“TÖS İLKELERİNİN 57. YILI KUTLU OLSUN”

Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) Edirne Temsilciliği adına açıklama yapan Gökay Bilgin, “Kurtuluş Savaşı’na ve Cumhuriyet Devrimi’ne burun kıvırmayan, kültür emperyalizminin yozlaştırmasıyla milli değerlere düşman olmayan, milli ve tarihsel köklere sarılan ve savunan birçok tutum ve duruşlarıyla TÖS hareketi bugüne ve bugünün önderlerine ışık tutmaktadır. TÖS İlkeleri ilelebet yaşayacaktır” dedi.

“TÖS İLKELERİNİN 57. YILI KUTLU OLSUN”

Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) Edirne Temsilciliği adına açıklama yapan Gökay Bilgin, “Kurtuluş Savaşı’na ve Cumhuriyet Devrimi’ne burun kıvırmayan, kültür emperyalizminin yozlaştırmasıyla milli değerlere düşman olmayan, milli ve tarihsel köklere sarılan ve savunan birçok tutum ve duruşlarıyla TÖS hareketi bugüne ve bugünün önderlerine ışık tutmaktadır. TÖS İlkeleri ilelebet yaşayacaktır” dedi.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
13 Temmuz 2022 Çarşamba 06:00
“TÖS İLKELERİNİN 57. YILI KUTLU OLSUN”

Bilgin, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS), 8 Temmuz 1965 tarihinde kurulduğunu, 1971 yılında gerçekleştirilen 12 Mart Darbesi sonucunda yapılan Anayasa değişikliği ile kapatıldığını hatırlattı. Türkiye’nin ilk öğretmen sendikası TÖS’ün, 15 Ağustos 1970 tarihli örgüt gazetesinin belirttiğine göre üye sayısının 72 bin olduğunu ve şube sayısının da 500 örgüte ulaştığının altını çizen Gökay Bilgin açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Demokratik kitle örgütlenmesinde 70'li yıllardaki önderlerimiz Fakir Baykurt ve Muammer Aksoy kitlesel bir devrimci öğretmen hareketini yaratabilmişlerdir. 1965–1971 arası dönemde faaliyet yürütmüş olan TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası), anti-emperyalist ve emekten yana olup, dar grup çıkarlarından uzak olduğu için kitleselleşmiş ve emekçilerin takdirini toplamıştır.  Ulusal Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra “Aydınlanma ve Kuruluş Dönemi” başladı. 1950’lerde karşıdevrim süreci başlayana kadar geçen süre içinde farklı inançlardan ve etnik kökenlerden insanlardan bir millet yaratma; yani ulus-devletin ve milletin yaratılmasında öğretmenler özel görevler almışlardır. Öğretmen, mesleği gereği, kendisini ‘aydın’ kabul ediyor ve bu toplumsal rolün Türkiye'de düşünülen görevlerini yerine getirmeye çalışıyordu. 1950 yılında girilen karşıdevrim sürecinde bu durumda köklü değişimler oldu. Öğretmen eski itibarını ve toplumsal ayrıcalıklı konumunu kaybetmeye başladı. 1965’lerde TÖS, öğretmenin bu tarihsel misyonunu yeniden gündeme getirdi. Özellikle Cumhuriyet'e saldırılarının yoğunlaştığı bir dönemde, öğretmenlere temel görevlerinden birini hatırlattı ve bu amaçla onları harekete geçirmeye çalıştı. Meslek onurunu ve itibarını hatırlattı ve korudu.

61 Anayasası’nın getirdiği özgürlükler ortamında toplumsal ve siyasal hareketlilik artmıştı. İşçi sınıfı mücadelesi gelişmekteydi. Köylü mücadelelerinde artış vardı. Gençlik hareketleri yükseliş içindeydi. TÖS, diğer memur sendikalarından farklı olarak, Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu'nun (TÖDMF) maddi-manevi birikiminden büyük ölçüde yararlandı. TÖS, üyelerine bazı hizmetler sundu ve sendikal çalışmalar nedeniyle açığa alınan veya çeşitli biçimlerde zarar gören üyelerine maddi destek ve avukat yardımı sağladı. TÖS, gücünü Türkiye’den alıyordu. TÖS'ün, dünyadaki gelişmelere ve Türkiye'nin çıkarlarına uygun bir programı ve söylemi vardı. TÖS, anti-emperyalist, ulusalcı ve emekten yana bir politika izledi.

