2019 Yılını değerlendiren bir Kapalı çarşı esnaf Derneği Başkanı; bu yıl genel olarak ekonomik açıdan sıkıntılı bir yıl geçirdiklerini ve 2019’un esnaflar açısından sıkıntılı bir yıl olduğunu söylemiş.

 Yeni yıla girerken tarihi çarşıların bom boş olduğunu, diğer yıllardaki hareketliliğin olmadığını ifade etmiş.

Ayni Başkana çiftçilerin durumunu sorsanız ayni şikayetleri dile getirir çünkü ayni zamanda çiftçidir.

Türkiyenin birçok şehrinde ekonomik sıkıntılar yaşanırken Yunanistan ve Bulgaristandan gelen Turisler sayesinde bunu hissetmeyen Edirne esnafı bunu söylüyorsa,bunda bir yanlışlık var demektir.

İşte o zaman kusuru kendimizde aramak zorundayız demektir.

Diğer şehirlerdeki esnafların gıpta ile baktığı Edirne esnafı bunu söylüyorsa,ya esnaf olarak komşu ülke vatandaşlarını çekecek mallar getirip uygun fiyat ile satmıyoruz veya istedikleri ilgi ve alakayı gösteremiyoruz demektir.

Kusuru önce kendimizde aramalıyız.

Eşi ve çocukları 29 yıl esnaflık yapmış bir ailenin reisi olarak bunları söylüyorum.

Edirne esnafı şu anda ticari anlamda en ufak bir serzenişin yaşanmaması gereken müşteri potansiyeline sahip.

Allah yardımcısı olsun herkesin de,şükretmekte lazım galiba.

Ağlaşmak ve şikayetçi olmak alışkanlık haline geldi ne yazık ki.

Yaşamımızda hep yukarıdakileri görmeye,aşağımızda olan ve bizden kötü durumda olanları görüp şükretmeyi maalesef bilemiyoruz.

Daha önce de bu konuda köşe yazıları yazmıştım ve insan yaşamında şükretmenin ve memnuniyet ifade etmenin ne kadar güzel bir duygu ve haslet olduğunu vurgulamaya çalışmıştım.

 Ama ne yazık ki;hala bu alışkanlığı terk edemiyoruz bir türlü.

 Hiç kimse durumundan memnun olduğunu ifade eden tek cümle dahi kullanmıyor nedense.

 Şikâyet edecek durumu olmayıp herşeyi  tıkırında olanlar bile.

Dedim ya ağlaşmak ve durumundan hoşnut olmadığını ifade etmek sanki alışkanlık haline geldi toplumda.

Şükürsüz bir toplum olduk vesselam.

"Allaha şükürler olsun" diyene az rastlanıyor nedense.

 Elbette maddi ve manevi açıdan sıkıntı teşkil edecek durumlarda yaşıyoruz.

Hani bir söz vardı ya; “kapısında domuzu eksik” söylemine uygun bir seviyede olan kişiler de bile hamd etme ve şükretme gibi bir alışkanlığı görmek mümkün değil.

Eskiden öylemiydi? Yokluk ve yoksulluğun yaşandığı yıllarda bile insanlar bulunduğu durumundan ve halinden şikâyetçi olmak yerine hakkına razılık gösteren ifadelerle şükrederlerdi ağlaşmak yerine. Şimdi bolluk ve bereket içinde olanlar bile halinden şikâyetçi oluyor.

 Oturduğu evin haricinde 2. ve 3.evi dahi bulunan, kapısında birkaç yılda bir model ve marka değişikliği yapılan arabası olan, tatile nereye gitsem de daha iyi dinlensem hesapları yapanlar bile ekonomik durum ile ilgili bir soru sorsanız, fakir fukaradan daha çok ağlaşıyor..

Eskidendi o üreten ve evinin ihtiyacını karşılayan çiftçi ailesi.

 Köylü ve çiftçi, ıspanağı da, yumurtayı da, soğanı da,patatesi de benim gibi pazardan alıyorsa, köydeki evinin arkasında bomboş duran 2 dönüm bahçeyi hiçbir şey ekmeden bomboş bırakıyor ise biz hazırcı bir toplum olmuşuz demektir.

Hangi çiftçiye mikrofon uzatsanız veya soru sorsanız, en çok verim aldığı anda bile “Allah bereket versin verimimiz çok iyi şükürler olsun” sözcüğünden önce, “mazot pahalı, gübre aldı başını gidiyor, bu şekilde zarar ederiz içinden çıkamayız” serzenişlerini duyarsınız.

Bunları söylerken çiftçilerimizin durumlarının iyi olduğunu söylemiyorum elbette.

Çiftçilerimiz teknolojinin gelişmesi ve modern ekipmanların çıkması ile kısa sürede çiftçiliği bitirebiliyor ama geri kalan boş zamanlarda alternatif ürün yetiştirme alışkanlığı olmadığı için süreci tam anlamı ile değerlendiremiyor.

Seracılık yok denecek kadar az.

Hepsinden önemlisi şükretmek ve yapılan işin gereğini ve hakkını vererek yapmak galiba…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.