“BAHÇELİ CEPHEYİ YANLIŞ BELİRLEMİŞ!”

Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli'nin dün akşam sert sözlerle yaptığı ‘Türk Tabipler Birliği kapatılsın’ çağrısına, Türk Tabipler Birliği Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun’dan cevap geldi. Prof. Dr. Altun konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Buradan Bahçeli’ye bu şekilde bir mesaj gönderiyorum; Cepheyi yanlış belirlemiş durumda. Burada savaşılacak olanlar sağlık çalışanları değil.” ifadelerini kullandı.

“BAHÇELİ CEPHEYİ YANLIŞ BELİRLEMİŞ!”

Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli'nin dün akşam sert sözlerle yaptığı ‘Türk Tabipler Birliği kapatılsın’ çağrısına, Türk Tabipler Birliği Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun’dan cevap geldi. Prof. Dr. Altun konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Buradan Bahçeli’ye bu şekilde bir mesaj gönderiyorum; Cepheyi yanlış belirlemiş durumda. Burada savaşılacak olanlar sağlık çalışanları değil.” ifadelerini kullandı.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
18 Eylül 2020 Cuma 10:01
“BAHÇELİ CEPHEYİ YANLIŞ BELİRLEMİŞ!”

Türk Tabipler Birliği Edirne Tabip Odası tarafından dün Tıp Fakültesi önünde Covid-19 nedeniyle kaybedilen sağlık çalışanları ve hekimler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşu sonrasında basın açıklaması yapan Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun, Covid-19 salgının sürecinin yönetiliş biçimini yetersiz ve kaygı verici bulduklarını söyledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘Türk Tabipler Birliği’ kapatılmalıdır çağrısı hakkında da konuşan Prof. Dr. Altun, “Cepheyi yanlış belirlemiş durumda. Burada savaşılacak olanlar sağlık çalışanları değil.” dedi.

Türk Tabipleri Birliği Edirne Tabip Odası adına Prof. Dr. Gürcan Altun tarafından yapılan basın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:
“COVİD-19 SALGIN SÜRECİNİN YÖNETİLİŞ BİÇİMİNİ YETERSİZ VE KAYGI VERİCİ BULUYORUZ”
“Covid-19 salgınının başlangıcından beri resmi rakamlara göre 7 bin 249 yurttaşımızı kaybettik, kaybettiklerimizin 92’si sağlık çalışanıydı. Haziran ayında uygulamaya konulan ‘yeniden normalleşme’ politikasının ortaya çıkan vahim sonuçlarını görünür kılmak ve Covid-19 ile mücadelenin en ön safındaki hekim ve sağlık çalışanlarının durumunu yansıtmak ve yetkili konumdakilere sorumluluklarını hatırlatmak üzere burada toplandık. Suçu vatandaşa, yükü hekimlere ve sağlık çalışanlarına yıkanlara tarihsel sorumluluklarını yılmadan her gün hatırlatmaya devam edeceğiz! Sadece hekimler ve sağlık çalışanları değil, babalarımız, annelerimiz, kardeşlerimiz ölüyor. Daha çok olduğunu bildiğimiz ama resmi olarak açıklanan rakamlarla dahi her gün 50 yurttaşımız, önlenebilir bir hastalık olan Covid-19’dan hayatını kaybediyor. Covid-19 Salgın sürecinin bilimsel yöntem, şeffaf veri ve ilgili tüm kesimlerin katılımı ile etkin ve koordineli bir anlayışla yönetilmesini istiyoruz. Covid-19 salgın sürecinin bugüne kadar ki yönetiliş biçimini yetersiz ve kaygı verici buluyoruz. Ülkeyi yönetenler ve kurumlardan salgın tedbirleri, salgın bütçesi, salgın koordinasyonu, salgın planlaması konusunda acil, kapsayıcı ve inandırıcı program açıklamalarını bekliyoruz. Buradan yetkililere sesleniyoruz; Yönetemiyorsunuz, Tükeniyoruz.”

