Aylar Öncesinden Tüm Oteller Doldu ‘BABAFİNGO’ BEREKETİ !

Edirne’de her yıl 5-6 Mayıs tarihlerinde geleneksel olarak kutlanan Kakava Şenlikleri nedeniyle, kentteki tüm oteller aylar öncesinden doldu. 50 binin üzerinde eyerli ve yabancı turisti ağırlayacak olan kentteki yoğunluk nedeniyle çevre il ve ilçelerde de oteller dolmaya başladı.

Aylar Öncesinden Tüm Oteller Doldu ‘BABAFİNGO’ BEREKETİ !

Edirne’de her yıl 5-6 Mayıs tarihlerinde geleneksel olarak kutlanan Kakava Şenlikleri nedeniyle, kentteki tüm oteller aylar öncesinden doldu. 50 binin üzerinde eyerli ve yabancı turisti ağırlayacak olan kentteki yoğunluk nedeniyle çevre il ve ilçelerde de oteller dolmaya başladı.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
02 Mayıs 2018 Çarşamba 08:54
Aylar Öncesinden Tüm Oteller Doldu  ‘BABAFİNGO’ BEREKETİ !

5 Mayıs tarihinde Sarayiçi Er Meydanı’nda Kakava Ateşi’nin yakılması ile başlayacak olan  Kakava – Hıdırellez Şenlikleri sabah şafakla birlikte Tunca Nehri kenarında roman vatandaşların eğlenceleriyle sürecek. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte Tunca Nehri kenarına inen Romanlar yeni yılın bol ve bereketli geçmesi için Tunca’nın suyunda el ve yüzlerini yıkayacak, bazıları da nehir sularına girerek efsanevi liderleri ‘Babafingo’yu’ arayacak.

                Edirne’de her yıl geleneksel olarak düzenlenen Hıdrellez ve Kakava Şenlikleri öncesinde kentte tüm tesisler doldu, hatta çevre il ve ilçelerde de yoğunluk yaşanıyor. Festival için kente 50 binin üzerinde yerli ve yabancı turistin geleceği tahmin ediliyor.

                “KOMŞU İLLERDE NASİBİNİ ALDI”

                Kakava ve Hıdrellez için kentte önemli bir yoğunculuk beklediklerini belirten Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu “5-6 Mayısta Kakava Hıdırellez var. 3200 yatağımız 6 ay öncesinden doldu. İl genelindeki 11 bin yatağımız doldu. Yetmedi Kırklareli, Tekirdağ, Lüleburgaz, Çorlu ve Babaeski yataklarda doldu. Kakava için sadece 300 tane otobüs bekliyoruz arabaları saymıyorum bile. 50 bin kişinin gelmesini bekliyoruz” Dedi.

                “KAKAVA GELENEĞİ”

Hıdrellez ve Kakava’nın tarihlerinin aynı günlere ( 5-6 Mayıs ) rastgelmesine bakılarak birini diğerine yeğ tutmak, ancak diğerini sığlaştırmaya çalışmaktır. Oysa ki her ikisinin de ortak köklerden beslenen yönleri olduğu gibi, bu şekilde kabul edip baharın müjdelediği coşkuya hep birlikte ortak olmak en doğru yaklaşımdır.