TÖS, Yasadışı örgütlenmelerle ilişkiye girmedi. Silahlı eylemlere destek vermedi. Kürt ırkçıları ile ittifak kurmadı. TÖS, demokratik bir yapıya sahipti. TÖS'ün yönetimleri ve politikaları, legal veya illegal örgüt veya yapılanmaların aldıkları kararlar ve pazarlıkları ile belirlenmiyordu. TÖS'ün programı ve çok önemli konularda hata yapmaması, TÖS'ün üye sayısının artmasında, eylemlerine geniş katılımın olmasında ve itibarının yükselmesinde büyük rol oynadı. TÖS’ün kökleri ya da kökeni TÖDMF’dir. (Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu). Ancak “farklı bir dönemde farklı politikalar” geliştirip uyguladı. TÖDMF’nin yapısı yerinden-yönetimciydi. TÖS bu yapısal özelliğe karşın “merkeziyetçi yanı güçlü bir yapı” oluşturdu. TÖDMF’ye bağlı yerel öğretmen derneklerinin üyelerinin önemli bir bölümü, öğretmen lokallerinde mesleki dayanışma nedeniyle bir araya gelmiş insanlardı. 1963’te bu örgütün içinde 317 dernek bulunuyordu. Bu derneklere üye toplam 41 bin üye vardı. Ancak 20 Şubat 1963 Büyük Eğitim Mitingi’ne 14 bin öğretmen katılmıştı.  Tarihimizin ilk genel grevini öğretmenler örgütledi. TÖS, üye sayısının yüksekliğinin ötesinde, üye kitlesini harekete geçirebilen bir örgüttü ve Türkiye tarihinin ilk genel grevini başarıyla gerçekleştirdi. TÖS, 1969 yılında üye sayısı 60 bin iken İLK-SEN ile birlikte Büyük Öğretmen Boykotu’nu gerçekleştirmiştir. Büyük Öğretmen Boykotu gibi radikal ve riski büyük bir eylem “109 bin öğretmen” katılımını sağladı. 1965–1971 döneminde ulusalcı kimliği ile en geniş katılımlı eylemleri gerçekleştiren demokratik kitle örgütü, TÖS'tür. TÖS’ün ise arka arkasına başarıyla gerçekleştirdiği eylemler şunlardır: 2 Şubat 1969 Balıkesir Öğretmenler Yürüyüşü, 15 Şubat 1969 Ankara Büyük Eğitim Yürüyüşü (21 bini öğretmen toplam 40 bin katılımlı), 15–18 Aralık 1969 Büyük Öğretmen Boykotu (Türkiye tarihinin ilk genel grevi), Kasım 1970 Mersin öğretmen Yürüyüşü, 4 Ocak 1971 Eskişehir Öğretmen Yürüyüşü, 1971 Darbesi sonunda yapılan Anayasa değişikliği ile Sendikaların yasaklanması sonucu TÖS’ün yerine kurulan TÖB-DER’ in tüzüğüne baktığımızda, amaç şöyle belirtilmiştir:

“Derneğin amacı, Atatürk Devrimleri, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile Anayasamızın milli, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti kapsamı içinde, üyelerinin tüm ekonomik, demokratik, sosyal ve özlük haklarını koruyup geliştirerek birleşmelerini ve dayanışmalarını sağlamaktır.”

TÖS, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni kabul ederken Milli olmayı, Atatürkçülüğü unutmamış, hep tam bağımsızlığı öne çıkarmıştır. TÖS, 624 sayılı Devlet Personeli Sendikaları Yasası uyarınca kurulan memur sendikalarının en büyüğü ve en etkilisi oldu. TÖS'ün gücü ve etkisi, memur konfederasyonlarınınkinden bile fazlaydı. TÖS, bugünkü eğitim hizmet kolu sendikalarının karşılaştıklarıyla kıyaslanamayacak sistemli bir saldırının hedefiydi. TÖS’ü hedefe koyanlar emperyalizm ve işbirlikçi sınıflardır. TÖS'ün yöneticileri, üyeleri ve binaları, saldırıya uğradı. TÖS yöneticileri ve üyeleri sürüldü, çeşitli biçimlerde cezalandırıldı ve meslekten çıkarıldı. TÖS Düzce Şubesi'nin 12 Ekim 1968 tarihinde düzenlediği sanat şöleni, İlim Yayma Cemiyeti, Komünizmle Mücadele Derneği ve Milliyetçi Öğretmenler Birliği tarafından basıldı. 15 Ekim 1968 tarihinde Genel Başkan Fakir Baykurt, Birecik'te sinema salonunda konuşma yaparken, saldırıya uğradı ve başından yaralandı. Malatya’nın ilçelerinde, Elazığ'da ve Konya'da da saldırılar oldu. TÖS’ün 7 Temmuz 1969 günü Kayseri'de toplanan İkinci Genel Kurulu'nun ikinci günü, TÖS'ün kuruluş yıldönümünde ise büyük bir saldırı gerçekleştirildi. Saldırganlar, genel kurulun toplandığı sinemayı yakmaya çalıştılar. Saatler süren saldırı ancak askerin müdahalesiyle engellenebildi. 12 Mart 1971 darbesinin ardından TÖS yöneticileri ve 3500 dolayında TÖS üyesi gözaltına alındı ve işkence dahil kötü muameleye maruz bırakıldı.

