Yapraklar güz rengine dönüşme sürecinde. Rüzgarın peşinden sürüklenmeler başladı bile.

Havada durgun bir uyumsuzluk. Sıcakla soğuk arasındaki gidip gelmeler özellikle insanları etkilemekte.

Okullar açılmak üzere beklemede Sorunlar yine yaşanacak: Kalabalık sınıflar, taşıma sorunları, ve eğitimin öteki bitmeyen sma yaşanan çileleri.

Hele ve hala kız çocuklarının okula gönderilmemesi aklımı başımdan almakta. Özelleştirmeler de ayrı sorunlarla giderek artmakta.

Yani özetin özetiyle söylerse eğitimimiz bu yıl da “Aynı hamam aynı tas”.

Ve dudaklarıma dolanan bir şarkı: “Bahar bitti, güz bitti / Artık bülbül ötmüyor…” Bülbülleri bıraktık, serçeler bile sessiz. Ama kargalar yine cak cuklarıyla atmosferimizi bulandırmakta.

Mısırlar toplandı çoktan ama, sütlü mısır ikinci ürün olarak yine pazarda. Evcek severiz sütlüyü. Haşlaması da közlemesi de sevilerek yenir.

Baktım satılıyor. Düdüklüye sığacak sayıda alıverdim.Şu anda haşlanmadalar.

Bizim çocukluğumuzda tarım makineleri yoktu.Hemen hemen her şey kol gücüne dayanırdı. Ve harman yerlerinde sabahlanırdı.

Bizler de çiftçilik yapan komşulara gider gündöndü pataklayarak, mısır soyardık.Mısır soymanın bir kuralı konmuştu sahibince: Sütlü çıkarsa sizindir. Soyardık, soyardık da o sütlü mısırı bir türlü bulamazdık. Bulsak bile, mal sahibi itiraz ederdi.

Böyle bir anımı anımsadım, mısırdan söz edince.

--------------------------

Bayram da bir kez daha geldi geçti.Ne bayramı olduğu konusunda tartışmalar yaşandı. Ramazan Bayramı mı?, Şeker Bayramı mı?..

Yazar dostumuz, Cumhur Çağlarer bir sataşma üzerine bu sorunun yanıtını vermiş, bugün (24. Eylül.09). Öyle gerçekçi ve akılcı açıklamış ki, her babayiğidin harcı değil hani. İlgilenenler bu yazıyı bulup mutlaka okumalı, o telefon eden de.

Bayramın simgesi şeker olduğuna göre, şeker bayramı söylemi daha çok yakışıyor bana göre de.

Gören gönül gözüyle görür, niyeti olmayan davul-zurna ile de uyanmaz, çünkü “güz rengi” sarı sarı kaplamış her yanı. Son yağmurlar ortalığı yeşertip çiçekleri yeniden açtırsa da nerden bakarsan bak, nasıl bakarsan bak, sonbahar işte

Şu şarkı sözü ne denli yakışıyor bu hüzne

Artık, bu solan bahçede bülbüllere yer yok..

Artık oralardayız galiba! Ve bir şiir:

AVUCUM KAŞINIYOR SONBAHAR

Sarışın haberler okunurken esme

Kır benli al/beni günbegün

Kırık taşlar biriktirir harca

Beyazları kar üşürken son/dal

Sarı en ucundan en koyusuna yaralı

Sarkar bir eylül yamacının dalından

Ton/ton cümbür-cemaat sarıgiller

Ağustos yangınına çiçeği nar

Bulutlu durakların

Hüznünü ateşleyen kıvılcım

Avucum kaşınıyor sonbahar

N. T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.