Ülke insanımız  kendisini  ve toplumu yakından ilgilendiren bazı konuları ne yazık ki  kısa sürede unutabiliyor.

Bu yapıda unutkan  olan toplumların insanlarına “ Balık hafızalı” denilir.

Ben ülkem insanına bunu hiç yakıştıramam.

Ülkemiz insanlarının çoğu olanları kısa sürede unutmuş olsa da,  insanlarımızın   yaranına olan konular sorunlar yine de nesilden nesle unutulmadan devam ediyor.

-----------------------

15 MAYIS HASAN TAHSİN’İ UNUTMAYALIM     

 15 Mayıs 1919 Yunanlılar İzmir’e çıktı. Bunu içine sindiremeyen, ülkesinin işgaline karşı çıkan gazeteci Hasan Tahsin İzmir’de düşmana ilk kurşunu attı. Bunu unutamayız.

16 Mayıs 1919 Atatürk ve arkadaşları  ülkenin dört bir yanının sömürgeci ülkelerce işgal edildiği bir dönemde  hayatını ortaya koyarak Karadeniz dalgalarına dayanamayacak bir vapurla milli mücadeleyi başlatmak için Samsun’a hareket etti.

19 Mayıs günü Samsun’a varıp Anadolu’da  Kurtuluş ateşini yaktı.

Emperyalist  güçlerinin ülkemizi işgal ettiği günlerde. Yunan güçleri ülkenin batı bölgelerini işgal ettiği zamanda dahi  Atatürk ve arkadaşları 23 Nisan 1920’de  Türkiye Büyük Millet Meclisini  kuruyor.

Kurtuluş savaşı ile ilgili kararlar oranın onayından geçiyor .

Düşman Ankara’ya yaklaşıyor, Polatlı’ya kadar geliyor, top sesleri Başkent’ten  duyuluyor, bu arada TBMM çalışmaları devam ediyor.

Bu, Atamızın kurtuluş savaşı destanı olan Nutkunda  da belirttiği gibi savaş zamanında dahi tüm kararlar  meclis onayı ile alınıyor.

Bunu unutmayalım.

------------------------------

İMPARATORLUKTAN CUMHURİYET’E GEÇMEK KOLAY OLMADI

6 asırlık imparatorluk idaresinde kalan insanlara yepyeni bir idarenin benimsetilmesi, Cumhuriyetin kabulü sırasında Atatürk ve dava arkadaşlarının ne zorluklarla karşılaştığını, bu idareye karşı olanların ülkenin dört bir yanında isyanlar çıkardığını unutmayalım.

İkinci Dünya Savaşı sırasında dünyada on milyonlarca insan savaş kurbanı oldu.

İstiklal Savaşı acılarını yaşayan, ülkeyi idare edan kadro,  yeni Cumhuriyeti  zorluklara sokmayı da göze alıp  ülkemizi   bu savaşa girmesini önledi. Bunu da hiç unutmayalım.

Bu dönemi farklı yorumlamak isteyen kadrolar, o yıllarda dünyada savaşa katılan ülkelerin ne duruma geldiğini unutmamalı.

Yine, ülkemizin tek partiden çok parti döneme geçişinde  sıkıntılar yaşandı. Bu geçişin sağlıklı olduğunu söyleyemeyiz.

-----------------------

BU ANAYASA BİZE BOL GELDİ DEDİLER  

1960’lı yıllarda hazırlanan çağdaş demokratik anayasaya o zaman   ülke yönetimini alan çevreler bu yasaların ülke insanımıza bol geldiğini  daraltılması gerektiğini söylediler.

Daha sonraki yıllarda  bu yasaların  ne hale geldiği ortada.

1970’li yıllarda ve sonrası ülkemiz iç ve dış mihrakların çabaları ile 12 Eylül askeri darbesine sürüklendi.

Bu ortamı yaratmak  isteyenler ülkemizde binlerce gencin ölümüne neden  olan olaylara çanak tuttular.

Özellikle o karanlık günleri hiç unutmayalım.

Daha sonra 1960’lı yallarda hazırlanan Anayasadan halkın yararına özgürlüğü kapsayan tüm maddeleri yok edildi.

Bu arada ülkemizi içten yıkmak isteyenler bu sisli ortamdan yararlanarak iyice palazlandılar.

Gittikçe güçlenerek ülkede iç karışıklık yaratıp devletimizin önemli kurumlarını hedef aldılar.

O dönemleri de hafızamızdan silmeyelim.

