“Torunumun ödül alan bir öyküsü:

Patates olmak istemiyordum. Yanlış duymadınız. Ben on yaşında bir kız çocuğuydum ve büyüyünce patates olmak istemiyordum.

Okuduğum kitapta kırmızı kalemle altını çizmiştim. “Eğer çocuktaki hayal gücünün kökünü gerçekten kazıyabilirseniz, o çocuk büyüyünce bir patates olur.” Etrafımdaki büyüklere bakınca korkmuştum. Neredeyse hepsi patatesti.

Sevgili babacığım hayal gücünü ne zaman yitirmişti acaba? İşten döner dönmez koltukta oturan, kocaman bir patates olarak görebilirdiniz onu.

_ Baba, hayal kurmaca oynayalım mı?

_ Hıı , o nasıl oyun öyle? Sınavlarda da hayallerden soracaklar değil mi?

Ah, keşke sorsalar. Öyle çok hayalim var ki… Soru 1. İçinde dondurma olan hayalinizi yazınız. Soru 2. En mavi hayaliniz hangisidir? …

Ertesi gün okula giderken her sabah uğradığım pastaneye girdim. Belki de Pazartesi Pastanesi’nin sahibi İbrahim amca bir patates değildi.

_ İbrahim amca sen hayal kurar mısın?

_ Hayal mi? Bir iş gününün güzel gitmesi, bol para kazanmam sonra eve dönüp dinlenip uyumam. Benim için en güzel hayal budur.

İbrahim amcayı kremalı bir patates gibi gördüm o an. Oysa benim en büyük hayalim bir pastanede unutulmaktı. Pastalarla, şekerlemelerin arasında… Birkaç gün bulunamasam ne iyi olurdu.

Okula doğru ilerledim. Bahçede matematik öğretmenim Ayşen Altıgen vardı. Hemen öğretmenimin yanına yaklaştım:

_ Öğretmenim siz hiç hayal kurar mısınız?

_ Hayal mi? Gerçekler, hayallerden yüzde doksan dokuz daha önemledir benim için. Hayaller ise yüzde bir hatta sıfır nokta dört . Arada kalan miktarı da sen bul bakalım. Ya da yazılıda sorarım.

Demek matematik öğretmenim de bir patatesti. Elli beş kilo altı yüz elli gram ağırlığında hem de.Oysa benim hayalim, bir türlü doldurup boşaltamadığım havuz problemlerinin kaldırılmasıydı. Hem havuz, neden problem olsun ki? Havuz yüzmek için vardır. Şöyle bir yaz gelse de…

Neyse… Hayalci büyükler de mutlaka vardır. Umudumuzu yitirmeyelim. Öğleden sonra annem gelip, beni okuldan aldı. Dişçiye gittik. Diş Hekimi Ender Çabuk çeker belki bir patates değildi. Dişimi çekmek için ağzımı açmayınca, benimle sohbet etmeye başladı .

_ Büyüyünce ne olmak istiyorsun?

_Düş hekimi!

_ Ya demek diş hekimi. Meslektaş mı olacağız?

_ Diş hekimi değil, düş hekimi.

_ Aa ilk kez duydum. Öyle bir meslek var mı ki? Peki ne yapar o meslektekiler?

_ Muayeneye gelen çocuklarla düş kurar, kitap okur ve oyun oynar.

Ağzımı açmamdan yararlanan doktor zıt diye dişimi çekti. Diş hekimi Ender Çabuk çeker de üstünde sivri dişleri olan bir patatesti.

Umudum gittikçe azalıyordu. Annem ağrımın geçmesi için ne yapmak istediğimi sordu. Ben kitapçıdan bir kitap almak istediğimi söyledim. Annem yolumuzun üstündeki kitapçıda durdu.

Kitapçıya girdiğimizde duvarda asılı yazıyı gördüm ve dişimin ağrısı yok olup gitti. İnanamıyordum. Duvarda kocaman “ Patatesler Giremez!” yazıyordu. Güler yüzlü bir bayan yanıma geldi.

_ Ne oldu küçük hanım, yazı çok mu garip geldi?

_ Yok, hiç garip gelmedi. Ben de aslında patates olmayan büyük var mıdır diye düşünüyordum.

_ Harika. Aşağıdaki salonda “ Hayal Gemisiyle Yolculuk” etkinliğimiz var. Katılmak ister misin?

Annemden izin alıp, aşağı salona koştum. Hayal gemisine binip açık denizlere süzüldüm.

Irmak DERTSİZ

Ali Kaya Ortaokulu 5/H

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.