalarda belirlenen işlemleri yapan özel durumlu memurlardır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.