Edirne’de köylülerin  el emeği ürünlerini pazarladığı, kırsalın doğal pazarı olarak bilinen, genellikle organik ürünlerin satıldığı  pazaryeri  yeniden düzenlenmeli.

Bugünkü haliyle yeterli olmayan pazar  panayır görüntüsünden, sıradan pazaryeri   görüntüsüyle  yetinmemek gerekir.

Burada satılan ürünlerin çoğu açık olara satıldığı için  hijyen konusunda  toplumda  endişe uyandırabileceğini belirten pazara alışveriş için gelen  vatandaşlar. “Bu konuda gelişmiş iller özellikle başka ülkelerdeki  bu tür pazarlar daha düzenli,sağlıklı  bir ortamlarda    üreticilerin  ürünlerinin satıldığı yerlerdir. Ürün satışları vitrin içinde ve alıcılara güven verecek ortamda yapılıyor.

Başlangıç olarak bu pazarın açılması, köylülerin buralarda ürünlerini pazarlamaları çok güzel bir girişim. Fakat   bugünkü  pazaryeri  konusunda  bugünkü haliyle  yetinmemeliyiz.

Pazar yeri daha düzenli ve çevresinin de bakımlı çevre kirliliği  bulunmayan  bir alanda  olması gerekir.

Cumartesi pazarının yapıldığı bir alanda  pazarın yapılması ile  doğru değil .  Köylülerimiz  kadınlarının  alın teri göz nuru  olan  ürünlerin satışı için ayrı düzenli  bir yer yapılmalı.

Bu pazarlara yurt içinden olduğu gibi yurt dışından da müşteriler gelip alışveriş yapıyor.

Bunu dikkate alarak pazarın daha temiz ve düzenli bir ortamda yapılması  bu pazara ilgiyi daha da artırır.

Üretici pazarını gerçekleştirenlerin bu haklı  talebimizi dikkate almalarını  istiyoruz.

Edirne’de bayanların satış yaptığı kendi ürünlerini sergilediği bir pazar ortamının daha hijyenik, düzenli  bir ortamda yapılması hem onların kazancını artıracak hem de bu pazarı cazip hale getirecektir”

 Pazardan her hafta alışveriş yapan  bir grup müşterinin pazar konusunda görüşü bu. Takdir yönelicilerin.

BİRLİK OLMADAN DİRLİK DÜZEN OLMUYOR

Edirne halkımızın en önemli sorunu  bölge yararına olan konularda birlik içinde olunamaması.Bunu son örneğini Kapıkule’de faaliyet geçen çadır pazarı konusunda gördük.

Bu girişim Edirne dışında tezgahlanıp kotarılmış, buradaki yetkililer de buna olur demiş  . Bunun üzerine Kapıkule’de çadırlar kurulmuş.

Bu  uygulama  Edirne esnafını  yak saymak oluyor.

 Onun ötesinde,  “alışveriş yapmanız için Edirne’ye gitmenize gerek yok buradan  alacağınızı alıp  yoluna devam et” anlamına geliyor.

Yurt dışında  gelip  Sınır kapısından yurda  girdiğinde  Edirne’yi görme  bu tarihi doku içinde dinlenme  çarşıları gezme Selimiye’nin sihirli insana huzur veren  ortamında  dua etme bunu yapanlara şükretme arzularının  yük edilmesi anlamına gelmiyor mu?

Sen   binlerce kilometrelik uzun yoldan  yurda giriş yapan çok   yorgun düşen insanlara ürünlerini pazarlama yerine bu kişilerin Edirne’ye yönlendirilip gurbetçilerin hem biraz olsun dinlenmeleri  hem de bu tarihi  güzelliklerin yanında huzur bulmaları  daha doğru olmaz mıydı?

Gurbetçilerin  orada  yollarına devamı için de bu daha güvenli bir ortam yaratırdı.

Bu pazarın oluşmasına etkili olan çevreler, Edirne esnaflarının düştüğü bu açmaz karşısında acaba ne düşünüyorlar?

