Birkaç gün önce, iki gün sıcak yaptı. Sırtım uzun zamandır belki de ilk kez ısındı.Sırtım ısındıkça, İyi ki Japonya’da doğmamışım diye mutlu olmak istedim. Olmadı ama, Çünkü o kıyamet boyutlarındaki felaket zincirine takıldım. Yine de insan günlük yaşamını sürdürmek zorunda. Çünkü hayat devam ediyor, etmeli.Çünkü halkımızın öz deyişlerinden biri de “Ölenle ölünmez.”

Ben de öyle yapıyorum

Havalar sırtımızı ısıtmaya başlayınca; doğa takıp takıştırınca, insanın aklına neler geliyor. Sayalım isterseniz. Ama bazılarını elbet. Çünkü bu istekler her denize, her körfeze, her, her şeye göre değişir.

Benim saksıya gelenler ise şöyle:

Gezmek…

Yürümek…

Piknik…

Yazlık ve deniz…

Hepsi aklıma geliyor ama en çok aklıma gelen yazlık ve deniz. Kıpır kıpır bir deniz hem de. Şöyle “mavi mavi masmavi “ olacak hem de.Martıları çığlık atan, balıkları su üstüne fırlayan olmalı. Sahilde ince-sarı kumları ve uygun yerlerde ağaçları… Orman da yakın olsa, hiç fena olmaz.

Böyle yerler olmaz mı?

Olmaz olur mu? Çooook…

Nedense şu günlerde böyle düşlere kapılınca Saros Körfezi gelir aklıma. Çünkü gidebilecek tek yerimiz orası.. Bu saydıklarımın çoğu oralarda var. Hepsi bir bütün oluşturmasa da çoğunlukla var.

Üstelik sirkilasyon yaparak kendini temizleme yeteneği olan sayılı körfezlerden. Bu ne denli doğru bilmiyorum ama yıllardır söylenir durur.

Son yıllarda her yaz oralarda oluruz. Gülçavuş Köyü’nün kıyılarında. Bir Km. kadar batıda Sultaniçe sahili. Barakalar söküldüğünden beri o bölgeler bir türlü daha öncesi gibi olamadı, nedense. Enez’le aramızda yirmi Km. kadar, Keşan’la kırk Km.

Oraya gitmemizin nedeni yirmi yıllık geçmişi olan kooperatif evimizin orada olması. Bir yaz (2007 olmalı) günce de tutmuştum.

Yıllar sonra bakalım neler yazmışım:

21. Temmuz. 1999 SAROS

Akşamüstü taşındık. Gülçavuş Sahilinde Güloba’da’yız, Saros’da. Deniz bu Körfez’ mavi henüz.. Eşyalar çok ve üstelik boğucu bir sıcak. Ve boğucu olduğu kan-ter içinde kalıyoruz. Boğucu sıcak yol boyunca da ensemizdeydi. Yine de deniz kıyısı bir başka işte.

TV’mizi kurduk ama anca iki kanal çıkınca sevinemedik. Yunanistan kanalları buralardan daha iyi göstermekte.

Akşam olunca ne yiyelim faslı.Küçükevren’ in satır kıyması ünlü dediler. Gidip aldık. Biz sofraya oturunca baktık mehtapla-deniz söyleşide.

------------------------

İlk gittiğimiz gün bunları yazmışım Şimdi olsa aynı şeyleri yazar mıydım, bilmem ama yazsaydım başka şeyler de eklerdim. Çünkü çok sorun çıkmıştı. Örneğin duvarların üstüne konan mermerler bile yapıştırılmamıştı. Eşyaları taşırken biri balkon duvarından kafamıza düşüyordu, neredeyse ve tüm sistemler yarım yamalaktı. Sonra sonra oralarda kurulan kooperatiflerin yaptırdığı binalarla dolup taşar oldu.

En önemli kuşkum, o körfezin de kirlenmemesi. Ancak o kapasiteyi zaman içinde kaldırır mı?

Artık hepsi rüya oldu. Çünkü yazlığımızı sattık.

Konuyu nerden nereye taşıdık. Yaşam içindede öyle değil mi? Çoğu zaman sorunlar birbiriyle ilintilidir.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.