Bölgemizin bugüne kadar çözüme kavuşmayan sürüncemede kalan , sorunları var.
Bunların siyasilerimize özellikle iktidar sahibi olan partilere iletilmesi çözüm yollarının bulunması gerekiyor. Bugünlerde ortalık toz duman. Mahalli seçimler mahalli seçim olmaktan çıktı adeta genel seçim havasına büründü.
Seçime katılacak mahalli yönetim adayları yerine sanki onlar göreve gelecek gibi meydanlarda daha çok liderlerin sesleri duyuluyor.
Bu geçmiş yıllarda rastlanılmayan bir durum.
Bakıyoruz, Edirne’ye iktidar partisinin bakanlarından ve üst yöneticilerinden biri gidip diğeri geliyor. Edirne bugünlerde çok gözde bir il konumuna geldi.
Özellikle, AK Parti Edirne’de seçimi kazanmak için tüm imkanlarını seferber etti.
Seçimde başarılı olmak için vaatler birbiri ardına sıralanıyor.
Aslında bundan Edirnelilerin yararlanması gerekir.
Mahalli seçimlerle iktidar değişmeyecek. Sadece mahalli yönetimler belirlenecek. Edirne’de iktidarı muhalefetiyle yapılan vaatleri değerlendirip bunu kentimizin yararına kullanmalı.
Bundan tüm halkımız yararlanacak.
Kente yapılacak eksik kalan hizmetlerde parti farkı, iktidar muhalefet gözetilmemeli.
Bugünlerde bakıyoruz, Selimiye yanındaki çirkinlikten bahseden yok.
Gelen üst yöneticilere bu durumun kendilerine iletilip iletilmediğini bilmiyorum.
Bu sorun iktidarın oluru ile çözümlenecek.
AK Parti Belediye Başkan adayının bu sorunu gündeme getirmesini ve çözümü konusunda oluru alması ona artı puan getirecektir.
Bir diğer konu ise ilimizdeki tarım arazilerinin el değiştirmesi,tarlaların ne olduğu belirsiz kişilerin malı olması.
Bunun altında ne yatıyor?
Kimler aracıları kanalıyla verimli topraklarımızı sahipleniyor?
Bölgemizde topraklar el değiştirirse bir süre sonra bunları alanların tarlalarda çalışacak kişileri başka yörelerden devşirmeyeceğini kim garanti edebilir.
Siyasilerimiz parti ayrımı gözetmeksizin bu konuyu gündemde tutmalı. Topraklarımız bizim olmazsa olmaz gelir kaynağımız, ekonomimizin can damarı. Topraklar giderse biz de gideriz.
Yöre halkının etkinliği kalmaz. Bugün soruna ilgisiz kalıp gelişmeler karşısında seslerini çıkarmayanlar, yarın bölgenin insan profili değiştiğinde kaçacak delik ararlar.
Bugün yetki sahibi olanlar koltuklarını kaybederler.
Bir diğer konu bölgemize yatırım yok, işsizlik artıyor. Gençlerimiz iş bulabilmek için başka illere gidiyor. Köylerimiz boşaldı, sadece ihtiyarlar kaldı. Bu köylerdeki tarlaların işlenmesini de olumsuz etkiliyor. Trakya köylerinin eski neşesi kalmadı. Köyler adeta suyu çekilmiş değirmene döndü.
Bölgemizdeki bu olumsuz gelişmeleri görüp ellerini ovuşturanlar bu verimli topraklara çöreklenmek isteyen çevrelerin olmadığını kim iddia edebilir. Trakya bölge halkı kendi ortak sorunlarına sahip çıkmalı. Tüm kuruluş temsilcileri, siyasiler kenetlenip bölge yararına olacak hizmetlerde kenetlenmeli. Kimse birbirinin kuyusunu kazmamalı.
Bakıyoruz, mahalli yönetimde aday olanlar bölge sorunlarını gündeme getirip çözüm arama yerine birbirine çamur atmakta yarış ediyorlar.
Bu kavgalar halka da sirayet ederse yarın halk arasında kamplaşmalar artar. Mahalli siyasilerimiz parti üst yöneticilerinin birbirini karalayan söylemlerini dikkate almamalı.
Trakya halkına dostluğu zedeleyecek davranışlar yakışmaz. Bölge halkımız dostluğu her şeyin üzerinde tutmuştur.
Halk arasında nifak sokmanın zararlarını geçmiş yılları hatırlayanlar bilirler.
Bu kamplaşmadan en büyük zararı yine halkımız gördü.
Bu yola başvuranların siyasette her şeyi mubah sayanların tuzu kuru.
Yarın hiçbir şey olmamış gibi yine yollarına devam edecekler olan yine halka olacak.
FATİH SULTAN MEHMET’İN FARKI
Osmanlı Padişahları arasında Fatih Sultan Mehmet’in ayrı bir yeri ve önemi vardır.
O sadece Ortaçağı sona erdirip Yeniçağı başlatmakta kalmadı. İmparatorlukta yaptığı yeniliklerle örnek bir padişah olduğunu gösterdi.
İlk resmini yaptıran Padişah Fatih Sultan Mehmet olmuştur. İstanbul’u aldıktan sonra Bizans halkının zarar görmesini engellemiş, yazdığı fermanlarla bir padişah olmasına ve her şeye hükmetmesine rağmen topluma verdiği önemi ile bugünkü ülke yöneticilerinden daha duyarlı olduğunu göstermişti.
Onun örnek alınması gereken sözlerinden biri Selimiye Camisi önündeki Şahi Topları ve heykelinin önündeki kitabesidir.
Oradaki sözlerinde Fatih Sultan Mehmet şöyle diyor ,” İnsanlara inancıyla ilgili Allahın kula soracağı sorular sormayınız?
“ Bir ihtiyacın, bir sıkıntın var mı, aç mısın susuz musun?” gibi sorular sorun” deniyor
Orta çağda bugün medeni geçinen Avrupa ülkelerinde yönetenlerin kaç tanesi Fatih Sultan Mehmet’in halka karşı bu duyarlılığını göstermiştir.
Avrupa’da mezhep savaşlarının olduğu, medeniyetin zerresinin bulunmadığı bir dönemde bir Türk Hakanı halkına karşı sevgi ve saygısını bu sözleriyle göstermiştir.
Bu sözler bugünkü yöneticilere adeta ders verecek niteliğinde değil mi?
İLK METELİĞİ 2. MAHMUT BASTIRDI
Tarihimizde ilk metelik, 1883 yılında Osmanlı Sultanı 2. Mahmut’un tahta çıkışının yirmi beşinci yıldönümü onuruna çıkarıldı.
Ayarı düşük olan bu kara beşliklere “ Metelik” denilmeye başlandı.
Çeşitli zamanlarda bastırılan 10 ve 5 paralık “ yeni metilikler” bozuk para sakıntısını karşılayamaz duruma gelince 1910 yılında 40,20,10, ve beş paralık olmak üzere nikel metelikler basıldı.
FIKRA
AÇIKGÖZ ASKER
Bir gün Bismark, savaşta yararlılık gösteren bir askere madalya takarken;
“ Asker, yüz altın mı istersin yoksa madalyayı mı?”
Asker “ madalyanın kıymeti nedir” diye sorar.
Bismark: “ maddi kıymeti aşağı yukarı üç altın eder” diye yanıtlar.
Bunun üzerine asker: “ öyleyse 97 altınla madalyayı istiyorum” der
************************************************
ATASÖZÜ
Çocuklar şekerle oyuncakla, büyükler ise yeminle aldatılır.