Ben, Edirne’de yaşayan gönlü Vize’de olan bir garip yolcuyum. Yolcu dediğime bakmayın, yolda falan değilim. Evimden sesleniyorum. Ve zaman zaman bir şarkı tutturuyorum: “Şu dağlar ulu dağlar, etekleri mor bağlar…”

Dağlar dediğim, Istırancalar…

Trakya’nın kuzeyi ve rüzgarı eksik olmayan bir ilçenin ürünüyüm. Çocukluğum ve gençliğim bu ilçede geçti. Çömlek Tepe’nin eteklerinde, yani babamın iki katlı ahşap evinde…

Yıllar sonra o bölgede bir anfi-tiyatronun varlığı ortaya çıkarıldı. Ve o bölge şimdilerde sit alanı. Bildiğim kadarıyla çalışmalar yeniden başlatılacakmış. Bir an önce başlatılmalı bence. Bir turizm olayı için orası ve diğer bulgular önemli olmalı.

Hele Trakya’ın uluslar arası literatürde ilk “sakin kent” oluşunun önemi de ön plana alınmalı.

Kale ve sur kalıntılarının bulunduğu Hisar tepe ve kale Mahallesinin evleri bakıma alınmış, ve güzel görüntülere kavuşmuş olması da görülmeye değer, doğrusu.

Vize’nin hangi taşını kaldırsan tarih çıkar. Ancak ben oralara girmeyeceğim. Çünkü uzun uzun çalışmak gerek. Ancak Anfi-tiyatroda bulunun değerlerin Kırklareli Müzesine taşınması en azından hoş değil. Bunlar ilçede de (yani Vize’de de sergileneblirdi.) Böylece Vize’de bir müzeye kavuşabilirdi.

Kırık dökük bulguların da yeniden düzenlenmesi de takdire değer. Küçük Ayasofya kilisesi yenilenmiş; iyi de olmuş yapıtın yüzü gözü açılmış Bir süre cami olarak kullanılan yapıtın, Ayasofya’ın bir minyatürü olduğu da kanıtlandı böylece.

Çocukluğumuzda Hisar Tepe keldi. Yani hiç ağaç yoktu. Şimdilerde “Çamlık” oldu. Ekilen çamlar bu kuru tepeyi yemyeşil yapmış. Kim öncülüğünü yaptıysa ve emeği geçenleri kutluyorum.

Dupnisa Mağarası’ın görülmeye değer olduğunu söyleniyor. “Cehennem Şelaleleri” de öyle. Bu ikisi kuzey ormanlarında saklıydı. Son zamanlarda ortaya çıkarıldı. İğneada’nın oralarda ve turistik.

İlçe genişliyor da… Ancak ovaya ve bağlık alanlara doğru. Bence iyi bir genişleme değil. Ekime uygun alanların imara açılması hoş değil.

Eski kaynaklarda Vize’den sanatçı çıkmaz yazıyordu. Oysa neler varmış da kimsenin haberi yokmuş. Neler neler çıktı son zamanlarda. Tek örnek veriyorum. Prof Suat Vural… Yazar ve şair. Ve vizeli olmakla övünen bir yazar.

Bunlara sahip çıkıldığını söylemekse oldukça zor…

Şu Istıranca’lar ve Yıldız Dağları var ya, bölgenin en güzel bahçesi ve barınağı gibi, kıymetini bilene

Ancak, ve ne yazık ki, taş ocaklarının bölgede yaygınlaşması ve saçı başı yolunmuş görüntüler, bünyesinde açılmış yaralar gibi görüntüler, insanın canını sıkıyor. Kireç ve çimento fabrikaları, o bölgeyi çirkinleştirmiş.

Kıyıköy, İğneada bölgenin yazlığı sayılır.

Bu ormanların b ir çok yerinde su kaynakları ve alabalık tesisleri görülmeye değer. Bu bölgeye Santrallerin yapılması düşüncesi bile beni ürkütüyor. Dünyada üç tane olan su basar ormanlarının biri İğneada’da… Yazık değil mi? Doğayla barışık olmak gerekmiyor mu? Cancazım!..

Bir garip yolcudan masallar dinlediniz!..

YAMACIMIZ

Hurdalığıma bir çiçek düşürmüş doğa

Kim söyledi tahta attan düştüğümü

Çanakkale’nin mevsim sonu bekleyişine

Zeus’muydu en çok bir bilen

Sarıçay’ın akışına vurunca hüzünlü gölgem

Son ürpertinin son çeyreği zaman

Çarşı ekmeği özlemim şarkılanınca çocuk

Dışım Truva atı içim tarihi gölgen

Ya yamacımız küçük ya yırtığımız büyüktü

Aşk çıkmazında flütünü küstüren ten

N.T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.