Yunan güvenlik kuvvetleri sınırdan geçmek isteyen göçmenlerin üzerine çoluk çocuk ayrımı yapmadan göz yaşartıcı gaz sıkıyormuş. medeni dünyanın haline bak.
Yunanlıların bu tavırları insanlık dışı hareketleri tüm dünyaca nefretle karşılanıyor.
Dünyanın her yöresinde . ülkemizde de biber gazı çeşitli karışımlarla halk hareketlerinde toplantılarda etkinlikleri engellemek için vazgeçilmez hale geldi.
Sadece geri kalmış ülkelerde değil. çağdaş olduklarını öne süren Avrupa ülkelerinde de göz yaşartıcı bombaların kullanıldığını görüyoruz.
Komşumuz Yunanlılar da bunlardan esinlenmiş olacaklar ki, vatan topraklarından koparak sığınacak bir ülke arayan gariban insanları gazla geri püskürtmek istiyor.
Demek ki çareyi onda buluyorlar.
Komşunun bazı güvenlik ekipleri onunla da yetinmeyip göçmenler üzerine kurşun yağdırıyor.
Sınırı geçerken yunan kurşunu ile yaşamını yitirenlerin olduğu söyleniyor. Çok sayıda yaralanan da var
Televizyonlardaki görüntülerde izliyoruz.Ege denizinden botla Yunan adalarına geçmek isteyenlerin üzerine yunanlılar gemileriyle dalga yaptırarak insanların o dalgadan ölmelerini istiyor.
Bununla da yetinmeyip botu delmeye yelteniyor, uyarı ateşi atıyorlar.
En eski medeni ülkenin mirasçısı olduğunu savunan komşumuzda demek ki insanlık medeniyet bu duruma düştü. “Gün olur devran döner” derler. Gariban insanlara bu eziyeti yapanlar bir gün aynı duruma düştüğünü varsayalım. Bugünün kibirli toplumları , geri kalmış insanları hakir gören aşağılayan şımarık Avrupa halkının bir gün bu insanların gazabına uğramayacağını kim garanti eder.
Tarihimizde bunun çeşitli örnekleri var.Yunanlılar 2. Dünya savaşında Alman işgali sonucu düştüğü durumu unutmasınlar
---------------------
BU ÖNEMLİ GÜNLERDE ÇOK DİKKATLİ OLMALIYIZ
Bu günlerde bizlere önemli görevler düşüyor. Onun için yazımın başında” Aman gaza gelmeyelim” uyarısı yaptım. Bu gaz Yunanlıların göçmenler üzerine kullandığı gaz değil. Böyle günler çok önemlidir.” Kurt sisli havayı sever “ diye bir özdeyiş vardır.
Bazı kötü amaçlı kişiler bu insanların yaşam mücadelesinden yararlanıp , bunu kendi amaçları için kullanmak bundan yararlanmak isteyebilirler. Bu masum girişimi istismar ederler.
Dünya ülkelerinin dikkatini çekecek, ülkemiz aleyhinde girişimde bulunanlar olabilir. Çünkü gelen kişilerin kimlikleri konusunda somut bilgi sahibi değiliz.
Dostlar arasına düşmanların da sızabileceğini ı göz ardı edemeyiz. Böyle istenmeyen durumlar Edirne sınarları içinde olduğu için sonunda faturası bize havale edilebilir.Yazdım tekrar hatırlatıyorum.Edirne gözde bir il .Bu ili sevenleri olduğu gibi sevmeyenler, güzelliği zedelemek isteyenlerin de olabileceğini dikkate almalıyız.
Nasıl ki burada yapılan iyi hizmetler, göçmenlere halkımızın saygısı, yardımseverliği takdirle karşılandığı gibi birinin bu güzellikleri sabote etmek istemesi bu güzelliklerin üzerine tuz biber eker.
O zaman ayıkla pirincin taşını. Bu konuda türetilen yalan yanlış haberlerle Edirne karalanmak istenir. Bu konuda pusuda bekleyenleri olduğunu hiçbir zaman unutmayalım.
Edirne bu sınavı başarı ile geçerse.tüm dünyada örnek çağdaş bir kent olduğunu kanıtlayacak.
Buradan bir kez daha tekrar ediyorum.Göçmenlerin haberleri, bu konuda fısıltı, doğruluğu kanıtlanmayan söylentiler konusunda kimsenin gazına gelmeyelim, duygusal hareket etmeyelim.
Bazı bölgelerde olduğu gibi” Bunların burada ne işi var, gidip memleketlerini kurtarsınlar” gibi sözlerle ortalığı bulandırmayalım.
Bu yaklaşım bölgemize olduğu gibi ülkemizi de zor durumda bırakır.
Haklı olduğumuz bir davada haksız duruma düşebiliriz.
Bu alanda kışkırtıcılık yapanlara emniyet ekiplerimizin tüm halkımızın duyarlı davranacağı kuşkusuz. İnşallah bu badireyi kazasız belasız atlatırız.
----------------------
BU KONU ÇOK ÖNEMLİ
Edirne Ziraat Odası Başkanımız Hüseyin Arabacı, bu aylarda Edirne’nin gerekli yağışı almadığına dikkat çekerek. çeltik ekimi sezonuna kadar beklenen yağışın gelmemesi durumunda çeltik ekiminin zora gireceği uyarısında bulunmuş.
Bu uyarı dikkate alınmalı.Bölgemizde olduğu gibi Balkan ülkelerinde de yeterli yağış olmadığı için nehirlerin su miktarı, debileri adeta yaz aylarını andırıyor.
Ben bugüne kadar kış aylarında Meriç ve Tunca nehrindeki su seviyesinin bu kadar düştüğünü hatırlamıyorum.
Eğer önümüzdeki günlerde de yağmur yağmaması durumunda bunun en çok zararını çeltikçiler görecek. Çeltik su ile gelişen bir ürün . Bu konuda nehirlerde yeterli su olmayınca çeltik ekimi mümkün değil. Bölgemiz için en önemli gelir kaynağı olan çeltik ile ülke ihtiyacının yarıya yakın bölümünün karşılanıyor Ekim alanlarının azalmasıyla , ülkemiz de bu imkandan mahrum kalacak.
Bu zor ve dar günlerimizde pirinç ihtiyacı için başka ülkelere, döviz ödemek zorunda kalacağız.
İlgili kurumlar bu konuda ne gibi önlemler alacak . Bu sorun için çözüm aranmalı.
Bu arada ilimiz sınırları içinde yapımı gündeme gelip yapılamayan baraj ve göletlerin yapımı içi de girişimde bulunulmalı..Yoksa bölgemiz günden güne çoraklaşabilir.
Bu da bölgeden göçün artması anlamına gelir.