Bundan yarım asır öncesi, özellikle köy okullarında okuyan öğrenciler bahar ayı geldiğinde okul öğrencileri kırlara çıkıp baharın gelmesini kutlarlardı.

                Bu kutlamalara bazı yerlerde “mart dokuzu“ kutlaması denirdi. 

                O günlerde kırlarda rahatlıkla oynayacakları alana giden öğrenciler bugün unutulmaya yüz tutan yumurta tokuşturması,  yumurtayı kaşığın içine koyarak yürüme ve çuvalların içine girip yürüyüş gibi oyunlar yaparlardı.

                Pikniğe çıkmadan bir gün önce öğrenciler evlerinde yiyeceklerini hazırladı. O zaman şimdiki gibi renkli yumurtalar olmadığı için yumurtalar pişerken suyun içine soğan kabuğu konup renkli olması sağlanırdı.  O mevsimde özellikle ormanlık yerlerde ağaçların altında menekşe ve laleler açardı. Kır gezisi sırasında çiçekler toplanıp annelere sunuldu.

                O dönemlerde kırlarda şimdi olduğu gibi çevre kirliliği yoktu. Dereler turnagözü gibi pırıl pırıldı. İnsanlar gerektiğinde derelerden su dahi içilebiliyordu. O zamanlarda kırlarda her yanda ayazmalar vardı. Şimdi ayazmalardan eser kalmadı: Bakıyoruz,  insanların ve hayvanların su içmesi için yapılan çeşmelerin suları dahi kurumuş durumda.

                Kuraklık doğa dengesinin bozulması en çok ona sebep olan insanlara zarar veriyor.

                Eskiden her tarla başında gölgesine sığınmak için birkaç ağaç bulunurdu.

                Ağaçların gölgesinde yemek yenir dinlenilirdi. Traktörlerin dönmesine zarar veriyor ve ağaç gölgesinde ürün yetişmiyor diye ağaçları katlettik. Şimdi hiç bir tarlanın içinde ve sınarlarında ağaç göremezsiniz.

                Tarla çevresindeki korular da tarlaya dönüştü. Meyilli arazilerde toprak erozyonunun önleyen ormanlar yok olunca yağışlarla verimli topraklar yok oluyor. kendi elimizle dünyanın akıllı geçinen canlıları olarak yaşam alanımızı daraltıyoruz. Çok yazık.

                 FIKRA

                HEY YAVRUM ATA BAK

                Temel ilk kez at yarışına gidiyor,  bu konuda bilgisi olmadığı için , yarışta hiç şansı  olmayan  bir ata  büyük bahis oynuyor.

                Atların yarışı  başlıyor: Temel’in  adı  en geriden koşuyor.

                Öndeki atlara para yatıran kişiler  ayakta bağırıp çağırıp ata destek veriyor.

                Temel’de ise hiç ses yok. nasıl olsun ki, Onun atı en arkada kalmış. Fakat Karadeniz uşağı kolay kolay yenilgiyi kabul eder mi?

                Temel  de ayağa kalkıyor ve başlıyor bağırmaya:

                “ Hey yavrum hey.! Ata bak ata.!

                Atları kattı önüne hepsini kovalıyor”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.