Yazalım çünkü yıllardır siyaset yaptığını zannettiği halde hala siyasetin S sinden anlamayan ve olumlu bir uygulamasına tanık olunamayan insanlar dolu çevremizde.
Aslında içeriğinde bu yazacaklarımdan oluşan pek çok yazıyı kaleme almışımdır zaman zaman ama fazla mal göz çıkarmayacağı için bir kez daha siyasetle uğraşanlara hatırlatmak iyi olacak galiba.
Bu günlerde sıkça dile getirilen erken seçim söylemleri ne kadar hayata geçer ne kadar havada kalan siyasi beklenti olur bilemem ama bu güne kadar ne zaman muhalefet erken seçim istese bu istek gerçekleşmez.
Şu anda bu ve diğer konularda verilecek karar İktidar Partisi ile seçim ittifakı yaptığı parti liderlerinin vereceği karara bağlıdır.
Siyasette şuda bir gerçek ki;her zaman seçim olacakmış gibi çalışıp hazırlıklı olmakta yarar vardır.
O nedenle siyaset ile ilgili bazı görüşleri tavsiye niteliğinde paylaşmak istedim bu günkü yazımda.
Siyaset; İnsanların gönlüne girmesini biliyorsanız çok zor değil aslında.
Ama insanların gönlüne girmekte o kadar kolay değil.
Seçmen; hastasına,ustasına,öğrencisine,askerine,düğününe,cenazesine dört gözle sizi bekler.
İnsanlık ta dostlukta bu değil mi zaten?
Çalmadığın kapı,girmediğin mahalle,kahve,işyeri bırakmazsan tabii ki.
Bakışında,gülüşünde,konuşma ve hitabında en ufak bir riya ve yalan olmadığı takdirde elbette.
Küçük dağları ben yarattım edası ile insanlara tepeden bakmadan ve herkese candan davranırsan siyasetin zor olmadığını anlarsın zaten.
İnsanın hastalığında yanımda olmayacaksın,bir telefon dahi etme gereğini duymayacaksın,ölüm acısı yaşamış ailenin yanımda olmayacaksın veya bir telefon edip bir çelenk göndererek dahi gönlüme su serpme erdemliliğini göstermeyeceksin,insanların en sevdiği varlıkları olan evlatlarının ve torunlarının düğün ve derneğinde bulunmayacaksın veya bir çiçek göndermeyecek,bir telefonla tebrik etmeyeceksin ve sonra bir siyasetçi olarak o insanlara gidip oy ve destek isteyeceksin.
"Yok öyle yağma" derler insana.
Aslında hangi söz ve cümleleri hak ettiğin şimdi burada söylenmez tabii ki ama işte o zaman söylenmesi gerekeni duyarsın veya hissedersin.
Çünkü o vatandaş sesli olmasa da içinden şu soruyu sorar.
"Sen dost musun düşman mısın?"
Herhangi bir vatandaşı bu davranışa muhatap edeceksin,elbette sana siyasetin zor zanaat olduğunu hissettirecek ilgisizliği ve sıkıntıyı yaşattıracaktır.
Bunu yapmakla zaten yerden göğe kadar haklı olan vatandaş sana nasıl bakar ve umduğunu yani oyunu nasıl verir.
İşte gönül alma işi budur ve bunu yapabilen insan siyasette başarılı olur.
Siyaset her zaman para değildir çünkü.
Siyaset önce gönül alma işidir.
Bazen hatta çoğu kez manevi haz,maddiyatın verdiği mutluluktan kat ve kat fazladır.
Sen bu insana milyarlar versen onun o anki maneviyatını düzeltmeye yetmez.
Onun gönlünü almaya yeterli olmaz.
İşte bunu yapanlar siyasette başarılı oluyorlar.
Yapmayanlar için de "Siyaset zor zanaat" oluyor o zaman işte.
Tavsiye niteliği de taşıyan bu yazımdan siyasilerin çıkaracağı dersler var tabii ki ama ne kadar kafa yorarlar onu bilemem.
Ama zaman su gibi akıp geçiyor ve dolu dolu iki yıl sonra kapı çalmaya başlanacak sanırım.
Zaman erken değil ona göre....
