Edirne’de    Meslek kuruluşlarımızın genel kurullarının  yaklaştığı şu günlerde  başkanlık için soyunanlara baktığımızda yine erkekler ön planda, sadece onların sesi duyuluyor.

Nerede kaldı erkeklerle kadınların eşitliği; bu her alanda geçerli değil mi?

Bakıyoruz meslek kuruluş ve odalarımızda  yöneticilerin tamamı erkeklerden oluşuyor. Kadınların adını anan yok.

Eğer bu eşitlik paylaşılmak isteniyorsa kadınlarımızı görev yapacağı  her meslek dalında olmalı. Mesela eğitimde kadınlarımız erkekler kadar başarılı, diğer devlet hizmetlerinde yer alan bayanlarımız görevlerini layığı ile yapıyor.

Örneğin bugün gündemde olan lokantacılar oda yönetimi için  kulisler başladı. Aday olanlar arasında yine kadınlarımızın adı geçmiyor. Bu alanda çalışan yüzlerce bayan var, işin mutfağında onlar. Kadınlarımız bu kez de erkeklere “ durun bakalım bu kez oda başkanlığında biz de varız”  desinler.

Buradan kadın derneklerimize sesleniyorum. Bu tür hizmetlerde sizler de devreye girin bu görevleri yapabilecek kadınlarımıza destek veriniz.

 Kadınlarımızın sadece belli alanlarda seslerinizi duyurmak yeterli değil . Her meslek dalında kadınlarımızın gücü olmalı. Gelişmiş ülkelerde durum böyle.

Siyasi partilerimizde de durum bundan farklı değil, göstermelik olarak  kota konuldu diyorlar. Buralara girebilen parlamenterler bakıyoruz yine ikinci planda kalıyor. Anlı şanlı odalarımızın üst yönetimlerinde, sendikalarımızda kaç kadın yönetici var?

Kadınların olmadığı yerde demokrasi olmaz, kadının eli değmeyen bir iş başarılı olmaz diye övünmek yeterli değil. Kadınlarımız erkeklerin bu ucuz vaatlerine kanmamalı  İşlere  kendi güçleri ile sahip olmaya çalışmalı.

                 FARK ETMEZ HASTALIĞIMIZ

     İşi sürüncemede bırakmak gerçekleri kabullenmemek ilgisiz kalınması durumunda başvurulan bir sözcük var bunu ”Fak etmez” diye işi geçiştiririz. Halk geçim sıkıntısı çekiyor yoksulluk diz boyu olmuş insanlar çaresizlikten kıvranıyor. Bu durum karşısında cevap hazır eskiden de geçim sıkıntısı vardı şimdi olmuş fark etmez.

    İnsanlarımızın ne yediği belirsiz beslenme yoluyla ölenlerin sayısı gittikçe artıyor. Hastaneler hastalarla dolup taşıyor. Bunları çoğu kötü beslenmeden kaynaklanıyor. Buna da cevap hazır eskiden insanların ortalama ömrü 50 civarındaydı, şimdi seksene ulaştı. Bu arada insanlar ölüyormuş fark etmez.

 On binlerce öğretmen tayin bekliyor, beklesin fark etmez, işe göre adam yerine adama göre işçi alınıyor yine fark etmez. Yoldan seyreden araçlar trafik kurallarını hiçe sayıyor, Bu nedenle trafik kazalarında azalma yok bu da fark etmez.

 Siyasiler sokak ağzı ile konuşup kötü örnek oluşturuyor. Millet de bundan etkilenip birbiri ile kavgaya başladı o da fark etmez.

  Büyük marketler küçük işletmeleri yok ediyor mahalle dükkânları kapanıyor. Meslek oda temsilcilerinin tepkilerini dikkate alan yok olsun bu da fark etmez.

 Peki,  bu denli olumsuzluklar arasında  biz neyin farkına varacağız bunun sonunda  fark etmez  yerine  fark ediyor diye tavrımızı koyacağız.

   İKİ GÜNÜN HAVASI HERKESE DERS OLMALI

      Edirne’de bir gün önce batıdan rüzgar estiği için pırıl pırıl bir hava vardı. Sisli havalarda Edirne üzerine kaplayan kirli havadan eser yoktu.

         Bir gün sonda rüzgâr kuzeyden esmeye başlayıp rüzgar koridoru  yüksek katlı apartmanla kaplı olduğu için yine Edirne üzerini sis bulutu kapladı. Bunun nedenleri araştırılmalı.

    Bu konuya çözüm getirilmezse daha uzun süre kirli hava solumaya devam ederiz. Sabah saatlerinde Doğal gaz kontrol için bir genç evimize geldi. İlginç bir şey anlattı. Gittiği yerlerde evlerin havalandırılması önerisinde bulunduğunu bir yerde evin penceresini açmayan birini neden açmadığını sorduğunda kendisine şu yanıt verilmiş , “ neden penceremi açayım kardeşim, temiz hava alayım derken karşı apartmanlardan katı yakıt bacasından yükselen kirli hava evimin içine girecek” demiş

     Bu durumda olan yüzlerce binlerce ev var. Siz istediğiniz kadar doğalgaz ile ısınmanın yararlarını anlatın. Bazı kişiler ısrarla katı yakıt kullanırsa Edirne’nin kirle havası devam eder. İnsanlarımız da bu kirli havadan korunmak için sisli ve kirli havanın dağılmasını bekler.

       Bu işe onay verenlerin, dikkate almayanların böyle kirli havada kenti alçak yerlerinde havayı teneffüs etmelerini isterim. Bu havada solunum zorluğu çeken, kalp hastası olanlar ve yaşlılar nasıl sokağa çıksın. İnsanlara bu işkenceyi yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. İmkanları olduğu halde ısrarla katı yakıt kullananlara bir yaptırım yok mudur?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.