Etkili ve yetkili kurumların yönelircileri, bugüne dek neden seslerini yükseltmedi,

Kapıkulede  Pazarı kurulmasına karşı olduklarını ilan etmediler.

Bu oluşumun en büyük sorumlusu onlardır.

Onların onayı olmadan bir başka ilden gelen bir kuruluş orada pazar yeri açamaz.

Edirne’de tarihi çarşılarımızın dışındaki esnaflarımız bu durum sisleri ilgilendirmiyor mu ?

Tarihi çarşı esnaflarıyla birlikte  bu teşebbüse karşı olduğunuzu duyursanız büyük etkisi olurdu

Bu  tepki ne yazık ki yapılmadı.

Yine oda, borsa  yöneticilerimiz , sendikalarımız tüm meslek kuruluşlarımız  sizleri Edirne turizmine darbe vuracak bu girişim sizlerin ilgi alanınız dışında m?

Yazımın başında da belirttiğim gibi, İlimiz insanlarını yakından ilgilendiren halkın  yararına olacak konularda bölge halkı olarak bir türlü birlik ve beraberlik sağlayamıyor.

Sadece kahve köşelerinde dedikodu ile yetiniyoruz.

O zaman da atı alan Üsküdar’ı geçiyor.

Bu da öyle oldu.

-----------------------------------------------------------------------------

KADINLAR TOPLUMSAL KONULARA  DAHA DUYARLI

Bakıyorum, toplumun geniş kesimini ilgilendiren meselelere yönelik girişimlerde erkeklerden çok kadınların ilgi gösterdiklerine tanık oluyoruz.

KESK’in Saraçlar Caddesinde düzenlediği toplantıda yine kadınlarımızı ön planda olduğunu gördük.

Pankartlar onların ellerindeydi.

Sorunu en çok onlar benimsemiş duyarlılık göstermişti.

Bu durumu kendilerine sorduğumda” ekonomik zorluklardan, hayat pahalılığından  en çok biz kadınlar  zorluk çekiyor.

Evde eşinin ve çocuğunun önüne yemek koyma zorluğu  ile karşı karşıya kalıyor. Çarşı pazarın  pahalılığını onlar hissediyor.

O nedenle  hayat pahalılığına yönelik eylemlerde  biz kadınlar ön saflarda olmak  sesimizi daha çok çıkarmak zorundayız.

Bu sıkıntıların faturası ceremesi  bizlere çıkıyor.

Bugün sesimizi yükseltmezsek ne zaman yükselteceğiz” diyen kadınlar, ülkede kadınların aynı duyarlılık içinde olmaları durumunda bu tür sorunların daha kolay çözüme kavuşacağı önerisinde bulundular.

GEÇTİ BOR’UN PAZARI SÜR EŞEĞİNİ NİĞDE’YE

Bir fırsat kaçırıldıktan sonra ondan sonrakileri değerlendirilmesi için “Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye” deyimi kullanılır. Bu sözlerin hikayesi şöyle:

Bor Niğde iline 13 kilometre uzaklığında olan bir ilçe. Bu ilçe bir zamanlar çevresine pazaryeri ile ün salmış. Bu herkesin önem verdiği Pazar bor ilçesinde Salı günleri kurulurmuş. Ondan bir gün sonra Çarşamba günü ise Niğde”nin pazarına gidilirmiş.

Salı günü pazara gelmek için köyünden çıkan bir köyle bir suyun başında mola verir eşeğini de ağaca bağlar.

Yorgun olduğu için kendisi de ağacın gölgesine uzanır.

Orada uyuyakalır.

Uyandığında epey zaman ilerlemiş güneşin yükseldiğini görür. Hemen eşeğine binerek pazara ulaşmak üzere yola çıkar. Fakat ilçeye varıncaya kadar Bor pazarı biter.

İşlerini bitirip köylerine dönmekte olan köylüler yolda ona rastlayınca  kendisine_Geçti Bor’un pazarı  sür eşeğini Niğde’ye” derler.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.