“HİÇBİR SALGIN, VATANDAŞLARIN BİREYSEL ÇABALARIYLA ÖNLENEMEZ”
“Ülkenin en önemli ve gerçek gündeminin Covid-19 salgını olduğunun kabul edilmesini ve ülkeyi yönetenler başta olmak üzere tüm kişi ve kurumların bu gerçekliğe uygun tutum almasını istiyoruz. TBMM’nin açılmasını beklemeden bütün partilerin Covid-19 salgını konusunda işbirliği ve koordinasyon sağlamak üzere bir araya gelmeleri için çağrı yapıyoruz. TTB olarak uzmanlık dernekleri ile birlikte Covid izleme heyetimizin birikimini ve önerilerimizi paylaşabileceğimiz bir zeminin oluşmasını,  ülkeyi yöneten hükümetin bu konuda çağrıcı olmasını istiyoruz. Sağlık Bakanlığı’nı başta TTB olmak üzere bütün sağlık meslek odaları, sağlık sendika ve dernekleri ile birlikte ‘COVID-19 işbirliği ve ortak çalışma meclisi’ oluşturmasını talep ediyoruz. Hiçbir salgın, vatandaşların bireysel çabalarıyla önlenemez. Bireysel tedbirler merkezi ve kapsamlı bir irade ve güven verici kararlarla birlikte uygulandığında anlamlı olur. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı il Hıfzıssıhha kurullarını işlevli kılmalı, başta Belediyeler ve kent konseyleri olmak üzere işçi-memur sendikaları, hemşeri – köy derneklerinden, kültür sanat dernek ve vakıflarına kadar bütün demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarını sürece katmalıdır.”

“MESLEK HASTALIĞI TANIMINI KABUL EDECEK TUTUM İSTİYORUZ”
“Hekimler ve bütün sağlık çalışanlarının ölüm-kalım savaşına dönüşen Covid-19 mücadelesinde yalnız bırakılmayacaklarını, korunacaklarını, bu insanüstü çabaların farkında olunduğunu gösterecek; maddi ve manevi olarak destekleyecek, hastalanan ve vefat eden arkadaşlarımızın ‘meslek hastalığı’ tanımını kabul edecek Sağlık Bakanlığı ve hükümet tutumu istiyoruz. Yıllardır dillendirdiğimiz ve ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ ile cisimleşen; sağlıkta özelleştirme-performans sistemi ve kamu özel idaresi odaklı milyarlık kiralara neden olan “şehir hastaneleri”nin Covid-19 salgını ile insanı değil sermayeyi ve karı öncelediği görülmüş oldu. Sağlıkta dönüşüm programı yarattığı tüm sonuçları ile birlikte iptal edilmeli, salgın biliminin öngördüğü üzere kamusal bir sağlık programı hayata geçirilmelidir.  “Koruyucu hekimlik –sağlık” hizmetlerinin öncelenmesi geçmişte kalmış bir nostalji değil, bugünün ve geleceğin sağlık perspektifidir. İlk adım olarak birinci basamak sağlık hizmetlerinin kamusal bir perspektifle yeniden düzenlenmesini, Aile Sağlığı Merkezleri’nin varlığı ve çalışanları ile birlikte kamu sağlık merkezi olarak tanımlanmasını ve acil olarak tüm ASM binalarının kamu eli ile temini ve onarımı ile ek sağlık personel ataması yapılmasını istiyoruz.”

