“KENDİMİZE AİT İLACIMIZ YOK!”

Trakya Eczacılık Günlerine katılan Türk Eczacılar Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, “İlaç çok stratejik bir ürün. Bu stratejik ürünü üretecek ender ülkelerden biri olmamıza rağmen kendimize ait bir ilacımız yok.” ifadelerini kullandı.

“KENDİMİZE AİT İLACIMIZ YOK!”

Trakya Eczacılık Günlerine katılan Türk Eczacılar Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, “İlaç çok stratejik bir ürün. Bu stratejik ürünü üretecek ender ülkelerden biri olmamıza rağmen kendimize ait bir ilacımız yok.” ifadelerini kullandı.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
02 Mayıs 2019 Perşembe 09:43
“KENDİMİZE AİT İLACIMIZ YOK!”

30 Nisan-1 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen Trakya Eczacılık Günlerine, Türk Eczacılar Birliği Başkanı Erdoğan Çolak da katılım gösterdi. Burada basın mensuplarına önemli açıklamalarda bulunan Çolak, nüfusa göre en fazla eczane olan ülke olduğumuzu da dile getirdi.

“NÜFUSA GÖRE EN FAZLA ECZANE OLAN ÜLKEYİZ”

Türk Eczacıları Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, Trakya Eczacılık Günlerinin kendileri için çok önemli olduğunu söyleyerek, “Meslektaşlarımızla bir araya gelerek dayanışma içinde olmak, gelişen dünyada bu değişim ve dönüşüm trendinin sağlık, ilaç eczacılık alanına etkilerini bilmek, öğrenmek, mesleğin bilimsel anlamda ya da ekonomik sosyal anlamda değişimlerini takip etmek, hepimizin görevi. Değişimi doğru kavrayamaz, doğru algılayamaz ve yönetemezsek seyirci noktasında olursak, bu değişim bizi de alaşağı eder. Onun için süreçler iyi izlenmeli. Mesleğimizde de çok ciddi değişimler var. Sürekli eczacılık fakülteleri açılıyor. 2000 yılında 8 olan eczacılık fakültesi, bugün 48’e çıktı. 2000’li yıllara kadar 300 mezun verirken bugün 2 binin üzerinde mezun vermeye başladık. Bizim eczane alanımız daraldı. Türkiye’deki 26 bin eczane ile nüfusa göre en fazla eczane olan ülkeyiz.” dedi.

“YENİ İŞSİZ ECZACILAR KATILABİLİR”

Çolak, önlem alınmadığı takdirde gelecekte işsiz eczacıların olacağını söyleyerek, “Türkiye ilaç ve tıbbi cihaz kurumunun yaptığı çalışmaya göre, 2023 yılında 32 bin 900 eczacı olması yeterli ama bizim şuanda Türkiye’de 37 bin eczacımız var. Eczane eczacılığı tıkanmış vaziyette. Akademide yeterince kadro yok açılmıyor, hastanelerde, sanayide kadro açılmıyor. Eczacının çalışabileceği alanlar sınırlı. Bu alanlarda da bir istihdam yaratacak bir kadro açılmaması dolayısıyla bizde her üniversiteli mezun gibi işsizlik problemini artık yaşamaya başlar bir noktadayız. Türkiye’de biliyorsunuz 18-45 yaş arası yüzde 26,07 ye çıkmış vaziyette. Buna da yeni işsiz eczacıların katılması çok uzak bir mesafe değil. Bu konuda siyasetçilere anlatıyor, yazıyor, görüşmeler yapıyoruz. Bu sorunun biran önce çözülmesini istiyoruz. Önemli olan fakülte açmak değil önemli olan üniversite açmak değil, tabii ki önemli üniversite açmak fakülte açmak ama bu fakültelerin kadroları yoksa, bu fakültelerin fiziki mekanları müsait değilse, bu fakültelerin laboratuarları yoksa, bu fakültelerin öğretim elemanları yetersizse buradan çok fazla bir şey beklememek lazım. Şimdi bizim 10 yıl önce ilk beş bine on bine giren öğrenciler eczacılık fakültelerine alınırken bugün 130-140 bine giren öğrenciler alınıyor. Yani sağlık alanında hekimlikte diş hekimliğinde, eczacılıkta, veterinerlikte buna bir taban puan sınırlaması ve bir kontenjan sınırlaması getirilmeli. Yani siz herhangi bir alanda iş yapmıyorsunuz insan sağlığı ile ilgili halk sağlığı ile ilgili bir iş yapıyorsunuz dolayısı ile bunun YÖK tarafından gözetilmesi lazım.” şeklinde konuştu.

“İLAÇLARIN YÜZDE 58’İ İTHAL EDİLİYOR”

Özellikle el yapımı diye adlandırılan majistral ilaç konusunda da açıklamalar yapan Çolak, “Eczanelerimizde 8-9 bin ilaç var. Bir de eczane ilaç yapımı dediğimiz majistral ilaçlar var. Maalesef teknolojinin gelişmesi ile hekimlerin yeterince eczanede yapılacak ilaçlara eğilim göstermemesi, sosyal güvenlik kurumunun majistral ilaçlarla ilgili fiyat politikasını güncellememesi, eczacılarımızın eczanede ilaç yapma eğilimlerini azaltıyor. Örneğin Edirne’de, herhâlde 300’e yakın eczane var ancak 3 tane eczane majistral ilaç yapıyordur. Bununda teşvik edilmesi ve buradaki teşvikle birlikte ekonomik katkı sağlanması gerekiyor. O olmayınca da mesleğin unutabileceğimiz noktalara doğru gidiyoruz. Bu bizim açımızdan doğru bir yaklaşım değil. Türkiye’de maalesef üretim ölçekli bir anlayış yok. İlaç çok stratejik bir ürün. Bu stratejik ürünü üretecek ender ülkelerden biri olmamıza rağmen kendimize ait bir ilacımız yok. Üniversiteleri açıyorsanız bu üniversiteleri sanayi ile işbirliği halinde bir AR-GE merkezine dönüştürebilirsiniz. Sadece eğitim olmaz. Aynı zamanda bu üniversitelerin sanayi ile AR-GE merkezlerine dönüştürülmesi desteklenmesi, kollanması ve bunların kaynak ayırmasının sağlanması lazım. Türkiye şu anda ilaçların yüzde 58’ini yurt dışından ithal ediyor. Türkiye coğrafyası bitki coğrafyası bakımından çok zengin bir ülke. Bundan faydalanmak lazım ama biz bazı şeyleri atlayarak gidiyoruz. Bina yapıyoruz, içine insan alıyoruz ama onları ne yetiştirecek ne planlayacak ne de geleceğe hazırlayacak politikalar uygulamıyoruz. İlaç noktasında, sağlık noktasında sadece sürdürülebilirliği hedefliyoruz. Sürdürülebilirlik kaliteli bir hizmet ile mümkün, hastalığın önlenmesi ile mümkün, koruyucu hekimlikle mümkün. Bütün bunları yapmazsanız önleyemezsiniz ve sürdüremezsiniz. Maalesef Türkiye son yıllarda sadece fiyat indeksli politikalar yürütüyor. Fiyat endeksli politikalar da sağlık alanını ileriye doğru taşımaya yetmiyor.” ifadelerini kullandı.

Kerem Filiz

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.