-------------------

BİZİ KAOS ORTAMINA İTMEK İSTEDİLER

Daha sonra emperyalist güçler Orta Doğu ülkelerinde iç savaş  ortamı için ayrı bir oyun tezgahladılar birçok İslam ülke halkı kardeş kavgası yaşadı. Ülkelerin   sınırları değişti.

Bu kaosun bugün faturasını biz de ödüyoruz.

Ülkemizde gerçek rakamlara göre beş milyon mülteci var.

Devletimiz kendi imkânlarından kısıtlama yaparak bu insanların yaşamasını sağlıyor.

Bu kaos ortamının yaratılmasının arkasında kimler vardır onu da hafızamızı tazeleyip unutmayalım.

Günümüzde  de bölgemizde meydana gelen darbelerin yurdumuzdaki artçı sarsıntılarını yaşıyoruz.

Bölgenin tek demokrasi ile idare edilen ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti sömürge ülkelerinin en büyük hedefi durumunda.

Daha önceleri böyleydi , şimdi de böyle.

Bunu hiç ama hiç unutmayalım.

Kurtuluş Savaşımızda Çoban Ateşlerinin yakılmaya başlandığı bu günlerin yıldönümünde ülkemiz insanları arasına sokulmak istenen nifak tohumlarına itibar etmeyelim.

Birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermeyelim.

Ülke içi sorunlarla boğuşan halkı cepheleştirilen  ülkelerin ne durumda olduğunu çevremizdeki ülkelere baktığımızda görüyoruz.

Bu mübarek günde Allah’ın  bizi bu iç kargaşa ortamında uzak tutmasını diliyor ve  yöneticilerimizin de  çevremizde olanları dikkate alarak aklı selim  sahibi olmalarını  diliyorum.

ÇİFTÇİLER GÜNÜ KUTLAMALARI DAHA GÖRKEMLİ OLMALI

Her yıl 14 Mayısta Çitçiler günü kutlanıyor. Edirne’mizde de bu günde kutlamalar yapılıyor. Bazı çiftçilerin ve bürokratların katılımı ile Atatürk Anıtına çelenk konuluyor. Çiftçilerin sorunlarını kapsayan konuşmalar yapılıyor. Bu yıl da öyle oldu.

Günümüzde tarımın sorunları tüm sorunların önünde yer alıyor.

Ülkemizde izlenen yanlış tarım politikasıyla  tarımda kendi kendine yeterli olan ülkemiz  hemen hemen tüm ürünlerini ithal eder duruma geldi.

Bu konuda çiftçi kuruluşlarımızın  yeterli oranda seslerini duyurduklarını iddia edemeyiz.

Böyle  belli günlerde atılan nutuklarla bu sorun çözümlenmez.

Avrupa ülkelerine baktığımızda  çiftçileri tamamı  kendileri ile ilgili soranlarda toplu olarak tepki gösterip seslerini duyurduklarına tanık oluyoruz.

Böyle kutlama günleri çiftçilerimiz için fırsata dönüşmeli.  Çiftçiler günü  daha geniş katılımla kutlanmalı, Bu günde bölgemiz çiftçilerini yakından ilgilendiren konular masaya yatırılmalı, paneller yapılmalı.

Ne yazı ki bu yılda tören daha önceki yıllarda olduğu gibi klasik törenle kutlandı.

Çitçilerin seslerini daha gür, yüksek sesle  duyurmalı . çiftçilerimizin durumları ortada.

Üreticilerimiz kendi sorunlarına sahip çıkmadığı,  tepkilerini yasal sınırlar içinde  dile getirmedikleri sürede bu sorunlar artarak devam edecektir.

Bölgemizin en büyük gelirinin tarımdan elde edildiğini unutmayalım: Onun  için bu sorunu  tüm halkımız sahiplenmeli. Bu konuda oluşacak kayıptan sadece çiftçiler değil tüm halkımız zarar görecek.

FIKRA

HERKES UYURKEN ÇALARIM

Babası doğum günü hediyesi almak için oğlunu oyuncakçı dükkanına götürdü. Çocuk bütün oyuncakları inceledi ve sonunda bir trampeti beğendi.

Babası oğlunun bu tercihi karşısında biraz şaşırdı ve:

“ Bu kadar oyuncağın içinde neden trampeti seçtin? Onun sesi çok çıkar böylece evde  herkesi rahatsız edersin” dedi

 Çocuk:

 “ Sen hiç merak etme baba ben kimseyi rahatsız etmem herkes yatıp uyuduktan sonra trampetimi çalarım”  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.