“HERKESİN TEDİRGİN OLDUĞU BİR SÜREÇTE HERHANGİ BİR BAŞARIDAN SÖZ EDİLEMEZ”
“Salgının yaygınlaştığı ve uzun süreceğinin yadsınamaz hale geldiği bir dönemde hekimler ve sağlık çalışanlarının çalışma sürelerinin 6 saate indirilmesini, dinlenme yer ve zamanlarının pandemi göz önünde bulundurularak yapılandırılmasını ve yeterli sayıda kişisel koruyucu ekipman sağlanmasını, bu hususta hiçbir aksama yaşanmamasının sağlanmasını istiyoruz. Çalışma yaşamı, ulaşım, eğitim başta olmak üzere toplu bulunma ortamlarına yönelik insan yaşamını önceleyen, insan emeğinin değerini koruyan yasal ve idari düzenlemelerin hak kaybı yaratmadan ve en dezavantajlı, yoksul kesimleri - emekçileri gözeterek ivedilikle yapılmasını bekliyoruz. Bu adımları atmayanların, COVID-19 salgını ile mücadeleyi gerçekler üzerinden, olağandışı durum tanımıyla ve bir seferberlik ruhuyla karşılamayanların;  suçu vatandaşa, yükü hekimlere ve sağlık çalışanlarına yıkanların tarihsel sorumluluğunu her gün ama her gün hatırlatacağımızı buradan ilan ediyoruz. COVID-19 salgını mücadelesinde başarı; akıl ve bilim esas alınarak, gerçekleri konuşarak, filyasyon ve test süreçlerini çok iyi yöneterek, tedavi ortamını iyileştirip, sağlık çalışanlarını motive ederek sağlanır. Salgının yaygınlaştığı, 8 günde 8 hekimin hayatını kaybettiği, herkesin kendisi ve bütün yakınları için sürekli tedirgin olduğu bir süreçte herhangi bir başarıdan söz edilemez.”

“SAVAŞILACAK OLAN SAĞLIK ÇALIŞANLARI DEĞİLDİR”
Açıklama sonrası basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Prof. Dr. Gürcan Altun, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Türk Tabipler Birliği kapatılmalıdır.” açıklaması hakkında konuşarak, “Şu anda biliyorsunuz ki Meclis tatilde. Ona rağmen siyasi parti liderlerine çağrıda bulunduk. Dedik ki bir an evvel bir araya gelin. Ülkenin en büyük sorunu şu anda Covid-19. Bunun önlenmesi konusunda bir işbirliği içerisinde olun. Oysaki burada karşımızda savaşacağımız Covid-19’dur. Burada savaşılacak olanlar sağlık çalışanları değillerdir. Buradan Bahçeli’ye bu şekilde bir mesaj gönderiyorum; Cepheyi yanlış belirlemiş durumda.” dedi.

“YATAK SAYILARININ DOLULUK ORANLARI ENDİŞE VERİYOR”
Edirne’de yerele ilişkin veri almakta zorlandıklarını da aktaran Prof. Dr. Altun, “Edirne’de yerele ilişkin veri almakta zorlanıyoruz. O yüzden net bir şey söyleyemeyeceğim. Ama genel anlamda yoğun bakımda herhangi bir yatak sorunu olmadığını şu an için söyleyebilirim. Ülke geneline bakıldığında yoğun bakımlardaki doluluk oranı yüzde 66’larda. Bakanın önceki günkü açıklamalarında da vardı. Yine yatak açısından, yatan hasta sayısı açısından bakıldığında yatak doluluk oranı yüzde 56’larda. Kaldı ki bu süreçte bilindiği üzere hastaların ciddi solunum sıkıntısı, nefes darlığı veya ağızdan beslenememe gibi bir sorun olmadığı takdirde hepsi evde tedavi ediliyor. Buna rağmen var olan yatak sayılarının doluluk oranları açıkçası endişe veriyor. Test sonucu pozitif olanlara tedavi uygulanıyor. Onun haricinde tedavi uygulanan yok. En büyük sıkıntı izolasyon evde yapılamaz. Ya sağlık kurumlarında ya da sürecin başında örneğin Edirne’de olduğu gibi KYK yurtlarına götürülmüştü. Şu anda en son aldığımız haberlere göre KYK yurtlarında 46 kişi var. Bunlar test sonucu pozitif olup kolluk kuvvetlerince dışarıda yakalanan, tespit edilen insanlar.” ifadelerini kullandı.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.