Hıdrellez ve Kakava’nın Kaynağı…

Kakava’nın Hıdrellez kutlamalarıyla ilişkisini anlayabilmek için bir parça Kakava geleneğinin köklerinden bahsetmek gerekir.Kakava’nın Ön Asya ve Mısır membağlı bir kutlama olduğu görüşü yaygındır. Firavunlar dönemi Mısır’ında Kıpti’lerle birlikte yaşayan bir halktan bahsedilir. Bu halkın Romanlar olduğu ileri sürülmektedir. Firavun’un baskı ve zulümleri karşısında bir kısmı arkalarından gelen Firavun askerlerine rağmen Kızıldeniz’i geçmeyi mucizevi bir şekilde başarırlar. Firavun askerlerinin bir kısmı Kızıldeniz’in sularında boğulur gider. Kızıldeniz’in beri tarafında kalıp denizi geçemeyenler ise bu olayın yaşandığı varsayılan 6 Mayıs gününü bir kurtarıcı beklentisiyle su boylarında yad etmeye başlarlar. Bu yönüyle Hz. Musa’nın Kızıldeniz’i yarıp kavmini karşı kıyıya geçirip Firavun’un Kızıldeniz’de helak olmasına dair dini anlatımlarla büyük benzerlikler taşır. Bu benzerlik -ola ki- aynı topraklarda yaşanan zulüm karşısında insanların belleklerinde tortu bırakmış bir “kurtarıcı” beklentisi ve ümit arayışı ile ilişkilendirilebilir.

Hıdrellez ve Kakava ateşi ile simgelenmesi bu bilinçaltı ile ilişkilendirilirken, ateşin gücüyle hastalıkları, sıkıntıları, dertleri de bertaraf edeceği inancını ortaya koyar. İlyas ise yeşilliği, tazelenmeyi, çiçeklenmeyi temsil ederken, iki dostun buluştukları yer tam da bu anda anlam kazanır. Su kenarları, dere boyları… Hızır ve İlyas isimleri de zaman içinde dilimize kaynayarak ve değişime uğrayarak Hıdrellez ( Hızır-İlyas ) olarak gelmiştir. Şivenin de tadıyla o artık Balkanlar’dan Trakya’ya uzanan geniş bir coğrafyada “Hıd’rellez, Ederlezi, Ederles vb…” isimlerle söylenecek, ama anlattığı şey hep aynı ruha sahip kalacaktır. Bu yüzdendir ki Hıdrellez ve Kakava gibi bahar kutlamalarında bu üç simgeye de raslarız. Kakava ateşi ( Hızır ), evlere asılan yeşil bahar dalları ( İlyas ), ve kutlamaların mümkün olduğunca bir su kenarında, dere ya da göl boyunda yapılması adeti bu sebepledir. Hıdrellez kutlamaları 5 Mayıs günü akşam üzeri saatlerinde başlar. Yöre yöre küçük değişiklikler gösterse de genel olarak kutlamalar birbirine benzemektedir. Mahalle aralarındaki meydanlarda halk bir araya gelir. Hıdrellez kralbet ateşinin yakılması her yerde esastır. Varsa evlerden getirtilen eski bir kilim veya hasır yakılması, yoksa odun öbeklerinin tutuşturulması esastır. Hatta eski senelerde bazı Balkan köylerinde sırf Hıdırellez ateşinde yakılmak için yaşlı kadınlarca hasır dokunulmaktaydı. Meydanda toplanan kişiler sırayla ateşin üzerinden atlarlar. Böylelikle eski hasırla simgelenen evlere sinmiş hastalıklardan, hastalık taşıyan haşere ve böceklerden, fenalıklardan, kemlikten kurtulunulacağına, tüm bu olumsuzlukların ateşin gücüyle def’olunacağına inanılır. Çayırlardan bahar çiçekleri, otlar toplanıp bu otlar akşam küçük çocukların yıkanma suyuna katılır. En çok taze kekik ve gelincik çiçekleri konulur. Bu suyla yıkanan küçük çocukların; “A benim kekik kokulu kuzum, a benim gelincikten güzel kızım.” diye övülmesi Hıdırellez kültürünün halk diline düşmüş bir başka tatlı yansımasıdır.

