Birkaç gün önce mezunlarla buluşma toplantısı vardı. Biz de katıldık. Uzaklardan yakınlardan; sanırım 50-60 kişi olduk. Hava güzeldi ve bahçede bir araya geldik. O günler yıllar sonra yeniden yaşandı. İstiklal marşı ve öğretmen okulları marşımız bir araya gelinerek okundu. Bol bol fotoğraf çekildi. ETV’den ve Hudut Gazetesinden görevliler geldi. Bir çok görüntü ve mini röportajlar girdi devreye.Ancak eski yıllarda olduğu gibi salonda pragram yapılmadı. Yemek de yenmedi bu kez.

Sonra toplaşıp pilavcıya gidildi. Orada karınlar doyuruldu. Gece eğlenceli bir buluşma ve ertesi sabah toplu kahvaltı ile bu son buluşma sonlandı. Çünkü okulumuz artık “Sosyal bilimler lisesi olmuştu…

Taa İzmirler’den gelip organizeyi yüklenen Mukadder Özcan’a ve dernek görevlilerine, ayrıca katılanlara candan teşekkürler…

Vesileyle daha önceki yıllarda yapılan başka bir buluşmanın yazısı geçti elime. Aradaki farkı görmek bakımından yararlı olur diye o yazımı da ekliyorum. Öğretmen Evi’nin yıkımlı Halide vicdanlarımızı bir kez daha sızlattı…Buluşmamız 18 Mayıs günü oldu…

-----------------------------------------------------------------------

Bilindiği gibi 24 Kasım Öğretmenler Günü…

Ben mesleğe başladığımda böyle bir gün yoktu. Seksenlerden sonra böyle bir gün oluşturuldu. Ve o ayın beri her 24 kasımkutlanır. Böylece öğretmenin önemi ve saygınlığı bir kez daha ane ve ertesi ımsanır. Gerçi öğretmene saygı-sevgi kalıp kalmadığı artık gündeme taşınabilir. Bence en azından azaldı.Eğitimin karmaşık sorunlarına bu da karıştı. Öğretmene şiddet bile zaman zaman gündeme girmeye başladı.Saygı kalmayınca sevginin papucu da dama atıldı en azından..

27 Mayıs darbesi olduğu yılın eylülünde ben de öğretmen olmuştum. Seksen darbesinden on küsür yıl sonra da (1993) emekli oldum. Aradan geçen zamanı siz hesaplayın artık.

Anadolu öğretmen Lisesinden emekli olduğumda meslekte 31.5 yıl çalıştığımı anımsadım.Her şey bir gün gibi geldi, geçti. Tıpkı bir rüya ya da masal gibi…

Ki ömürler de öyle değil mi?

Böyle günlerde her zaman olmasa da davet ederler beni de. Koşullar uygunsa ben de girdim.

Bu yıl çağrılıydım.

Eşimle kalktık gittik.

İnsan böyle zamanlarda ister istemez duygulanıyor.

Çok iyi karşılandık yine. Okul müdürü Yusuf Göksel ve öğretmenler sıcak bir ilgiyle karşıladılar

Önce bir yatılı okul yemeği için yemekhaneye davet edildik. Yıllarca yemek yediğimiz salon bizi sanki ve anımsamış gibi gülerek karşıladı. Tas kebabı, pilav , ayrın ve baklava dilimleri bizi bekliyordu sanki.

  1. emekli olduğumda okulun adı: Öğretmen Lisesiydi. Daha önceleri Öğretmen Okulu. Okulu bitiren öğrenciler öğretmen oluyordu

Şimdiki adı: Edirne Anadolu Öğretmen Lisesi

Okulu gezdim, çalıştığım odalara baktım.Ama ağlamadım. O yıllar gözlerimin önünden kaydı gitti

Öğrenciler yine saygılı ve sevgi doluydular.

Çalıştığımız yıllarda ahşap bir yapı gibiydi. Biraz kırık dökük ve bakımsız.

Şimdi gördüğüm okul o okul değildi sanki. Baştan başa yenilenmiş Teknik araçların dışında tepeden tavana yenilenmiş güzel ve sevimli bir okul olmuştu. Yıllarca aynı okulda çalıştığımız (şimdi müdür) arkadaşımın ve ekinin okulun bu hale dönüşmesinde emeği olduğu yadsınamaz.

Önceleri yalnız kızlar içindi okul, şimdi karma olarak yaşamını sürdürmekte.

1914 yılında açılan okul neredeyse bir asırdır, yaşamış; yaşamakta.

Sonra hep birlikte konferans salonuna çıkıldı. İzlence başladı.Önce, her zaman olduğu gibi saygı duruşu,sonra hep birlikte İstiklal Marşımız okundu.

Günün anlam ve önemini okul müdürü sundu. Şiirler, şarkılar… derken izlence sonlandı.

Öğretmenlik güzel ve saygın bir meslek…

Ancak siyasette ve diğer olumsuzluklardan uzak tutulmalı…

Ben okulumu, bu günkü konumuyla çok beğendim. Çünkü yalınız dış güzeliğiyle değil, iç güzellikleriyle de adını yakışır konumda ve durumda….

Her zaman olduğu gibi yine kentimizin gözbebeği konumunda.

Ne diyeyim: bir an kendimi emekli olmamış sandım.

İzlenceden sonra, çalışırken boş zamanlarımda oturduğum çamın altına gidip yine oturdum.

İşte o zaman anılar daha zengin olarak gelip gitti.Kendimi yine emekli olmamışım, sandım. Ama artık eski rüzgarlar yoktu. İşin içine bir de sonbahar hüznü girince duygu coşkunluğu tavan yaptı, yeniden ve bir başka zenginlikte…

Bizi de yıllar sonra anımsayanlara teşekkürler…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.