TÖS’ün 185 yöneticisi ve üyesi hakkında Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde dava açıldı. 2 İddianameyi, hâkim kıdemli Yüzbaşı Baki Tuğ hazırladı. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 2 no.lu askeri mahkemesi, 26.12.1972 tarihinde 59 sanık hakkında çeşitli hapis cezalarına hükmetti. Genel Başkan Fakir Baykurt, Genel Başkan Yardımcısı Dursun Akçam, Genel Sekreter O.K. Akol, Yürütme Kurulu üyesi Veli Kasımoğlu ve TÖS Savunmanı Muammer Aksoy çeşitli oranlarda ağır hapis cezasına çarptırıldı. Duruşma hakimi Zeki Eğin bu karara muhalif kaldı ve TÖS'e yöneltilen suçlamaların hiçbirinin gerçekle ilgisinin olmadığını belirtti. Sanıklar karara itiraz ettiler. Askeri Yargıtay 19 Temmuz 1974 günlü kararında yerel mahkeme kararını bazı sanıklar için bozdu. Bu arada 1974 affı çıktı. TÖS sanıkları aftan yararlanmayı reddettiler ve davanın sürmesini talep ettiler. Yerel mahkeme yeniden karar verdi. Konu yeniden Askeri Yargıtay'a gönderildi. Askeri Yargıtay, 13 Nisan 1976 tarihinde TÖS davasının tüm sanıkların aklanmasıyla sonuçlanmasına karar verdi.

TÖS'ün anti-emperyalist, ulusalcı ve emekten yana politikası ve çizgisi, emperyalizm karşıtı bir anlayışı ve inancı yaygınlaştırıyordu. TÖS'ün anti-emperyalistliği ulusalcılıkla birlikte sürdürülüyor, Atatürk'e ve Ulusal Kurtuluş Savaşı'na sahip çıkıyordu. TÖS, "devrimci" olduğunu da açıkça dile getiriyordu. Ancak, TÖS'ün illegal örgütlerle veya Sovyetler Birliği ve yandaşı ülkelerle en küçük bir ilişkisinin olmaması, inanılırlığını daha da artırıyordu. TÖS, dünyanın ve Türkiye'nin o günkü koşullarında, ABD emperyalizmine en etkili darbeleri indiren örgütlenmeydi.

TÖS halkla bütünleşti. TÖS, Türkiye geleneğinde toplum önderleri olmuş çok onurlu ve itibarlı bir mesleği temsil ediyordu. Okuldaki sınıfta öğrenciyi eğiten öğretmen, toplumda da bu eğitici ve yönlendirici rolü üstlenmeye hazırdı. TÖS, bu potansiyeli günün koşullarına göre geliştirdi ve çok bilinçli bir biçimde kullandı.

TÖS, geçmişin mağrur, kendisini halkın üstünde gören, halka tepeden bakan ayrıcalıklı memuru yerine, sorunlarını halkın sorunlarının parçası olarak gören ve halkla bütünleşmiş bir öğretmen kitlesi yaratmaya çalışıyordu. TÖS, TÖDMF döneminden devralınan öğretmen lokallerinin halka açılması için büyük çaba gösterdi.

TÖS, köylü eylemlerine destek verdi. Özellikle köylü derneklerinin kurulmasında öğretmenlere büyük görevler yükledi. TÖS yöneticileri, öğretmenlerin özlük haklarını savunurken bile halkın çıkarlarını ön planda tutan bir çizgi izlediler.