“Niyet küpü” geleneği hala canlılığını koruyan bir başka Hıdrellez ve Kakava geleneğidir. Kırklardan toplanan çiçekler ve otlar kişilerin üzerlerinden verdikleri ufak objelerle ( iplik, düğme, yüzük, mendil vb…) büyükçe bir küpe konulur. Bir başka küpe ise mani yazılıp katlanmış kağıtlar konulup, küpler gül dibine bırakılır. Eskiler öyle der ki; “Sabah çiği düşünce…” küp gül dibinden alınır, içindeki otlar bir su testisine atılıp bu su ile yüzler yıkanır. Sonra da sırayla herkes için diğer küpten bir mani seçilip kalabalık arasında okunur. O maniye göre anlamlar yüklenerek önündeki günlerin o kişi için nasıl geçeceği yorumlanır.

Hıdrellez geleneğinde sabah çiği ile yüz yıkanması geleneği, Kakava kutlayan Romanlar’da yine su ile ilişkili fakat bir parça daha farklıdır. Kakava kutlayan Romanlar çoluk, çocuk, kadın, erkek kalabalıklar halinde dere boylarına giderler ve bir akarsuda ellerini, yüzlerini, kollarını yıkarlar. Ayaklarını suya sokup dinginleşirler. Hatta cesaret edip suya yüzmeye girenlere bile rastlanır.

Bu ritüelin günümüzde en diri yaşandığı yer ise Edirne’dir. Kakava sabahı ( 6 Mayıs ) erkenden kalkan Romanlar, Edirne Sarayiçi’ne giderler ve Tunca nehri kıyısında bu geleneği yaşatırlar. Suya dileklerini yazan kağıtlar, maniler yahut anlam yükledikleri bez parçaları, küçük objeler bırakırlar. Bu ritüel suyun karşı kıyısından gelecek kurtarıcının onların tüm sıkıntılarını, mağduriyetlerini giderecekleri, dileklerinin gerçekleşmesine yardım edeceği üzerine kuruludur.

KAKAVA DAVETİ

Çeribaşının Kakava tarihi ve yerini ilanıyla Kakava eğlenceleri başlamış olur. Bu tarih bilinmesine rağmen çeribaşının süslenmiş bir Kakava arabasıyla sokak sokak dolaşması ve Kakava’nın başlangıcını ilan etmesi çok özel bir ritüeldir.

MUT BAROLARA

Milleti necibeyi kıptıyanın yevmi mesu’dun mübareki olan 6 Mayıs 934 Sabahı Tuluyi şemsten bir saat on dakika üç mukaddem edasına borçlu oldukları Bayram ayini davetiyesidir.

Akinas nanay panç akinasnanay panç, panç panç but panç inadına pançlambirdos kirolos sospas kirolos harmandan yana minçte kirolos.

Gene sosti astradam. Akibine dündü kobaki.

Marçi ürdüm dim tabukas. Akina kay akina kay.

Bak şu bahar mevsiminin bahtı olan zevk bize.

Halimi muhtasarca arz edersem işte size.

Ne kadar söylesem ancak o da binde birisidir.

Pek te çok söylemek olmaz derler elbet geveze.

Evvela dinle dili aradır sözümü ey gözüm.

Söylesem asla yalanı bil hakikattır sözüm.

Öyle bir gün ki yetiştik Hamdi bi hat eyleriz.

Sahibi gevni mekan etti ihsani bize.

İşte nevruzu Hızır da milletimiz Fahreder.

Kaffe’yi çergeyi neşinin gam-alamı gider.

Çoluk çocukları pür neş’e cemiyet kurup.

Fukara şakirtleriz hamdederiz halimize.

Yevmi mahsus muktezası her çadır ehli bugün.

Bir şu işret bir de kuzu mutlaka kebap eder.

Davul zurna bir takım saz şöyle emsali düğün.

Penbe zümbül raksederler didesin süze süze.

Bir sene çektiğimiz mihnet meşakkat zahmeti.

İşte bugün cümlemiz hatıralarından ref eder.

Gel bu mecliste şevk gör ihtiyar et zahmeti.

Her kızın çalkantısı revnak verir her göze.

Edirne ve Tevabii Umum Çeri Başılığı

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.