Bulgaristan'da, 1984 yılındaki baskıcı rejime direnen Türk Soydaşlarımızın protestosu sırasında annesinin kucağında açılan ateş sonucu şehit düşen 17 aylık Türkan Bebek törenle anıldı.
Şükrüpaşa Mahallesi'nde “Türkan bebek” anısına yaptırılan heykelin bulunduğu parkta düzenlenen tören, anıta ‘minik çelenk’lerin sunumuyla başladı. Minik şehit için hazırlanan küçük çelenkler Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımız ve Türkiye’deki soydaş dernekleri tarafından sunulurken, Türkan Bebek heykeline karanfil bırakıldı. Ardından Saygı duruşunda bulunularak, İstiklal Marşı okundu.
BUGÜNKÜ GİBİ GÜÇLÜ OLSAYDIK, BU ZULÜMLER YAPILABİLİR MİYDİ?
Törende konuşan Edirne Vali Yardımcısı Ali Uysal, Türkan bebeğin o dönemde çekilen acıların bir sembolü olduğunu hatırlattı. Bulgaristan’da 1984 yılında yapılan zulmü ve destekleyenleri kınadığını dile getiren Vali Uysal, “Her ne kadar o dönemde failleri kasıtları olarak bulunmasa da, tüm failler tarih sahnesinde ve en önemli mahkeme olan vicdan mahkemesinde ebediyen mahkum olmuşlardır. O dönem soydaşlarımıza yapılan baskılar ve zulüm tarihte yerini almıştır. Bildiğiniz üzere 300 binin üzerinde Türk soydaşımız topraklarını terk ederek anavatan Türkiye’ye sığınmıştır. Türkan bebek bu baskı döneminde çekilen tüm acıların sembolü olmuştur. Biz Türk milleti gerek milli, gerek dini inancımız gereği karıncayı bile incitmeyiz. İnsan olmakta bunu gerektirir. Bu bir anma törenidir bir intikam yemin töreni değildir. Şunu da belirtmek istiyorum hepinize sorarım o dönemde Türkiye şimdiki gibi güçlü olsaydı burnumuzun dibindeki soydaşlarımıza bu zulümler yapılabilir miydi? Türkiye artık eski Türkiye değildir. Türkiye başta askeri, ekonomik, sosyal kültürel, sağlık ve her alanda bölgesel büyük bir güçtür” dedi.
MUHACİRLER KAYBEDİLMİŞ TOPRAKLARIN AZİZ HATIRALARIDIR
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, herkesin ortak paydasının Mustafa Kemal Atatürk olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ülkedeki en büyük azınlık olan Türklere karşı başlatılan örtülü asimilasyonun soykırımın, soykırım denemelerinin 35’inci yılında 26 Aralık 1984’de Kırcaali’de şehit edilen Türkan bebeği anmak için bir kez daha toplandık. Soydaşlarımızın Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle ‘muhacirler kaybedilmiş toprakların aziz hatıralarıdır’ dediği o muhacirlerin dili, dini ve birlikteliği için her şeye rağmen canı pahasına nasıl direndiğini ve bunlardan vazgeçmediğini de 35 yıldır her gün bir kez daha yaşıyoruz. Biz Balkan muhacirleriyiz hangi siyasi görüşten olursa olsun, hangi mezhepten olursa olsun, 5 vazgeçilmez ortak paydası vardır. Bunlardan birincisi dilidir. Dilinden vazgeçmeyen Türkler o dönemin totaliter rejiminin baskısına, zulmüne ve cinayetlerine maruz kaldılar. Ona rağmen ne Türk dilinden ne de Türk isimlerinden vazgeçtiler. 2’incisi dindir. Bunun en son örneğini 11 Temmuz 1995’te 1 günde Müslüman 8 bin 372 Boşnak öldürüldü. 2’inci Dünya Savaşı’ndan sonra insanlık tarihinin gördüğü en büyük soykırımdı.
ATATÜRK ORTAK PAYDAMIZDIR
Üçüncü ortak özelliğimiz hangi coğrafyada yaşıyorsak yaşayalım bir Türk’ün kalbi Alparslan’ın feth ettiği, Mustafa Kemal’in emperyalistlerden temizlediği Türkiye için anavatan için atar. 4’üncü ortak özelliğimiz, rengini şehitlerimizin kanından alan Ay yıldızlı bayrağımız hepimizin ortak paydası ve gururudur. 5’incisi o dilimizi yaşatmamızı sağlayan, dinimizi özgürce yaşamamızı sağlayan, bu topraklarda bağımsız bir ülkenin, bağımsız bir milleti olarak yaşamamızı sağlayan, bayrağımızın gönderde dalgalanmasını sağlayan Mustafa Kemal Atatürk’tür o hepimizin ortak paydasıdır.”
Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Sabri Mutlu, Bulgaristan’da mahkeme süreçlerinin uzatıldığını dile getirerek, mahkemelerde sonuç alınmadığında Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’ne başvuru yapacaklarını söyledi.
Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Cevat Güneş, anma etkinliklerinde akıllarına kimlikleri ve kültürlerinin geldiğini söyledi.
Törene Bulgaristan’dan çok sayıda siyasetçi ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı. Tören, şehitler için yapılan duanın ardından son buldu.
Yavuz Göktaş