TÖS, dışa açık ve toplumda çok etkili bir kesimin temsilcisi oldu. TÖS'ün anti-emperyalist, ulusalcı ve emekten yana çizgisi, toplumu etkiledi. TÖS üyesi bir öğretmen her gün öğrencileriyle, belirli aralıklarla da öğrenci velileriyle birlikteydi. TÖS, bu kanaldan her eve girebiliyordu. TÖS, eğitim programlarının milli bir nitelik kazanması gerektiğini savunuyordu ve TÖS üyeleri mesleklerini bu anlayışla yerine getiriyorlardı. TÖS'ün anti-emperyalist olması, öğrenciyi, öğrenci velisini, öğretmen lokaline giden esnafı, TÖS'lünün önderlik ettiği köylü derneğindeki köylüyü etkiliyordu.

TÖS, düşünce özgürlüğüne ve dini inançlara saygı gösteriyordu. TÖS, emperyalistlerin müttefiklerinin ve ajanlarının şiddetine maruz kalıyor; ancak kendisi savunma için bile şiddete başvurmuyordu. TÖS, 1965 yılından itibaren atağa kalkan Kürt milliyetçiliğiyle ittifaka girmiyor, ırkçılığı reddeden çağdaş Türk milliyetçiliğini savunuyordu. TÖS'ün yasadışı örgütlerle ilişkisi yoktu. TÖS, demokratik bir yapıda, yönetim ve politikalarını kendisi belirliyor, dışarıdan yönetilmiyordu. Bu özellikle, TÖS'ü halk kitlelerinin gözünde daha inanılır ve güvenilir kılıyordu. TÖS'ün herhangi bir siyasal partinin çizgisinde olmaması, hem farklı eğilimlerden eğitim çalışanlarının TÖS içinde bir araya getirilmesini sağlıyordu, hem de halkın desteğinin alınması açısından önemliydi. TÖS, bu politikası ve çizgisi nedeniyle, emperyalistlerin ve müttefiklerinin, ajanların/hainlerin öncelikli hedefi haline geldi.

TÖS içinde Kürtçülük hiçbir zaman ön plana çıkmadı ve hatta söz konusu olmadı; TÖS’ün belgelerinden hiçbirinde Kürtçülük yapılmadı. Kürtçe’nin veya bir başka etnisitenin anadilde eğitiminin evrensel bir hak olduğu ileri sürülmedi. TÖS, tam tersine, Türkçenin herkese iyi öğretilmesi için büyük bir çaba gösterdi. TÖS’ün bir başka ilkesi Ulus-devlet savunuculuğudur. Cumhuriyet Devrim’iyle başlayan uluslaşma sürecinin savunuculuğu, sağlam ve bilimsel bir milletleşme süreci kavrayışıdır. TÖS, anti-emperyalizm ve tam bağımsızlıkçı tutum ve kararlılık içindedir. Fakir Baykurt’un (TÖS ve TÖDMF Genel Başkanı’nın) TÖS 2. Olağan Genel Kurul açış konuşmasından: “Bizim için ne Amerika, ne Rusya. Biz halkımızın büyük gücüne güveniyoruz. Bugün Amerikan politikasının (halkının değil) düşmanı olduğumuz doğrudur. Amerika, sömürmekte olduğu bütün ülkelerden ve Türkiye’den üsleri ve tesisleriyle, paktları ve ittifaklarıyla çekilip kendi sınırlarına dönünceye kadar, bu politikanın ve bu ilişkilerin elbette düşmanı olacağız. Biz, Sovyetler birliği’nin de yurdumuzda üsleri, tesisleri, barış gönüllüleri, bakanlıklarımızda uzmanları, ajanları ve okullarımızda süttozları olursa, onun da karşısına çıkmasını biliriz. Bu apaçık bir durumdur.”

 “TÖS, milli kültürümüzün gelişme imkanlarını yok eden ve onu yozlaştıran kültür emperyalizmi ile bütün gücüyle savaşacaktır. Kültürümüzün kendi milli ihtiyaçlarımıza cevap veren, milli olma niteliğini ve bağımsızlığını koruyan yaratıcı ve devrimci bir gelişme içine girmesinde örgütümüze düşen görev yerine getirilecektir.”

Kurtuluş Savaşı’na ve Cumhuriyet Devrimi’ne burun kıvırmayan, kültür emperyalizminin yozlaştırmasıyla milli değerlere düşman olmayan, milli ve tarihsel köklere sarılan ve savunan birçok tutum ve duruşlarıyla TÖS hareketi bugüne ve bugünün önderlerine ışık tutmaktadır. TÖS İlkeleri ilelebet yaşayacaktır.”

Gözde Kabasakal

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.